Çalıyorlar ama çalışıyorlar belediyeciliğinden” kurtulup “Çalmıyorlar. Çaldırmıyorlar. Çalışıyorlar belediyeciliğine” geçiyoruz.

Gerçek mi bu?

Geçiyor muyuz?

11 büyükşehirde...

Ankara’da...

İstanbul’da...

İyi işaretler belirdi. Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, somut bir örnek sergiledi.

Bir projeyi iptal etti.

Proje henüz ihale edilmemişti. İhaleye çıkılacak, firmalar yarışa sokulacak, en iyi teklifi veren ve yapım yeterliliği olan bir firma ya da firmalar grubu bulunacak; “Silahtarağa İleri Biyolojik Arıtma Tesisi” projesi hayata geçecekti. Ya da “davetiye usulüyle” tandık, yandaş; “milletin anasının hatırını soran” şirketler çağırılacak. İhale onlara verilecekti.

★★★

Ekrem İmamoğlu yönetimi, 2 yolu da seçmedi. Projeyi iptal etti. Belediyecilik tarihimizde “Törenle proje iptal etmenin” ilk örneğini verdi ama anlamı; “Çalmayacağız. Çaldırmayacağız. Çalışacağız” demekti.

Proje 1.5 milyar TL.

(1.5 katrilyon.)

Çok büyük para.

Belediye ise batakta.

Bütçesi denk değil.

İşte 2019 verileri:

23.8 milyar TL gider.

20.6 milyar TL gelir.

Açık:

3.2 milyar TL.

Bu devasa açığa ilaveten belediyenin 2 milyar TL borç (kredi geri ödeme) mecburiyeti ve ayrıca belediyeye iş yapmış müteahhitlere de 5.5 milyar TL ödemek zorunda. Neredeyse 10 milyar TL gibi bu dev batağa 28 belediye şirketinin gelir-gider açıkları dahil değil.

★★★

Bu durum “Silahtarağa Biyolojik Arıtma Projesi” doğru bir proje midir, gerçekten gerekli midir, bu büyüklükte bir arıtmaya İstanbul’un o bölgesinin ihtiyacı var mıdır sorularını akla getirdi. İTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü’nden 1’i profesör, 2’si doçent 3 bilim insanına (siyasi baskıya uğrayacaklarından çekindiğim için bilim insanlarının isimlerini yazamıyorum) rapor hazırlatıldı.

Projeye ihtiyaç yoktu.

Gösteriş yatırımı olacaktı.

Şirketler para kazanacak.

Belediye israfa batacaktı.

Reis açılış yapacak.

Övünecektik.

İptal edildi.

★★★

İstanbul’un taşı toprağı rant, suyu altın. “Su toplanma havzalarında” biriken kirli, pasaklı, mikroplu sular “su tünelleriyle” akıtılarak “biyolojik arıtma tesislerine” getiriliyor. Burada artırılıp yeniden ağacı, çiçeği, doğayı yaşatacak kullanılabilir suya dönüştürülüyor. İstanbul’un master plan çerçevesindeki ilk ön arıtma tesisleri 1990’lı yıllardan önce başlandı, yeni seçilen belediyelerce de “biyolojik arıtmaya dönüştürülerek” devam ettirildi ve bugün arıtma tesisi sayısı 21’i buldu. Günde 4.5 milyon metreküp kirli suyu arıtabilecek kapasiteye sahipler. İstanbul’un toplam arıtılmış günlük su ihtiyacı ise 3 milyon ton.

Yani!

Fazla kapasite var.

Eksik kapasiteyle çalışanları kullanarak sorun çözülebiliyor. Haliç’in o bölgesinde yeni bir arıtma yatırımına kesinlikle ihtiyaç yok.

★★★

Proje iptal edildi.

Çalma ve israf durdu.

Tesadüf! Ekrem İmamoğlu, Londra’ya ziyarete gitti. Yüksek faizle borçlanma boyunduruğuna düşmüşleri soyan dünya finans kurtları (Goldman Sachs, JP Morgan, Morgan Stanley, Citi Group, Credit Suisse, HSCB, Barclays) ziyareti fırsat bilerek görüşme ayarladılar.

Biliyorlar!

Geliri, giderinden az, eski borcunu ödeyemiyor yeni borca ihtiyacı var. Sözgelimi metro projeleri için 18 milyar TL yeni kredi bulmak mecburiyetinde ve bunun sadece yüzde 30’unun kredi finansmanı onaylı, yüzde 70’inin henüz onayı yok. İmamoğlu, borçlanabilmek için Hazine Garantisi’ne mahkum. Yani Ankara’da Cumhurbaşkanı’nın oluru ve onayı olmazsa Hazine garanti vermeyecek ve İmamoğlu tek bir dolar dış borçlanma yapamayacak, yapamaz.

Geçiş dönemi yaşıyoruz!

İstanbul Belediyesi’nin ve tüm belediyelerin gelirlerinin giderlerinden fazla olacağı gün; çalmıyorlar, çaldırmıyorlar, çalışıyorlar belediyeciliğinin yüz akı olacak!

Yüz akı bekliyoruz.

Çok israf vanası var!