Adı; Emre Erdem...
İstanbul-Özel Ortadoğu Lisesi’nden mezun olduktan sonra, Ankara Üniversitesi Fizik Bölümü’nü bitirdi.
Yüksek lisans için 1998 yılında, merhum Vehbi Koç’un kurduğu Türk Eğitim Vakfı’nın (TEV) bursu ile Almanya’nın Leipzig Üniversitesi’ne gitti. Ancak Almanya’da 2 yıl değil, 20 sene kaldı!

★★★

Nedenine ve orada yaptıklarına gelince...
Şimdı sıkı durun.
Leipzig’de doktora, Darmstadt’ta elektroseramik sensörler üzerine doktora sonrası çalışmalarında sergilediği başarılar nedeniyle 2009’da Almanya’nın TÜBİTAK’ı diyebileceğimiz Alman Araştırmalar Konseyi’nden (DFG) 1 milyon Euro’luk proje kazandı. Bu projede yarı iletken teknolojisine sahip malzemelerin nano boyuttaki özelliklerini inceledi.
2012’deki akademik çalışmalarıyla, yılın en iyi genç kimya araştırmacısına verilen Eugen-Graetz Ödülü’ne layık görüldü.

★★★

Aynı yıl dışardan başvuru yoluyla Ankara’daki Üniversitelerarası Kurul’dan “Fizik Doçenti” unvanını aldı.
2017 yılında Almanya’da profesör oldu.

★★★

O yılın sonlarında biri Almanya’da diğeri de Fransa’da olmak üzere iki saygın bursu aynı anda kazandı.
Fransa’nın Tours Üniversitesi’nce verilen bursu, ‘yarı iletken malzemelerden nanojeneratör üretimini’ kapsıyordu.
Her iki burs için Freiburg Üniversitesi’nde görkemli törenler düzenlendi.
Halen 100’e yakın uluslararası dergide hakemlik, Nature yayınlarının bir dergisi olan Scientific Reports’da editörlük, ABD ve Avrupa Birliği projelerinde ‘panelistlik’ görevlerinde de bulunuyor. 

★★★

Diğer bursla bağlantılı çalışmalarını yapmaya hazırlanırken, Sabancı Üniversitesi’nden öğretim üyeliği teklifi aldı.

★★★

Almanya’daki başarılı geçmişi nedeniyle bu ülkenin vatandaşlık hakkına sahip bulunmasına ve herkesin “Neden geri dönüyorsun, ne işin var Türkiye’de? Baksana, herkes kaçıyor” demesine rağmen, bu hakkını bırakıp doğup büyüdüğü topraklara, vatanı Türkiye’ye döndü!..

★★★

Aldığı kararın doğruluğunu anlatırken; “Türkiye’deki öğrencilerimin, genç araştırmacıların heyecanını Alman öğrencilerde göremiyordum. Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden birinde araştırmacılar yetiştirmek, öğrencilere yeni ufuklar açmak, en büyük idealim ve hedefimdi. 20 yıllık Avrupa tecrübeme dayanarak söylüyorum; Türkiye’de inanılmaz bir çalışma/öğrenme/ araştırma potansiyeli var. Bu potansiyel doğru projelerle desteklendiğinde, inanıyorum ki ülkemizde bilim, şu anda olduğundan çok daha iyi seviyelere gelecek. Bunun için ben hazırım...” diyor.

★★★

1998’de yurtdışına giderken TEV’e imzaladığı manevi taahhütnamede; ülkesine geri dönüp, iyi eğitimli gençler yetiştirme sözü vermişti.
Şimdi o taahhüdü yerine getirmenin eşsiz mutluluğunu yaşıyor.
Hem de ülkeden kaçanları bir an için durup düşündürecek, belki de kararlarından vazgeçirecek pırıltılı bir akademik geçmiş ve ödüllerle dolu örnek bir yaşam öyküsüyle...
Ve en önemlisi tersine beyin göçünde kendisini simgeleştirecek yurtseverlik örneği sergileyerek...