Türkiye tarihinin en önemli günlerinden biri olan 29 Ekim 1923'e nasıl gelindi? Sonrasında neler yaşandı? Bu soruların cevapları, yüzlerce sayfa kitaba ancak sığabilir. Biz ise 29 Ekim 1923 öncesi ve sonrasında çekilen 7 detay fotoğrafta yaşananlara dikkat çekeceğiz. Amacımız 29 Ekim'i bir kez daha anmak ve Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün anısına bir kez daha saygı duruşunda bulunmak.










"BAYRAK BAĞIMSIZLIK SEMBOLÜDÜR, ÇİĞNENMEZ"


Türk ordusu, 9 Eylül 1922'de Büyük Taarruz sonucu Yunan işgali altındaki İzmir'e girmişti. 29 Ekim 1923'e giden yolda en önemli köşe dönüşlerinden biri olan 9 Eylül günü, tarihe İzmir'in kurtuluş günü olarak geçecekti.

Atatürk'ün İzmir'e girdiği 10 Eylül tarihi hakkında görüşüne başvurduğumuz SÖZCÜ Gazetesi yazarı tarihçi Sinan Meydan, o gün yaşanan bayrak mevzusunu şöyle anlatıyor: "Atatürk'ün arabası İzmir'de güçlükle ilerledi. Karşıyaka'da kadınlı erkekli, yaşlı genç çok büyük bir coşkuyla karşılandı. O gün yaşanan bir bayrak hikâyesi vardır. Hükümet Konağı'na gelen Atatürk, içeri davet edilir.

Ayaklarının dibine serilmiş Yunan bayrağını görür. Yunan Kralı Konstantin, Türk Bayrağı'na basıp bu eve girmişti. Atatürk'ün de Yunan Bayrağı'na basarak eve girmesi istendi ama o bunu reddetti. Bayrağı kaldırttı ve beyaz mermerlere basarak eve girdi. Çünkü Atatürk, Konstantin'in hata yaptığını düşünüyordu. 'Bir milletin bağımsızlık sembolü olan bayrak çiğnenmez' demişti."

Mustafa Kemal Paşa'nın bu hâreketi kurulacak olan yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin nasıl bir yaklaşıma sahip olacağını da daha o günden dışa vuruyordu.

Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Fevzi Paşa (Çakmak) ile İzmir’e gelirken. 10 Eylül 1922.


İZMİR YANGIN YERİ

Düşman devletlerinden geriye kocaman bir enkaz kalmıştı. Türk ordusunun 9 Eylül 1922'de İzmir'i Yunanlıların elinden yeniden almasının ardından, 13 Eylül 1922 günü Basmane'de başlayan ve dört gün süren bir yangın çıktı. İzmir alev alev yanıyordu. Bu yangın şehir merkezini geniş ölçüde tahrip edecekti. İşte bu fotoğraf geriye nasıl bir İzmir'in kaldığını çok net bir şekilde ortaya koyuyor.


Yangın sonrası İzmir'den bir görünüm. Fotoğraf: Depo Photos


"İŞE YENİ BAŞLAYACAĞIZ, ASIL DÜŞMAN ORADA"

Zafer kazanılmıştı ancak her şey daha yeni başlıyordu. Gazi Paşa'nın o günlerdeki ruh hâlini Falih Rıfkı Atay şöyle özetliyor: "Zaferin ilk günlerinde Yakup Kadri ile beraber İzmir'e Mustafa Kemal'i görmeye gitmiştik. Herkes biten bir savaştan kurtulma hafifliği içindeydi. Sadece Mustafa Kemal, 'işe yeni başlayacağız, asıl düşman orada' diyerek İzmir'in arka mahallesinden Sovyetler birliği sınırına kadar bütün Anadolu'yu kaplayan geri kalmışlığı gösteriyordu."

Mustafa Kemal Atatürk, İzmir'in düşman işgalinden kurtuluşunun ardından kentte coşkuyla karşılanıyor. Fotoğraf: Depo Photos


BİR ULUSUN KADERİNİ DEĞİŞTİREN KOMUTAN

29 Ekim 1923'e giden yol çok çetin ve meşakkatli köşe dönüşleriyle doluydu. Şimdi sırada Mustafa Kemal Atatürk'ün Çanakkale Savaşı'nda oynadığı rolle ilgili İngiliz resmi tarihinden bir alıntı var.

[special_article_template title="" desc="'Tarihte nadir olarak tek bir tümen komutanı, üç farklı zamanda sadece çatışmanın değil, savaşın, belki de bir ulusun kaderini değiştirecek kadar başarılı olmuştur.'" who="">

Anadolu'yu işgal eden kuvvetlerin Büyük Taarruz'dan sonra ateşkes için Mudanya'ya gelişini özetleyen dünyaca ünlü yazar Ernst Hemingway'in sözleri tarihe geçecekti. Ünlü yazarın sözleri İngiliz savaş gemisi Iron Duke'ün heybetinin aksine bambaşka bir tarihin yazıldığını anlatıyordu. "Mudanya, Marmara kıyısında, sıcak ve toz toprak içinde ikinci sınıf bir kıyı kasabasıydı. İsmet Paşa ile görüşecek müttefik generalleri taşıyan İngiliz sancak gemisi Iron Duke'ün kül rengi ve öldürücü kulelerine rağmen batılılar bu kasabaya barış dilenmeye geliyordu."

Hemingway'in bu sözleri 29 Ekim'e giden yolda önemli bir köşe dönüşünün daha altını çiziyor. Sancak gemisi Iron Duke ise o gün yaşananların tanıklarından biri.

Mudanya Mütarekesi için İngiliz generalleri taşıyan sancak gemisi Iron Duke. Fotoğraf: Depo Photos


CUMHURİYET'İN İLANI SADECE BİR BAŞLANGIÇTI

29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in ilan edilmesi hem bir sonuç hem de büyük bir başlangıçtı. Atatürk önderliğindeki Türk milletinin, Kurtuluş Savaşı'nda canını dişine takarak verdiği mücadele Cumhuriyet ile tecelli etmiş ancak mücadele bitmemişti. Gazi Paşa'nın da dediği asıl mücadele yeni başlıyordu. Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki Türkiye, sadece 15 yıl içinde bambaşka bir ülkeye dönüştü. Bu dönüşümün en önemli unsurlarından biri de kadın haklarıyla ilgili gelişmelerdi. Dönemin başbakanı İsmet İnönü, 5 Aralık 1934'te "Türk Devrimi denilince bunun 'kadının kurtuluş devrimi' olduğu beraber söylenecektir" demişti.

"Kadının kurtuluş devrimi" başlıklı makalesinde "5 Aralık 1934, tarihimizin en onurlu, en şerefli günlerinden biridir" diyen Sinan Meydan, "Çünkü o gün, bin yıldan fazla bir zaman sonra Türk kadınına siyasal haklar verilmiştir" diyor. Bu tarihin üzerinden daha bir yıl geçmeden 17 kadın milletvekili meclise girecekti. Mustafa Kemal Atatürk'ün 1 Şubat 1931'de İzmir Kız Lisesi'ni ziyaretinden sonra çekilen şu fotoğraf ise, İnönü'nün değimiyle 'kadının kurtuluş devrimi'nin sembolü olacak nitelikteydi.


Mustafa Kemal Atatürk, İzmir Kız Lisesi'nden ayrılıyor. Fotoğraf: Depo Photos


HALKÇI ATATÜRK'ÜN ÖYKÜSÜ

Onca fotoğraf arasından sadece yedi fotoğraf seçmek kolay değil. Buraya taşımadığımız bir sürü önemli ve anlamlı başka fotoğraflar da illaki olacaktır. Ancak bir fotoğraf var ki onu es geçmek olmaz. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun odasında da olduğu için yakın dönemde tartışma konusu olan bu fotoğraf, 'halkçı Atatürk'ü anlatıyor. 2019 yılının ortalarında fotoğrafla ilgili çirkin ve gerçek dışı iddialar ortaya atılmış ve Sinan Meydan bu konuyu köşesine taşımıştı. O fotoğraf aslında halkın dertleriyle dertlenen bir liderin öyküsüydü.

Sinan Meydan'ın bu fotoğrafla ilgili görüşleri şöyle: "Ekrem İmamoğlu'nun makam odasındaki bu fotoğraf, iddia edildiği gibi 1924'te değil, 1930'da çekilmiştir. Atatürk'ün 19 Kasım 1930'da Ankara'dan başladığı inceleme gezisi esnasında çekiliyor. Fotoğrafı 21 Kasım 1930'da fotoğrafçı Cemal Işıksel çekti. Atatürk'ün fotoğrafta dinlediği köylü de Fethullah'ın dedesi falan değil. Bu komik bir yalan. Atatürk o gezide sadece fotoğraftaki köylü vatandaşı dinlemiyor. Gittiği her yerde olduğu gibi Tokat ve Turhal'da da genç, yaşlı, kadın, erkek fark etmeksizin herkesin şikayetlerini dinliyor."

Sinan Meydan o fotoğrafın gerçek öyküsünü 8 Temmuz 2019'da SÖZCÜ'de yayınlanan makalesinde detaylı bir şekilde anlatmıştı.

'Köylüyü dinleyen Atatürk' fotoğrafı.


Yazının başında da söylediğimiz gibi, Mustafa Kemal Paşa “işe yeni başlayacağız” diyordu. Aradan 97 yıl geçti. Bugün hâlâ asılsız iddialarla tarihi çarpıtmaya çalışan insanların varlığına şahitlik ediyoruz. Halbuki onlarca fotoğrafı önümüze koysak, her birinden başka bir anlam çıkacak şanlı bir tarih kaldı bize. Asıl mevzu yalnızca o tarihi bilmek ve anlamak değil, onu yaşamak ve yaşatmak. Her şeyden önce buna mecburuz.

Bugün Cumhuriyet’in ilanının 97. yıl dönümü.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun.