“Mardin, Hazreti Ömer tarafından fethedildi.

Hazreti Ömer, Mısır’ı Irak’ı İran’ı Medine ruhuyla buluşturdu.

Sultan Alparslan’ın ordusunda kavimler aşkla buluştu, Mezopotamya’yla Anadolu meşaleye dönüştü.

Sonra Haçlılar geldi.

Selahaddin Eyyübi harekete geçti.

Ben bakanlar kurulunu açtığımda besmeleyle hamdederim, sol tarafımda Mezopotamya çocuğu, sağ tarafımda Karadeniz çocuğu, en uç noktada Rumeli çocuğu, hamdolsun, Kafkas çocukları, Anadolu çocukları, Balkan çocukları birleşti, hepimiz Alparslan, hepimiz Selahaddin Eyyübi’yiz.

Haçlılardan sonra Moğollar geldi, Mezopotamya’yı yakıp yıktı.

Söğüt’ten Osmanlı ruhu tecelli etti.

Sultan Selim Han ile İdris-i Bitlisi, ortadoğu İslam bütünlüğünü sağladı.

Bugün tarumar etmeye çalıştıkları Fatih Paşa Camii’nin banisi, İstanbul’u Bağdat’la, İstanbul’u Kudüs’le, İstanbul’u Medine-i Münevvere’yle buluşturan, Sultan Selim Han’ın yanındaki İdris-i Bitlisi ve Fatih paşaydılar.

Hepimiz Fatih paşayız, hepimiz İdris-i Bitlisiyiz.

Sonra sömürgeciler geldi.

1798’de Napolyon Mısır’a girdiğinde kalbimize ilk hançeri sapladı.

Kut’ül Amare Irak’ta Kut şehri yakınıdır, sömürgecilere karşı Araplar, Türkler, Kürtler, Süryaniler, Keldaniler, Sünniler, Şiiler beraber savaştı, yedi düveli yeneceğimizi gösterdik.

Sonra, yükünü hâlâ omuzlarımızda hissettiğimiz, Osmanlı’yı yok etmek için imzalanan gizli Sykes Picot anlaşması, Anadolu’yu Mezopotamya’dan ayırma düşüncesi... Ya Kut’ül Amare kazanacak, ya Sykes Picot kazanacak.

Hintli müslümanlar istiklal ordularına yardım etti, Türkiye Cumhuriyeti devleti Hint, Afrika, Orta Asya dualarıyla yükseldi.

Bizim babalarımız gizli gizli gittikleri mekanlarda Kuran-ı Kerim öğrendi.

1071 ruhu, Selahaddin Eyyübi ruhu, Mezopotamya ruhuyla 12 Eylül’e karşı mücadele ettik.

1071 ruhu, Selahaddin Eyyübi ruhu, Mezopotamya ruhuyla yolsuzluklara karşı çıktık.

Yunus Emre’nin Türkçesiyle, Feqiye Teyran’ın Ahmed-i Hani’nin Kürtçesi arasında fark yoktur.

Haçlı, Moğol, sömürgeci zihniyetinin sonu olsun.”



Nedir bu saçmalıklar silsilesi biliyor musunuz?

Ahmet Davutoğlu’nun başbakanken yaptığı konuşma!



Bu tuhaf ruh haline sahip arkadaş, bu memlekette dışişleri bakanlığı yaptı, akp genel başkanlığı yaptı, başbakanlık yaptı...

Ve şimdi, bu memlekete umut olmak için parti kurdu.



Peki, Türkiye’ye nasıl umut olacak derseniz?



G = (SV+PV) x (SZxSPxSİ) formülüyle olacak!



Ben söylemiyorum...

Bizzat kaleme aldığı Stratejik Derinlik kitabında kendisi söylüyor.



Tek tek izah ediyor...

SV, sabit veriler

PV, potansiyel veriler

SZ, stratejik zihniyet

SP, stratejik planlama

Sİ, siyasi irade.



Sabit verilerin açılımı...

SV = t+c+n+k

t, tarih

c, coğrafya

n, nüfus

k, kültür



Potansiyel verilerin açılımı...

PV = e+t+a

e, ekonomik kapasite

t, teknolojik kapasite

a, askeri kapasite



Dolayısıyla...

G = {(t+c+n+k) + (e+t+a)} x (SZxSPxSİ) oluyor.



Hem vallahi hem billahi...

Ahmet Davutoğlu’nun formülü bu.



(İnanmayan varsa, açsın Stratejik Derinlik kitabını, 17’nci sayfasını okusun.)



Tekrar ediyorum, bu ruh haline sahip arkadaş, bu memlekette dışişleri bakanlığı yaptı, akp genel başkanlığı yaptı, başbakanlık yaptı, şimdi de umut olmak için “gelecek” adıyla parti kurdu!



Sonra herkes merak ediyor...

“Gelecek” endişesine kapılan gençler bu ülkeden “umudu”nu kesip, yurtdışına neden kaçıyor?