Bilim Akademisi, “2019-2020 Akademik Özgürlükler Raporu’nu açıkladı. Bilimsel liyakat, özgürlük ve dürüstlük ilkelerini bağımsız bir sivil toplum kuruluşu olarak gözetmek üzere kurulan Bilim Akademisi’nin raporunda, “2019-2020 akademik yılı ne yazık ki Türkiye’de akademik özgürlükler açısından Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10’uncu maddesinin sık sık göz ardı edildiği yıllardan biri olmuştur. İfade özgürlüğü ve araştırma sonuçlarını yayma özgürlüğü açısından kısıtlamalar tüm hızıyla devam etmektedir” denildi.

Türkiye’nin saygın bilim insanlarının üyesi olduğu Bilim Akademisi, her yıl olduğu gibi, akademik özgürlükler alanında önemli haberleri değerlendirdiği raporda, üniversitelerin özerklik ve özellikle kendi yönetici kadrolarını belirleme hakkını kaybetmesinin olumsuz sonuçları vurgulandı.
Rapordaki bazı başlıklarda özetle şu tespitler yapıldı:

“ASLINDA YÖK’ÜN 21 ÜYESİNİ DE CUMHURBAŞKANI BELİRLİYOR”

Türkiye’de üniversite özerkliği ve bu bağlamda kendini yönetme özgürlüğü gün be gün azalmaktadır. 2018’deki yeni düzenlemeyle YÖK’ün yirmi bir üyesi de başkanı da aslında Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmektedir.

“DÜŞÜK NİTELİKLİ REKTÖRLER AŞAĞIYA DÜŞÜRÜYOR”

Akademik nitelikleri düşük olan rektörler tarafından yönetilen üniversitelerin istisnasız tümü, bu rektörlerin göreve gelmesinden itibaren iki yıl içinde hem URAP sıralamasında hem de genel olarak bilgi üretiminde aşağı sıralara düşmüştür.

“132 HUKUK FAKÜLTESİNDE, 18 DEKAN HUKUKÇU DEĞİL”

Rektör atamaları için söylenenleri dekanlar için de tekrarlamak gerekmektedir,
Bugün halen Türkiye’de mevcut 132 hukuk fakültesinin 18’inde dekan hukukçu değildir. Aralarında ilahiyat, veterinerlik, kimya, tıp fakültesi mezunları da bulunan bu dekanların bir hukuk fakültesinin bilimsel düzeyini artırmak ve iyi hukukçu yetiştirmek konusunda nasıl bir katkılarının olabileceği meçhuldür.

COVID-19’LA MÜCADELE ENGELLENİYOR

Sağlık Bakanlığı tarafından Nisan ayında yapılan bir bildirim ile Covid-19 hakkındaki araştırmalar için merkezi bir başvuru ve izin prosedürü getirilmiştir. Araştırma ve bilim özgürlüğünün bu şekilde ihlali, doğru bilgiye ulaşma ve bu bilgilerin COVID-19 ile mücadele için halka ulaştırılmasını da engellemektedir.

SAĞLIK BAKANLIĞI’NDAKİ ÜST DÜZEY YETKİLİ KUŞKU UYANDIRIYOR

Akademik özgürlük ve şeffaflığın olmadığı bir ortamda, ilgili araştırma izni verme yetkisine sahip Sağlık Bakanlığı üst düzey yetkililerinin kendilerinin bilimsel yayın yapmasında ise ciddi bir çıkar çatışması sorunu vardır. Bakan Yardımcılarından birinin yazarları arasında olduğu iki araştırma makalesinde ‘sehven’ yapılan bir hata olarak nitelendirilmesi ayrıca ciddi bir kuşku uyandırmaktadır.