Merak eden herkes arşive bakıp görebilir.

O fotoğrafın benzerleri, Cumhurbaşkanı’nın özel önem verdiği hemen her kanunun TBMM’de kabulü sonrasında çektirilmiştir. Bu kategorideki fotoğrafı ortak paydada toplayan maksat unsuru, “Biz görevimizi yaptık Sayın Cumhurbaşkanım, bakın istediğiniz gibi yasayı geçirdik” mesajıdır.

Covid-19 salgını bahanesiyle çıkarıldığı halde, cezaevinde tutulanlar arasında keskin ayrımlar yapan yasanın, gece yarısı TBMM’deki kabulünde de aynı şey oldu. İktidar milletvekilleri bu kez maskeyle poz verdiler; kara para aklayıp uyuşturucu satanların salınması, bunların haberini yazan meslektaşlarımızı ise cezaevinde tutacak yasanın kabulünden sonra.

★★★

Cumhurbaşkanı Erdoğan da zaman yitirmeden açıklamasını yaptı ve TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen İnfaz Kanunu için “Milletimizin ve kamu vicdanının hassasiyetlerini de dikkate alarak hazırlanmıştır” dedi.

Kamu vicdanı var, “kamu vicdanı” var.

80 bin vatandaşı dolandırarak topladığı 500 milyon TL ile Güney Amerika’da keyif yapan Çiftlikbank sahibini, kara para aklayanı, yağma, ihaleye fesat karıştırma, dolandırıcılık suçu işleyenlerin hayatını kolaylaştırırken; gerçekte düpedüz “düşünce suçlusu” oldukları halde sırf böyle anmış olmamak için “terör” suçlamasıyla cezaevinde bulunan gazeteci meslektaşlarımızı, siyasetçi, akademisyen ve öğrencileri cezaevinde tutmaya göre ayarlanmış bu kanunun hassasiyetini “dikkate aldığı” “kamu vicdanı” içinde benimki yok. Benim gibi milyonlarca yurttaşın “kamu vicdanı” ile Cumhurbaşkanı’nın bahsettiği kamu vicdanının aynı olmadığını biliyorum.

★★★

Zaten Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün açık cezaevlerinde 17 hükümlüye Covid-19 tanısı konulduğu, üç hükümlünün Covid-19 nedeniyle öldüğünü nihayet açıkladığı sıra, TBMM’de görüşülen ayrımcı infaz yasasında sona gelinmişti. Ve tabii ki bu açıklamanın artık somut elle tutulur bir hakikate dönüşen cezaevlerindeki salgın ölümleri konusunda uzun müzakere yapma imkanı kalmadığı bir zamanda gelişi de büyük rastlantıydı(!)

★★★

İnfaz Yasası, açık oylamada 51 ret oyuna karşı 279 kabul oyuyla TBMM’den geçti.

Evet, 51 ret. CHP’siyle, HDP’siyle, İYİ Parti’siyle, bağımsızıyla, az sayıda vekili bulunan partileriyle gösterilen direncin matematiğe dökülmüş hali hepi topu bu kadar.

İstediğiniz kadar TBMM’nin yasama sürecinde işlevsiz hale getirildiğini, AKP-MHP fiili koalisyonunun aritmetik çoğunluğunun ne yapılsa aşılamayacağını söyleyin.

Muhalefet ve muhalefeti oluşturan partilerin temsil ettiği kitleler açısından, 51 ret oyu kızgınlık uyandırabilecek kadar kötü bir sonuçtur. Sağlık çalışanlarının canını dişine taktığı bir zamanda, maddi sonucu değiştirmeyecek dahi olsa, muhalefet vekillerinin orada fiziken bulunarak ret oyu vermesinin önemi başkadır.

★★★

TBMM sitesinde yayımlanan oylama sonucunu inceledim.

139 sandalyesi bulunan CHP’den 18 ret (19 katılım olmasına karşın, bir milletvekili elektronik oylamada yanlışlıkla “kabul” tuşuna basmış.)

61 sandalyesi bulunan HDP’den 24 ret, 38 sandalyesi bulunan İYİ Parti’den ise 8 ret oyu kullanılmış. 51’e tamamlayan diğer oy ise Bağımsız Milletvekili Cihangir İslam’dan.

Muhalefet milletvekilleri “nasıl olsa” diye başlayan cümlelerle vicdanlarını rahatlatmışsa yanılma ihtimalleri büyüktür.