Her ne kadar Almanya'da yetişmiş olsalar da Türk bilim insanları Özlem Türeci ve Uğur Şahin'in kurduğu BionTech firmasının corona aşısını bulması Türkiye’de genel bir heyecan ve gurura neden oldu. Öte yandan söz konusu gelişmenin  Almanya’nın genelinde nasıl bir yankı bulduğu da merak konusu.

Sözcü, Almanya’da yaşayan Türklere sordu:

  • Göçmenlere karşı önyargılı davranan bir kesim var mı?

  • Varsa bu süreçten sonra nasıl tepki verdi?

  • 'Dünyayı kurtarmak' göçmenlere karşı bakışı değiştirmeye yeter mi?


Söz konusu önyargının hiç bulunmadığına yönelik düşünceler de, göçmenlerle ilgili olumsuz düşüncelerin belli bir kesimle sınırlı olduğu görüşleri de dile getirildi. Türeci ve Şahin çiftinin geldikleri noktada Alman olarak kabul edilip benimsenmesi de tartışmanın bir başka boyutu olarak öne çıktı.

“SİZİNKİLER AŞI BULMUŞ”


Almanya’da bir kargo şirketinde çalışan ve doğma büyüme orada yaşamış olan Veli Hanbaş, Almanya’da çoğunluğun davranışlarının Türklere karşı olumlu olduğunu söylüyor. Aşının bulunduğunu işteyken öğrendiğini kaydeden Hanbaş, “İş yerinde Alman bir arkadaşım gelip bana 'Sizinkiler aşı bulmuş' demişti. Benim de açıkçası Türk bilim insanlarının corona virüs aşısını bulduğundan bu sayede haberim olmuştu. Yani biz bile haberi önce Almanlardan öğrendik. Onlar da coronaya çare bulundu diye mutluluk yaşadılar” diye konuşuyor.

Veli Hanbaş

"ALMANYA'DA İKİ FARKLI BAKIŞ AÇISI VAR"


22 yıldır Almanya’da çalışan gazeteci Elmas Topçu, göçmenlerin toplumun yadsınamaz bir parçası olduğunu ve günlük hayatın her yerinde var olduklarının altını çizip ekliyor: “Almanya heterojen bir ülke. Sistematik bir önyargı var mı derseniz muhafazakar kesimde öteki olana karşı hep var. Ancak, tüm toplumu aynı kefeye koyamazsınız. Türkiye kökenli bir çiftin aşıyı bulduklarını ilan etmelerinin ardından Almanya’da iki tartışma başladı. 'Bu insanlar küçük yaşlarda gelip Almanya’da büyümüşler, bu sistemde okuyup bu çalışma sisteminde başarıya ulaşmışlar dolayısıyla bunlar Alman' diyen bir grup vardı, diğer tarafta da ırkçı küçük bir kesimin o insanların başarısını küçümsemeye çalıştıklarını, yıpratmaya çalıştıklarını gördük.”

Almanya’ya 1960’lı yılların başlarında işçi olarak çalışmaya gelen kişilerin torunları arasında bu başarının gurur kaynağı olduğunu vurgulayan Topçu, “Coğrafyadan bağımsız bunun bir başarı olduğunu ve böyle bir aşının yanı başımızda bulunduğu için kendini şanslı hisseden Almanlar da var” ifadelerini kullanıyor.

[special_article_template title="" desc="Bunlar Alman' diyen bir grup vardı, diğer tarafta da ırkçı küçük bir kesimin o insanların başarısını küçümsemeye çalıştıklarını, yıpratmaya çalıştıklarını gördük" who="Gazeteci Elmas Topçu ">

 

“ÖNYARGIYI KIRMAK İÇİN KUVVETLİ BİR ADIM”


Almanya’da 7 yıldır yaşayan ve göç tarihi dersleri veren öğretim üyesi Caner Tekin, keşfin Almanya'daki göçmenler üzerindeki olumlu etkisine vurgu yapıyor.
“Almanya’daki göçmen grupların elinde bulunan gazete ve haber sitelerinde bu başarı günlerce yazıldı, onlar için bir gurur kaynağı oldu, kendilerini kanıtlama fırsatı olarak bu başarıyı gördüler. Tabii, kimileri için de bu başarı eğitim sistemine yönelik eleştirileri de beraberinde getirdi. Bir Alman gazetesi, aşıyı bulan Uğur Şahin’in zamanında süper liseye gidemeyeceğini ancak komşusunun olumlu raporu sayesinde liseye kayıt olabildiğini yazdı. Almanların bir kısmı ise bunu bir göçmen zaferi olarak görmüyor, eğitim sistemindeki başarıya bağlıyor.”

Bu başarıyı göçmenlere yönelik önyargıyı yıkmak için kuvvetli bir adım olarak değerlendiren Tekin, “Türkler Almanya’ya akademik alanda da çok sayıda katkıda bulundular. Şu anda sayıları sınırlı olsa da Türk akademisyen adayları için, Türk bilim insanları için bu başarı kariyerlerine biraz daha sarılabilme noktasında büyük motivasyon kaynağı oldu” dedi.


“MESUT ÖZİL’İN DURUMU GİBİ”


Almanya'daki bir üniversitede doktora çalışmalarını sürdüren bir akademisyen olan A.E. de Almanların bakış açısıyla ilgili şu değerlendirmede bulunuyor: “Buradaki başarı, buradaki başarıdır. Türkiye ile bir alakası yok diye görüyorlar.”

“Harvard'da Hindistanlı bir bilim insanı bir keşifte bulunsa, ‘Harvardlı bilim insanı şunu keşfetti' derler. 'Hindistan ne cevherler yetiştiriyor' denmez" diye konuşan A.E., futboldan bir örnek vererek düşüncesini anlatıyor: "Aşı Türkiye'de bulunsa durum farklı olurdu ama. Aslında Mesut Özil'in durumu gibi. Türkler Türk olduğu için sempati besliyor ona ancak Almanlar onu Alman olarak görüyor. Yine de bu gelişmenin uzun vadede Almanya'daki Türk imajını toparlamaya yardımcı olacağını tahmin ediyorum. En azından bu çift, buradaki Türk gençler için alternatif bir rol model olabilir.”

[special_article_template title="" desc="Mesut Özil'in durumu gibi. Türkler Türk olduğu için sempati besliyor ona ancak Almanlar onu Alman olarak görüyor. Yine de bu gelişmenin uzun vadede Almanya'daki Türk imajını toparlamaya yardımcı olacağını tahmin ediyorum" who="Akademisyen A.E">


"BU BAŞARI TOPLUMSAL İLİŞKİLER İÇİN ÖNEMLİ"


2002'den bu yana Almanya'da yaşayan müzisyen Öğünç Kardelen de ülkede ırkçılığın olduğunu ama bir o kadar bununla mücadele eden Alman'ın bulunduğunun altını çiziyor.

"Türk kökenli insanların aşıyı bulması medyada oldukça yer buldu, sosyal medyada Türkler tarafından oldukça paylaşıldı, birçok Alman arkadaşlarımdan da paylaşanlar oldu. Böyle bir başarı, bilimsel içeriğinin yanında, toplum arasındaki ilişkiler arasında da önem taşıyor."