Namuslu siyasetçi var mı derseniz?
Var.
En iyi örneklerinden birini anlatayım.



Tek başına 40 dava açtı.
Mahkeme masraflarını bile kendi cebinden ödedi.
50’den fazla suç duyurusunda bulundu.
Toplum nazarında itibarlı bilinen ama aslında rant katakullisi yapan onlarca işadamı, şirket, holding, onun sayesinde yargılanıyor.
Hayırsever Rıza beyin Boğaz’daki yalısı mesela, onun sayesinde hakim önüne çıkabildi.
Herkesin gözünün önünde cereyan eden, ama kimsenin ses çıkarmadığı yolsuzluklar, rüşvet mektupları, yasadışı rezidanslar, şehircilik talanları, tarih yağması, hep onun sayesinde yargıya taşınabildi.
“Kol kırılır yen içinde kalır” demedi, “hırsızsa bizim hırsızımız” demedi, parti ayrımı gözetmedi, kendi partisi dahil, hırsıza hırsız dedi, afişe etti.
Rant çeteleri tarafından “bünyedeki virüs” olarak görüldü.
Sözlü saldırılara zaten alışıktı ama, fiziki saldırılara uğradı.
Dövüldü, ayağını denk alması için hastanelik edildi.
Ölüm tehditleri aldı.
Yılmadı, geri adım atmadı.
“İnsan kalabilmenin tek yolu, yolsuzluk ve yoksullukla, bu insanlık dışı sistemle savaşmaktır” dedi, tek başına mücadele etti.



15 yıllık arşiv oluşturdu.
İstanbul tarihinin en detaylı, en somut imar yolsuzluğu arşividir.
İddia ediyorum, İstanbul’daki rant meselesini en iyi bilen kişidir.
Gazetelerde okuduğunuz imar yolsuzluklarına yönelik haberlerin neredeyse tamamının kaynağı, odur.



Hüseyin Sağ.



Yaşı tuttuğundan beri, 30 senedir CHP üyesidir, seçim kampanyalarında pankart asmaktan, mitinglerden sonraki çevre temizliğine kadar, ne gerekiyorsa koşturan, partiyi sırtında taşıyan gönüllü insanlardan biridir.



2004 yılında Kadıköy listesinden seçildi, İstanbul büyükşehir belediye meclis üyesi oldu.
Vatan sevgisiyle, hukuk bilinciyle, koltuğunun hakkını verdi, yolsuzlukla mücadele etti, sakıncalı plan değişikliklerine boyun eğmedi, tek başına hayır oyu verdi, neticede kendi partisinde bile “sakıncalı” hale geldi!
E hiçbir başarı cezasız kalmaz...
Kendisine teşekkür (!) mahiyetinde 2009 seçiminde CHP tarafından defterden silindi, tekrar aday gösterilmedi.



Hiç gocunmadı.
Kenara çekilmedi.
Yolsuzlukların peşini bırakmadı.
2009’dan 2014’e kadar, sanki belediye meclis üyesiymiş gibi dışardan çalıştı, tüm raporları okudu, tüm dosyaları inceledi, hukuksuz bulduklarını, karanlık bulduklarını yargıya taşıdı, basına sağlıklı bilgi aktardı.
Tek başına, komple muhalefet partisinden daha güçlü muhalefet yaptı.
Belediye başkanlarından, milletvekillerinden daha fazla etkili oldu.



2014 yılında, adeta parti yönetimini kanırta kanırta yine Kadıköy’den büyükşehir belediye meclis üyesi seçildi.
Dedim ya, yolsuzluk takibinde parti ayrımı gözetmedi, kendi partisinin belediye başkanlarının bile başına iş açtı.



Yamuğu olan belediye başkanlarını görevden alacaklarına, belediye başkanlarının yamuğunu ortaya çıkaran Hüseyin Sağ’a sinirlendiler.
Tekerlere çomak sokuyor, tıkır tıkır işleyen sistemi bozuyordu.
Tahammül edilemez hale gelmişti.
Haziran 2018 seçiminde, güya onore ediyormuş gibi yaptılar, milletvekili adayı yaptılar, ama 16’ncı sıraya koydular. Yani... Seçilmesi mümkün olmayan sıraya koyarak, belediye meclisi sisteminden tasfiye ettiler!



Peki şimdi değerli arkadaşım Hüseyin Sağ’ın öyküsünü niye özetlediğimi sorarsanız...



Şunun şurasında bir ay sonra seçime gidiyoruz.
Belediye başkanlarımızı seçeceğiz.
Belediye meclis üyelerimizi seçeceğiz.



İstisnaları elbette tenzih ederim ama... Belediye meclis üyelerinin belirlenmesi hemen her partide ahbap çavuş ilişkileriyle oluyor. Parti yönetiminin akrabası, arkadaşı, gazete yönetimlerinin torpillisi filan, ne ararsan var.



Halbuki, belediye meclisleri tanıdıklara paye dağıtılacak yer değildir.
Hayati öneme sahiptir.
Şehirlerimizin katledilmesinde en büyük pay belediye meclislerinindir.



Kişilere, şirketlere, holdinglere özel olarak hazırlanan parsel plan değişiklerinin tamamı, belediye meclislerinde yapılıyor.
Belediye meclisinin imar komisyonunda işi bitirirsen, istediğin yere gökdelen, istediğin yeri alışveriş merkezi dikebiliyorsun.



Belediye meclisi deyip geçtiğin yerde, yeşil alanlar gökdelen yapılıyor, sosyal tesis alanları alışveriş merkezi yapılıyor, deprem toplanma alanları rezidans yapılıyor. Belediye meclislerindeki kalem oynatmaları sayesinde, koskoca İstanbul’da yeşil alan sadece mezarlıklarda kaldı.



İstanbul’da son 15 yılda büyükşehir belediye meclisinin imar komisyonuna gelen dosya sayısı kaç biliyor musunuz?
24 bin adet!



Hüseyin Sağ’ın hiç unutamadığı bir “kara cuma” var mesela...
Bir cuma günü, meclis toplantısına sadece bir saat kala, aynı anda 230 adet rapor gündeme geliyor, toplam 632 sayfa... Bir saat içinde değil okumak, 632 sayfayı çevirmek bile mümkün değil... Ne oluyor demeye kalmadan, toplantı başlıyor, bazı alışveriş merkezleri şakır şakır geçiveriyor.



Kıssadan hisse...



Büyükşehir belediye meclisine üye seçmek, rantla, yolsuzlukla mücadele konusunda, ilçe belediye başkanı seçmekten bile önemlidir.



Belediye başkan adaylarımızı tanıyoruz, neler söylediklerini, neler vaat ettiklerini takip ediyoruz, belediye meclis üyelerinin ise listesine bile bakmıyoruz, kim olduklarını merak bile etmiyoruz.



Siz siz olun lütfen...
Hüseyin Sağ gibi belediye meclis üyelerine oy verin.
İnceleyin, sorgulayın.
Takipçisi olun.
Partinize hesap sorun.
Şehri mahvedecek tipleri kendi ellerinizle belediye meclisine gönderip, sonra da şehir mahvoldu diye şikayet etmeyin.