Kayıt dışı ekonomik faaliyetlerde bulunan kişi veya kuruluşların Gelir İdaresi’nin bilgisi dışında tuttuğu gelirler ya Vergi Denetim Kurulu tarafından re’sen ya da yapılan bir ihbar üzerine vergi incelemeleri sonucunda tespit edilmektedir. Vatandaşlar, vergi kaçağına sebebiyet veren kişi ve kuruluşları Gelir İdaresi’ne ihbar dilekçesi vererek bildirmektedirler.

İHBARCIYA TEŞVİK VAR

Ülkemizde vergi kayıp ve kaçağının ortaya çıkarılmasını teşvik etmek ve bu konuda yardımı yapanları ödüllendirmek için çıkartılan 1905 sayılı “Menkul Ve Gayrimenkul Emval İle Bunların İntifa Hakları Ve Daimi Vergilerin Mektumatı Muhbirlerine Verilecek İkramiye Hakkında Kanun” 31/12/1931 tarihinden bu yana, yani 88 yıldır yürürlükte bulunmaktadır. İhbarda bulunan kişinin ihbar ikramiyesi talep etmesi ve kanundaki şartların gerçekleşmesi durumunda, ihbarcıya ihbar ikramiyesi ödenmektedir.

Kanunun amacı, vergi kayıp ve kaçağını önlemek, vergi kaçağına sebebiyet verenleri ihbar yolu ile ortaya çıkarmak; somut bilgi ve belgelerle desteklenen ihbar dilekçelerini incelemeye sevk ederek, düzenlenen” İhbar İkramiyesi Görüş Raporu’na istinaden, tahakkuk eden vergi ve vergi ziyaı cezası tutarı üzerinden yüzde 10 oranında hesaplanan ikramiyeyi 1/3’ü verginin kesin tahakkukunda, kalan 2/3’ü ise tahsilat sonrasında ihbarcıya ikramiye olarak ödemektir. Vergi ziyaı cezasına isabet eden ikramiye tutarının tamamı tahsilat sonrasında ödenmektedir.

İhbarın incelemeye tabi tutulabilmesi için, öncelikle ihbarı yapanın kimliğini kesinlikle gizlememesi gerekmektedir. İhbarı yapanın vergi incelemesine başlamadan veya inceleme sırasında gerek görülürse; müfettiş ile temasa geçmesi ve gerekli bilgileri vermesi gerekmektedir. İhbarcının ihbar ikramiyesine hak kazanabilmesi için, öncelikle dilekçesinde ihbar ikramiyesi talebinde bulunması gerekir. İhbarda bulunan, inceleme bitmeden ihbarından vazgeçmemelidir. İnceleme başlamadan veya incelemenin herhangi bir safhasında ihbarından vazgeçtiğini bildiren ihbarcıya ikramiye ödenmesi mümkün değildir. İhbarcının vergi kaçırma fiiline dahil olup olmamasının önemi yoktur. İhbar ikramiyesi müessesinin özü ihbarcının herhangi bir mükellef hakkında vergi kaçakçılığına ilişkin yaptığı ihbarın somut olaylara ve delillere dayanmasıdır. Belli bir konuyu ihtiva etmeyen; kişi, kurum ve olaylara doğrudan bağlantı kurulmaksızın genel nitelikli ifadeler taşıyan ya da yargı mercilerinin görevine giren konularla ilgili olan, adı-soyadı ve imzası ile iş veya ikametgah adresi bulunmayan veya yanlış isim ve adres bulunan veya bu şartları taşımakla birlikte inandırıcı mahiyette olmayan, olayla ilgili yeterli bilgi ve belge eklenmeyen ihbar dilekçeleri işleme konulmamaktadır.

Uygulamada çoğunlukla ihbar eden kişilerin, şirketlerin işten çıkarttığı muhasebe, finans ya da üretim personeli olduğu görülmektedir. Çok az sayıda da olsa, rakip firmaların ihbarları ile karşılaşılmaktadır.

İhbar ikramiyesi alabilmek için düzenlediğiniz ihbar dilekçesinde; ihbar edilen kişi ya da şirketlerin kayıt dışı gelir elde ettiği ve bu gelirlerin, şu bankanın şu numaralı hesabına geldiği ya da şirketin kullandığı şu şirketlerden aldığı faturaların sahte fatura olduğu ya da bilgisayar kayıtlarında kayıt dışı satışların şu kodlu hesapta izlendiği gibi somut bilgilere ve belgelere yer vermeniz gerekmektedir. İhbarcıya ödenen ihbar ikramiyeleri, Gelir Vergisi Kanunu’na göre vergilendirilen yedi gelir unsurundan hiç birisine girmediği için Gelir Vergisi’ne tabi değildir. Ancak “ivazsız intikal” olarak veraset ve intikal vergisine tabidir.

SONUÇLAR BAŞARILI SAYILMAZ

Kayıt dışı ekonominin kayıtlı ekonomiye oranının resmi rakamlara göre yüzde 40’lar seviyesinde olduğu ülkemizde, son beş yılda ihbarcı sayısının 1719 kişi ve bu ihbarlar sonucunda ihbarcılara ödenen ihbar ikramiyesi tutarının 34.656.580 lira olduğu dikkate alındığında; bu müessesenin çok iyi işlemediğini söyleyebiliriz. Maliye Bakanlığı, vergi inceleme oranının yüzde 2 olduğu ülkemizde, taraflar arasındaki çatışmalardan faydalanarak, vergi kayıp ve kaçağını önlemek için ihbar müessesesini daha işler hale getirmek yerine; çıkarttığı matrah artırımı yasalarıyla yetinmeyi tercih etmektedir.

Son olarak, Vergi Usul Kanunu’nun 142. maddesinin son bendinin “İhbar üzerine yapılan aramada ihbar sabit olmazsa nezdinde arama yapılan kimse muhbirin adının bildirilmesini isteyebilir, bu takdirde vergi dairesi muhbirin ismini bildirmeye mecburdur” hükmünü de hatırlatmış olalım.