Haftanın sözü:

“Dolandırma.”

Haftanın iddiası:

“Bankayı dolandırmaya kalktılar.”

Doğru!

Fakat “Dolandırdılar” diye suçlayanlar, “dolandıranlar” ile 17 yıldır bir ve beraberdiler. “BİZİM TV” adlı kanalda canlı olarak izledim. Hukuk Profesörü Abdurrahim Karslı, “35 yıllık medeni hukuk ve icra iflas hukuku okur yazarlığım var” dedi ve “hak ile adalet yerini bulsun” diye bir dilekçe hazırladıklarını söyledi. Dilekçenin içeriğini ise şöyle formüle etti.

Kalan: Tayyip Erdoğan.

Giden: Ahmet Davutoğlu.

Giden: Ali Babacan.

Giden: Mehmet Şimşek.

Giden: Abdullah Gül.

Kalan, gidenlere “dolandırıcı” diyor. Gidenlerden Ahmet Davutoğlu da “Son 17 yılda servetlerimizdeki artışı mukayeseli olarak araştıralım” diyerek meydan okuyor.

Giden ne demek istiyor?

★★★

Hukuk Profesörü, hukukun ince labirentleri arasından keskin bir dikkatle bakınca gidenin “son 17 yıllık servetlerimizdeki artış araştırılsın” ifadesinden “kalanı dolandırıcı olmakla suçladığı” sonucunu çıkartıyor. Kalan ile gidenin karşılıklı “dolandırıcı sensin” iddialarının “kamu davasına” dönüştürülmesi için arkadaşlarıyla bir dilekçe hazırlıyorlar.

Savcı bulacaklar.

Dilekçeyi verecekler.

Kalan ile gidenler, devletin bankasını birlikte dolandırdılar iddiasıyla “kamu davası” açmasını savcıdan isteyecekler.

Belgeler toplanacak.

Kanıtlar derlenecek.

Dilekçeye konulacak.

Fakat!

Kocaman bir fakat!

Savcı dava açılabilecek mi?

★★★

Somut kanıtlar var.

1 Banka.

1 tahsisli arsa.

1 Vakıf.

1 Kalan.

4 Giden.

Banka da devletin, arsa da TEKEL’in yani o da devletin.

Kıyaslamalı bakalım.

Kalan (Tayyip Erdoğan) ile gidenlerin (Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Mehmet Şimşek, Abdullah Gül) bir ve beraber oldukları günlerde Tekel’in Cevizli Dragos’ta pırlanta arsası Ahmet Davutoğlu’nun vakfına “üniversite kursun” diye tahsis edildi. Devletin Bankası Halkbank da bu tahsisli araziyi teminat olarak kabul edip, üzerine üniversite binası yapsın diye 300 milyon TL devlet parası (şimdi faiziyle 417 milyon TL) kredi pompaladı. Kalan ile gidenler üniversitenin açılışı günü devletin arsası üzerinde devletin bankasının kredisiyle yapılan üniversitenin giriş kapısında hep birlikte ön sırada yan yana durup yüzlerinde zafer sevinci fotoğraf çektirdiler. Üniversitenin devletin arsası ve devletin parasıyla “Vakıf Kılıfı” giydirilerek açıldığını da, yandaş basını kullanarak halkın dikkatinden kaçırdılar.

Bu nasıl vakıf?

VAKIF: Kendi imkanları, kendi parası, kendi birikimiyle bir hayır işi yapmaktır.

★★★

Haftanın ziyareti:

Partinin ak saçlı akil adamları, gidenlerin evine ziyaretler yaptılar. Selam, sabah, hayır- hasanat, vakıf, üniversite, parti, davamız... Sohbet koyulaştı ve son söz söylendi: Kurmayın yeni partiler, “bölmeyin davamızı” dediler. Gidenler dinlemedi.

Haftanın işlemi:

Devlet Bankası Halkbank, açtığı kredi karşılığı devletin tahsisli arazisine el koydu.

Haftanın vicdanı:

Yürekli bir savcı aranıyor!