Semih Özbey, Ferdi Polat, Müslüm Altıntaş, Adil Kavak, Sedat Yabalak, Sedat Vardar, Vedat Kaya, Sedat Sungur’un yıllardır bölücü terör örgütü PKK’nın elinde olduğunu belki bilenimiz azdır. Onların dışında isimlerini öğrenemediğim 4 askerimizin daha teröristler tarafından tutulduğunu öğrendim.
Acıyı, sızıyı çeken aileleri. Bölücü hainler, asker ve polislerden oluşan güvenlik görevlilerimizi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin saldırılarından korunmak için onları Kandil bölgesinde “canlı kalkan” olarak kullanıyor. Böylece, Hava kuvvetlerimizi saldırılardan vazgeçirmeye çalışıyorlar.

OĞLUNU KURTARMAK İÇİN

Her birinin öyküsü farklı. Gürsel Özbey, Malatya Ticaret Borsası Başkanlığı görevinde bulunuyordu. Oğlu Semih daha üç aylık astsubaydı. Rize İl Jandarma Komutanlığı’nda görevliydi. Annesinin ağır hasta olduğunu öğrenince 18 Temmuz 2015’de Tunceli-Pülümür yolunu kullanıp memleketine gidiyordu. O dönem yol kesmeyi alışkanlık haline getiren teröristler, Astsubay Semih Özbey’i de kullandığı otomobilden indirip götürdüler. Götürüş o götürüş.
Baba Gürsel Özbey, oğlunu kurtarmak için yollara düştü. Tunceli-Pülümür yolu sık sık teröristler tarafından hep aynı noktada kesildiğini öğrendiğinde, oğlundan haber alabilmek için o yollarda dolaştı. Teröristler, onun da otomobilini durdurdu. Baba, “Tek beni götürün de oğlumu bırakın” diye onlara yalvardı. Teröristler, örgütten aldıkları talimat gereği sadece güvenlik güçlerini kaçıracaklarını belirtip, “Baba sen git. Oğlun için bizim de yapacağımız bir şey yok” deyip serbest bıraktılar.
Baba, oğlunun son görüntüsünü 8 arkadaşıyla birlikte 7 Haziran 2018’de örgüte ait bir sitede gördü. Onlar da kurtarılmaları için devlete sesleniyorlardı.

HEP “SABIR” DEDİLER

Baba Gürsel Özbey, Başbakanlığı döneminde Ahmet Davutoğlu’yla da, Binali Yıldırım’la da ikişer kez görüştü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da ulaştı. Konuşmaların sonunda babaya hep “Sabır” dilediler. Evlatlarının bir gün serbest bırakılacağı ya da kurtarılacağı günü umutla bekliyorlar.
Gerçekten kolay değil, başka bir ülkenin toprağında bulunan teröristlerin elinden askerlerinizi, polislerinizi kurtarmak. Evlatları bölücü örgütün elinde olan aileler zaman zaman bir araya geliyor, TBMM’de parti yöneticilerini ziyaret ediyor, dertlerine çare bulunmasını istiyor. Onların da elinden gelen bir şey yok.

O GÜNDEN SONRA

Devletimiz terörle mücadeleyi kararlı bir biçimde yürütmeye çalışıyor. Geçen yıl içinde 189 askerimiz, 13 polisimiz, 18 güvenlik korucumuz olmak üzere 220 şehit verdik. 2017 yılında ise toplam şehidimiz 274 kişi olmuştu. Bu kadar şehit, AKP döneminde en çok şehit verdiğimiz 5’inci yıldı.
Bölücü örgütün terörü azdırdığı, askerlerimizi kaçırmaya başladığı 7 Haziran 2015 seçimlerinden 31 Aralık 2018 tarihine kadar şehitlerimizin sayısını öğrendiğimizde inanamıyorsunuz. 964’ü asker, 365’i polis, 107’si güvenlik korucusu olmak üzere toplam şehit sayımız bin 436’ya çıktı.

ASIL DARBE ONLARA

Asker, polis, güvenlik korucusu şehidimiz 2018 yılında toplam 220 ama, bu mücadele sırasında bölücü örgüte de çok önemli darbeler indirildi. 1 Ocak-31 Aralık 2018 tarihleri arasında 107’si örgütün üst düzey yöneticisi olmak üzere 693 terörist öldürüldü, 534’ü sağ yakalandı, 519 terörist ise güvenlik güçlerine teslim oldu.
Örgüte katılım neredeyse sıfırlandı. Belki de en önemli gelişme bu. Çünkü, geçmiş kayıtları incelediğimizde öldürülen terörist sayısı 40 bine yaklaştı. Öldürülenlerin yeri, yeni katılımlarla dolduruluyordu. Şimdi, katılım olmadığı için yurt içinde tutulan terörist sayısı da alabildiğine azalmış durumda.
Operasyonlarda, örgütün bin 287 sığınak, barınak ve mağaraları kullanılamaz hale getirildi. Teröristlere ait bin 106’sı ağır ve uzun namlulu toplam 2 bin 75 silah, bin 647 el bombası, patlayıcı madde, el yapımı patlayıcı yapımında kullanılan tonlarca malzeme ele geçirildi.
AKP döneminde zirveye çıkan bölücü terör, yine AKP döneminde önemli ölçüde darbe yedi. Eğer son dakikada yine “Çözüm süreci” gibi örgütün canlanmasına yol açacak adımlar atılmazsa, PKK’nın hesapları alt-üst edilmiş olacak.