“Kanal İstanbul Projesi” nedeniyle, “Uluslararası Boğazlar Anlaşması Montrö” tartışılıyor. Bu anlaşma 1936 yılında yapılmış, Çanakkale ve İstanbul Boğazları’nın denetim ve kontrolü Türkiye’ye bırakılmıştı.

İktidar, Montrö’yü pek ciddiye almıyor ve “Montrö bize ne verdi ki?” diye küçümsüyor ama ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli öyle demiyor.

Gerçi Bahçeli, “Kanal İstanbul Projesini” hararetle destekliyor ama “Montrö Anlaşması” için iktidarın tam tersini söylüyor ve diyor ki:

“Montrö Boğazlar Sözleşmesi tartışılmasın. Montrö, Türkiye’nin beka meselesidir.”

Biz de Montrö Anlaşması’nın Türkiye için hayati önem taşıdığını söylüyoruz.

77 yıl önce dünya devletleriyle imzaladığımız Montrö Anlaşması bozulursa, Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki hâkimiyetinin tehlikeye gireceğini ve ağır kayıplara uğrayacağımızı hem askeri uzmanlar, hem de siyaset bilimciler söylüyor. İnadı bırakmak gerek!



İlhan Kesici’nin Meclis’teki bütçe konuşmasını dün (özetle) nakletmiştim.

Ekonomik gerçekleri ve ülke ekonomisini bekleyen tehlikeleri rakamlarla gözler önüne seren CHP İstanbul Milletvekili İlhan Kesici, hükümetin 2020 bütçesini eleştirirken ilginç bir fıkra anlattı.

Kıssadan hisse çıkartılması gerektiğini düşünerek bu ilginç fıkrayı naklediyorum:

★★★

“1990’lı yıllar... Amerikalı zengin birisi, 4 motorlu bir jet uçağı ile Ortadoğu coğrafyasında dolaşıyor.

Arap yarımadasındaki bir yerde 4 motordan biri duruyor. Adam hemen kuleyi arıyor:

“Selamünaleyküm ey kule”

Kuleden cevap:

“Ve Aleyna aleykümselam ey Yanki...”

Muhabbet güzel, böyle sürüyor.

Amerikalı diyor ki:

“Ya kule, benim 4 motorlu bir jetim var, bir motor stop etti, ne yapacağım?”

Kuleden cevap:

“Sen merak etme, keyfine bak”

Bu sözler Amerikalı’yı rahatlatıyor:

“Ya, biz Ortadoğu’daki insanları bazen küçümsüyoruz. Bak adam hem teknolojiyi en son haliyle kullanıyor, kuleyi yönetiyor, uçakları yönlendiriyor, hava trafiğini idare ediyor, uçak motorundan anlıyor. Ne kadar güzel...”

Bir süre sonra uçağın 2’nci motoru da stop ediyor. Adam heyecanla kuleyi arıyor ama görevli “Merak etme” diye onu rahatlatıyor.

3’üncü motor da stop ediyor. Yine aynı muhabbet...

Derken 4’üncü motor da stop edince Amerikalı canhıraş bir şekilde kuleyi arıyor:

“Şimdi ne yapacağım?”

Kuledeki Arap “Don’t worry my man” yani “Endişelenme adamım” diyor ve ekliyor:

“Benden sonra, şimdi söyleyeceğim sözleri tekrar et.”

Amerikalı umut içinde “Tamam, tamam” diyor.

Arap en dokunaklı sesiyle kelime-i şehadet getiriyor:

“Eşhedü en lâ ilâhe illallah...”

★★★

İlhan Kesici bu fıkrayı anlattıktan sonra CHP ve İYİ Parti milletvekillerinin alkışları arasında sözlerini şöyle bitirdi:

“Durum ciddiden de ciddidir. Ülkede şimdi 4’üncü motorun da sıkıntıya gireceği haller oluyor. Böyle bir durumda Allah korusun bizi!”

Türkiye Doğu Akdeniz’de hakkını koruyor!


Kanal İstanbul’dan sonra günümüzün konusu, Suriye’den akın eden sığınmacılar, Doğu Akdeniz’deki tehlikeli gerginlik ve Libya ile yaptığımız deniz anlaşması...

Ben, Libya ile imzalanan mutabakatın doğru olduğu görüşündeyim. Türkiye bu hamleyi yapmasaydı, kendi karasuları arasında hapsedilip kalacaktı!

Anlaşma Birleşmiş Milletler’in de kabul ettiği Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile imzalanmıştır ve yasaldır.

Ancak, Libya’daki isyancı General Hafter, Başkent Trablus’u ele geçirip Resmî Libya Hükümeti’ni devirirse işler tersine dönebilir. Bu nedenle Türkiye, Libya yönetimine büyük destek veriyor.

Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan da, Libya ile Akdeniz’deki yetki sahalarına ilişkin imzalanan anlaşmayı ulusal çıkar meselesi olarak görüyor ve tüm siyasetçilere “Bu millî meselede bir araya gelmeleri” çağrısında bulunuyor.

Sadettin Tantan’a göre:

- Anlaşma olumludur ama Türkiye’nin, General Hafter’e destek veren aşiretleri de yanına çekmesi, bu arada Suriye ve Lübnan’ı da yanına alması gerekiyor.

- Bize karşı olan ülkeler belli: Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri, İsrail, ABD, bütün hâlinde çıkarları için bir araya gelmiş durumda.

Rusya, Türkiye’siz Doğu Akdeniz ve Karadeniz havzasında tek başına hareket edemez. Bu nedenle Türkiye gücünü ve imkânlarını iyi kullanmalı.”

GÜNÜN SÖZÜ


Cehaletin hüküm sürdüğü toplumlarda sevgi yerine nefret ve şiddet vardır!