Adam, Türk bankalarından aldığı parayla Türk Telekom’a sahip olmuştu. Türk Telekom’un içini boşaltmış, kabuğunu bırakıp gitmişti. Türk’ün parasıyla Türk’ün şirketinin içini yemişti.
Benzerini yaşıyoruz.
Niçin bu ısrar?
Neden bu saplantı?
Niye bu takıntı?
Tuhaf!
Çok tuhaf!
Başa dönmeli.
İlk iliği bulmalı.
İlk ilkten başlayarak düğmeleri aça aça gelmeli. Böyle yapmazsak ilk düğmeyi kim yanlış ilikledi çözemeyiz.

★★★

İlk ilik:
BMC.
İlk düğme:
BMC’yi yandaşa satma.
İkinci ilik:
Kredi bulma.
İkinci düğme:
Devleti devreye sokma.
Üçüncü ilk:
İmtiyazlı iş yaratma.
Üçüncü düğme:
BMC’ye tank işi verme.
Bu sırayla girdi iliklere düğmeler. İlikler iliklendi, düğmeler düğmelendi. Şimdi bütün Türkiye ayağa kalktı bağırıyor:
Terzi elin kırılsın.
Dar geliyor düğmeler.

★★★

BMC başlangıçta Karamehmet’in yüzde 70 paya sahip olduğu bir şirketti. Kamyon, otobüs, zırhlı araç üretiyordu. Sürekli zarar ediyordu. 2001 krizi sırasında Karamehmet, sıkıntıya girdi, bankalarına devlet el koydu, BMC de bankalara olan borçları yüzünden devletin malı oldu. O sırda AKP iktidara yeni gelmişti. Başbakanın tasarımıyla BMC özelleştirmeye çıkartıldı. Türkiye’de kamyon ve otobüs fabrikaları olmasına rağmen Alman Mercedes, İtalyan Fiat, Fransız Renault hiçbiri BMC’ye alıcı olmadı. Kamyon, otobüs, zırhlı araç yapımıyla hiç ilgisi olmayan fakat Başbakan’a yüksek bir sevgi duyduğunu söyleyen işadamı Ethem Sancak, BMC’ye alıcı oldu. Parası yoktu. Devlet bankaları kredi açtılar ve BMC’yi aldı.

★★★

İlk düğme böyle iliklendi.
Sıra BMC’nin kar eden bir şirket haline getirilmesine geldi. Tank üretmek ve orduya satmak alıcısı garantili, zarar etmesi söz konusu olmayan, maliyet artı kar esasına göre çalışan çok yüksek karlı imtiyazlı bir iştir.
O da oldu.
Tank işi BMC’ye verildi.
BMC bu arada Katar’dan kendine bir ortak buldu. BMC’nin yüzde 49’la en büyük ortağı Katar oldu. Tuhaf tesadüf!
Katar’ın şeyhi Türkiye’ye 400 milyon dolar değerinde bir VİP uçağı hediye etti. Dünyada görülmüş bir hediyeleşme değil ama Türkiye’de bu da oldu.
Düğme iliğe uyduruldu.

★★★

Tanklar, demir tırtıl yani palet üzerinde yürüyen ağır araçlardır. Tanklar savaştıkça ya da eğitim sırasında en hızlı paletleri yıpranıyormuş. Türk Ordusu’nun elinde Alman ve Amerikan tankları var. Onların yıpranan paletlerini tamir etsinler, yenilesinler diye Alman teknolojisi ile kurulmuş, 50 yıllık üretim tecrübesine sahip, montaj hattı, yetişmiş işçisi, mühendisi, teknik elemanı olan ve çok dayanıklı tank ve tırtıllı araç paletleri üretebilen, Leopar 1 ve Leopar 2 tanklarının yenilenmesini, bakımını, tamirini yapabilen verimliliği yüksek Sakarya’daki Tank-Palet önce TSK’nın bir şirketine devredildi ve sonra da orduya Altay tankı yapıp satma ihalesini kazanan yüzde 49’u Katar’ın BMC şirketine sunuldu.

★★★

Türk Savunma sanayinde hepsi başarılı devletin milli şirketleri ROKETSAN,  ASELSAN, TAI, TANK PALET var. Bu imtiyazlı
üretim örneklerine bakarak devlet, bir yeni devlet şirketi geliştirebilirdi. Sakarya’daki Tank Palet Fabrikası’nın teknolojik bilgi birikimi ile eğitimli işçi emeği yeni bir milli savunma sanayi şirketi içinde eritilebilirdi. Adına söz gelimi TANKSAN denilebilirdi. ROKETSAN, ASELSAN ve TANKSAN... Yakışırdı. Devlet muhtemelen daha düşük maliyetle tank yapan bir
sanayi savunma devine böylece sahip olabilirdi. Almanlar tanklarını milli şirketleri, Amerikalılar tanklarını,
Ruslar tanklarını, Fransızlar tanklarını milli şirketleri ile üretiyor.
Türkiye bunu yapmadı.
Çünkü!
İlk düğme yanlış iliklendi!
Kimsenin içine sinmedi.
Dar geliyor düğmeler!