Petrol Mühendisi Necdet Pamir, 320 milyar metreküplük doğalgaz yatağı açıklamasını böyle değerlendirdi...


“Tuna 1 kuyusu, Fatih Derin Su Sondaj gemisi tarafından halen delinmekte. Tek bir kuyu (tamamlansa bile) üzerinden, acele rezerv açıklanmasının bilimsel bir değeri yok. Bir rezervuarı tanımlayacak yeterli sayıda kuyu açılmadan… Bu kuyularda uzun süreli akış testleri yapmadan… Açıklanan rezerv miktarları tamamen kamuoyunda yanıltıcı etki yaratmakta.”


Bazı yazıları kaleme almakta zorlandığımız dönemden geçiyoruz… Çünkü… ‘Yerli-milli politikalar’ diye kamuoyuna sunulan çalışmalarla ilgili sorular sormaya başladığınızda “Dış güçlerin kalemi’ olmakla suçlanabilirsiniz! Oysa gazetecilik bize ustalarımızın öğrettiklerine göre ‘sorgulama’ ve ‘gerçeğe ulaşma’ ve ‘halka doğru bilgiyi sunma’ mesleği… ‘Ama’ kelimesini kullananlara karşı yapılan haksızlıkları herkes görüyor… Örneğin… Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 21 Ağustos’ta, Türkiye’nin Karadeniz’de Türkiye’nin şimdiye dek en zengin doğalgaz yatağının bulunduğunu duyurdu. Fatih sondaj gemisi, Karadeniz Ereğli’nin 175 km kadar kuzeybatısında, “Tuna-1” bölgesinde 320 milyar metreküplük bir doğalgaz yatağı bulmuştu. Bu gerçekten ‘müjde’… Ama…

Bu konuya 41 yıldır ulusal ve uluslararası ölçekte kafa yoran Petrol Mühendisleri Odası Enerji Politikaları Çalışma Grubu Başkanı Necdet Pamir’le konuştum. Pamir Hoca şu bilgileri verdi:

“41.6 MİLYAR DOLARLIK FATURA”

Türkiye halen enerjide yüzde 72 oranında dışa bağımlı bir ülke. AKP iktidara geldiğinde bu oran yüzde 67 idi. Enerji tüketimimizin yüzde 29’u doğal gazla ve yine yüzde 29’u petrolle karşılanmakta. Doğal gazda ithalata bağımlılık oranımız % 99.6, petrolde ise yüzde 94.3... Kömürde de büyük miktarda ithalat söz konusu. 2019’da görece düşük petrol/gaz fiyatlarına ve ekonomik krize bağlı daralmaya karşın, 41.6 milyar dolar enerji kaynağı ithalat faturası ödendi. Bu durum ekonomimiz; enerji ve ulusal güvenliğimiz açısından sürdürülebilir değil.”

“YERLİ KAYNAKLARIMIZ ATIL”

Necdet Pamir’e “Asıl çözülmesi gereken sorun ne?” diyorum: “Geçen yıl 303 milyar kilovat-saat elektrik tüketen Türkiye’nin, henüz devreye almadığı yenilenebilir enerji kaynaklarından 600 milyar kilovat-saatten fazla elektrik üretilebilecektir. Yerli-yenilenebilir kaynaklarımız tamamen atıl. Hal böyle iken tamamen Rusya’ya bağımlı olacağımız Akkuyu Nükleer Santrali macerası sürdürülmekte. Oysa Türkiye’nin mevcut santral kurulu gücü, tam verimle çalıştırılsa, yıl içindeki en yüksek elektrik talebini yüzde 40 fazlası ile karşılayabilecek kapasite. Yeni fosil kaynaklı santrallere değil, mevcut kapasiteyi daha verimli kullanacak politikalara gereksinim var. Türkiye’nin çözmesi gereken asıl ve temel sorunlar bunlar.”

“SONDAJI HALEN SÜREN KUYU”

Soru şu: “Tuna-1 bölgesinde 320 milyar metreküplük bir doğalgaz yatağı bulunması müjde değil mi?” Pamir Hoca net konuştu: “Birincisi… Enerjide dışa bağımlılığa karşı 40 yıldır mücadele veren bir mühendis olarak tabii ki önemli… Ancak… Henüz sondajı sürmekte olan bir kuyunun çok yetersiz verileri üzerinden, yerli ve uluslararası medyaya yansıtılan demeç ve yorumlarla… Bilimsel olmayan açıklamaların yapılması, ülke yararına değil.”

Necdet Pamir Petrol Mühendisi... Ayrıca Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi, Petrol ve Doğal Gaz Mühendisliği Bölümü, TMMOB Petrol Mühendisleri Odası Enerji Politikaları Çalışma Grubu Başkanı ve CHP Enerji Komisyonu Başkanı...


“TEK BİR KUYUYLA AÇIKLANAMAZ”

Petrol mühendisi Pamir şöyle devam etti: “Tuna 1 kuyusu, Fatih Derin Su Sondaj gemisi tarafından halen delinmekte. Enerji Bakanı’nın açıklamaları ile de teyit edildiği gibi, ‘hedef seviyeye 1000 metreye yakın mesafe var’. Tek bir kuyu (tamamlansa bile) üzerinden, acele rezerv açıklanmasının bilimsel bir değeri yoktur. Bir rezervuarı tanımlayacak yeterli sayıda kuyu açılmadan…Bu kuyularda uzun süreli akış testleri yapmadan… Rezervuar itki mekanizmaları belirlenmeden… Rezerv hesabında kullanılacak çok sayıda parametreyi (örneğin formasyon hacim katsayısı, vb.) belirleyecek basınç-hacim-ısı testleri yapılmadan açıklanan rezerv miktarları tamamen spekülatif ve kamuoyunda yanıltıcı etki yaratmakta. Borsa hareketlerinde de spekülatif etkiler yaratmaktadır. Hükümetin sorumlu davranarak, bu tür açıklamaları geçersiz kılacak resmi açıklamasını cuma günü değil, geçen çarşamba günü yapması gerekirdi.”

“TEMEL SORUNLAR KONUŞULSUN”

Necdet Pamir’in ısrarlar vurguladığı bilimsel çalışma: “Karadeniz veya Akdeniz’de yapılacak ekonomik bir keşif, enerjide de tam bağımsızlığı savunan bizleri sadece mutlu eder. Ancak bilimsel olmayan yöntemlerle yapılan ve temel sorunların üzerini örten açıklamalara itibar edilmesi beklenmemelidir.”

Madde madde çözüm önerileri


Petrol Mühendisleri Odası Enerji Politikaları Çalışma Grubu Başkanı Necdet Pamir, asıl yapılması gereken­leri şöyle özetledi:

Yurt içinde, petrol ve doğal gazın aramaları son derece yetersiz. (2019 sonunda: 1.945 arama, 941 tes­pit kuyusu)

 Petrol Kanunu’nda, TPAO’yu devlet adına arama ve üretim yapma hakkından yoksun bırakan düzenleme kaldırılmalı.

 TPAO’nun devlet adına faaliyet göstermesi; özerk ve dikey bütün­leşik olarak, yeniden organize edilme­si sağlanmalı.

 TPAO ve BOTAŞ, Varlık Fonu kapsamından çıkarılmalıdır.

 TPAO’nun kapatılan temel grupla­rı (sondaj, kuyu tamamlama) ye­niden açılmalı… Emekliliğe zorlanan yetkin ve deneyimli personelin (arzu edenlerin) yeniden istihdamı sağlan­malıdır. Bu husus, özellikle Doğu Ak­deniz’deki faaliyetlerimiz açısından kritik ve stratejik önemde.

 Doğal gaz, petrol, ithal kömür gibi dışa bağımlı fosil yakıtların enerji tüketiminde ve elektrik üretiminde payını düşürmeye yönelik politikalar ve kısıtlamalar uygulanmalıdır.

 Özellikle denizlerimizin aranması için, dış politikamızı da birlikte planlayarak, yeni ve özellikle kıyıdaş ülkelerle ilişkileri yeniden tanımlaya­cak bir politika belirlenmelidir.

 Karadeniz’deki mevcut olumlu yatırım ikliminin, Ege ve Akde­niz için de geçerli olması sağlanma­lıdır (Münhasıe Ekonomik Bölge sorunu çözümlendi).

 Kıbrıs’ın stratejik önemi bir an bi­le unutulmadan, Doğu Akdeniz’e yönelik çok kapsamlı/çok boyutlu özgün bir politika belirlenmelidir.


‘Yetkin yerbilimciler tasfiye edildi’


Necdet Pamir’e göre önemli sorunlardan birisi de şu: “Bu faaliyetleri yürüten ulusal kurumumuz Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) yetkin ve deneyimli yerbilimcileri, son yıllarda emekliliğe zorlandı, yani tasfiye edildi. Kurumun en temel daire başkanlıklarından ikisi (Sondaj ve Kuyu Tamamlama) kapatıldı. Gerek Barbaros arama ve gerekse derin su sondaj gemilerimiz (Fatih, Yavuz ve ileride Kanuni) neredeyse tamamen ‘dışarıdan hizmet alınarak’ yürütülmekte.  TPAO ve BOTAŞ, Varlık Fonu’na bağlandı. Özelleştirilmesi için görüşmeler sürdürülmekte; buna karşın izlenen politikanın adı ‘Milli Petrol ve Maden Politikası’ olarak pazarlanmakta. Enerji konusu, en stratejik konuların başında yer alır. Ulusal ve ekonomik güvenliğimizi doğrudan etkiler. Yarın TPAO özelleştirilirse, bu sahalar ve eldeki Doğu Akdeniz dahil ruhsatlar, kimin kontrolüne geçecektir?”