“Oy vermek vatandaşlık görevidir” diye bir klişe var.
Papağan gibi tekrar edilir.
Halbuki, sadece oy vermek yeterli değildir.



“Doğru oy vermek” vatandaşlık görevidir.



Mesela, Hitler seçimle geldi... Onu iktidara getirmek için oy verenler, vatandaşlık görevini yerine getirmiş mi oldular?



Yanlış kişiye geçit vermemek için oy vermektir, vatandaşlık görevi.



Haktan, hukuktan, siyasi ahlaktan, bilimden, sanattan, estetikten, çağdaşlıktan, saygıdan, hoşgörüden, güleryüzden, vicdandan, huzurdan, barıştan, emekten, özgürlükten yana oy verme şuurudur, vatandaşlık görevi.



Bebelerimizin oy hakkı yok.
E hani vatandaşlık göreviydi oy vermek?
Çocuklarımız torunlarımız henüz reşit değiller diye vatandaş değiller mi?
İşte bu sorumlulukla, dün veya bugün için değil, yarınlar için oy vermektir, vatandaşlık görevi.



Beton için katledilen ağaçların oy hakkı yok.
Yaşam alanları yok edilen hayvanların oy hakkı yok.
Kurutulan, zehirlenen derelerin oy hakkı yok.
Kirletilen, ekosistemi mahvedilen denizlerin oy hakkı yok.
Havayı bile bozdular, kükürtdioksit, partikül, şehrin üstünde cam fanus gibi grilik var, adeta nefes alamaz hale geldik.
Doğa için oy vermektir, vatandaşlık görevi.



Politikacı çok.
Parti çok.
Sizden bir tane var.
Sadece bir ömrünüz var.
O ömrünüzü doğru insanların yönetiminde yaşamak, o hayatı insan gibi yaşamak için oy vermektir, vatandaşlık görevi.



Çünkü demokrasi denilen kavram, sadece layık olduğun şekilde yönetilmek demek değildir.
Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta söylüyor...
“Her millet, icraatına tahammül ettiği hükümetin mesuliyetine ortaktır.”



Çirkinlikten, sakillikten, kabalıktan, görgüsüzlükten, hamlıktan, nobranlıktan, arsızlıktan, suratsızlıktan, hakaretten, iftiradan, kibirden, israftan, bedevi zihniyetinden, bıktık usandık kardeşim...
Artık her şey çok güzel olsun diye oy vermektir, vatandaşlık görevi.