Sokağa çıkma yasağının olduğu Pazartesi sabahı ekmek fırınına doğru yürüyordum. Bir vatandaş arkamdan bağırdı: “Deniz Bey Cihat Amiral’in istifası doğru mu?”

“İstifa ettiği doğru ama kabul edildi mi bilmiyorum” dedim.

Bu düşüncemin kaynağı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Mavi Vatan” çıkışı nedeniyle Cihat Amiral’i kürsüden ismini anacak kadar takdir etmesiydi. Zira, “Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynakları meselesinin bu kadar gündemde olduğu, Türkiye’nin rakiplerinin ortak bildiriler açıkladığı, Libya’da kritik gelişmelerin yaşandığı, AK Parti’nin Libya anlaşmasını propaganda malzemesi olarak çok fazla kullandığı bir dönemde anlaşmanın mimarı gözden çıkarılmaz” diye düşünüyordum.

Eve döndüğümde istifanın kabul edildiğini öğrendim. Belli ki “ya ben ya o” cümlesi bir kez daha kullanılmıştı.

GİDEN ÜÇÜNCÜ İSİM OLDU

Pazartesi gecesi Habertürk TV’de Erdoğan Aktaş’ın “Gece Raporu” programda konuşan meslektaşım Nedim Şener, Cihat Yaycı’dan söz ederken konuyu 15 Temmuz’a getirdi ve Yaycı’nın da Korgeneral Zekai Aksakallı ve Orgeneral Metin Temel gibi isimlerle birlikte FETÖ’ye karşı mücadelede sembol bir isim olduğunu vurguladı. Üç general ve amiralin bir ortak özelliği de kamuoyunda çok popüler olmaları ve sevilmeleriydi.

Nedim konuşurken aklıma Aksakallı ve Temel paşaların akıbeti geldi.

Hatırlayın: Aksakallı Paşa 2017’de Özel Kuvvetler Komutanlığı görevinden alınmış, daha kritik görevlere atanması gerekirken 2. Kolordu Komutanlığı’na getirilmişti ve o yılki terfi ve atama kararlarının sürprizi sayılmıştı. Metin Temel ise Aralık 2018’de  2. Ordu Komutanlığı’ndan alınıp Genelkurmay Denetleme ve Değerlendirme Başkanlığı görevine getirilmişti.

Üç komutanın da aynı şeyi yaşaması ne büyük tesadüf!

Deneyimli sayılabilecek bir Ankara gazetecisi olarak söyleyeyim: Görüş ayrılıklarının gerekçesi ne olursa olsun, kimin haklı olduğunun ya da üç general ve amiralin kamuoyundaki popülaritesinin hiç bir önemi yok. Aksakallı ve Temel gibi Yaycı da yeni sistem sayesinde hem Milli Savunma Bakanı hem Genelkurmay Başkanı gücünde olan Akar’la karşı karşıya geldi ve kaybetti.

ŞİKAYETÇİLERİN SEYİR KEYFİ

Bu arada Yaycı Amiral’in görevden alınması için gerekçe yapılan, hatta itibarsızlaştırılması için kullanılmaya çalışılan soruşturma da ilginç. Bir torpido teli ihalesi yapılmış. İş tamamlanmış. Kabul testlerinde sorun çıkmış. Teftiş kurulu inceleme başlatmış ve konu adliyeye yansımış. Normalde hatalı bir ürünü kabul etmek suç sayılmalıydı. Bu soruşturmada hatalı ürünü kabul etmeyenler suçlu ilan edilmeye çalışılıyor. Üstelik işin sonucunda Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın emri ile hatalı ürün teslim alınıyor ve parası ödeniyor (dilerim o hatalı ürün nedeniyle Mehmetçiğimiz ciddi bir olumsuzlukla karşılaşmaz).

Ne güçlü bir şirketmiş değil mi?

Araştırdım: Gelişmeleri Ankara’da İvedik Sanayi Bölgesi’ndeki orta büyüklükteki üretim yerlerinden keyifle seyir ediyorlar (“seyrediyorlar” diye yazılması gerektiğini biliyorum, özellikle böyle yazdım). Referansları Deniz ve Hava kuvvet komutanlıkları ile Savunma Sanayi Müsteşarlığı. Sahiplerinin komuta kademesinde bazı komutanlarla dostluk ilişkisi var, bir de Gölcük’te ortak oldukları bir şirket. Onun sahibi de üst düzey bir yetkili ile akraba.

Durumun özetini, FETÖ’cülerin kumpas operasyonlarının ilk mağdurlarından Ahmet Zeki Üçok’tan yapacağım bir alıntıyla yapmak istiyorum. Üçok, Hadi Özışık’ın istifayı Youtube kanalına şöyle yorumlamış:

“FETÖ’cülerin yöntemi şöyleydi: CİMER, BİMER gibi yerlere şikayet edilir, uydurma bir dava açılır, bu dava sizin sonunuz olur. Özellikle Ağustos’tan üç dört ay önce yaparlar ki hedef subayın terfi etmesi imkansız hale getirilir. FETÖ taktiği bu (...) Tam altı ay önce MSB’de çok üst düzey biri geliyor Teftiş Kurulu’na, ‘Cihat Yaycı ile  ilgili bilgi toplayın, inceleyin’ diyor. Ardından bir tutanak tutuluyor ve Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na veriliyor. Buna siz ne derseniz deyin. Yok etmek için kurulmuş bir oyun.”

Kimmiş acaba o üst düzey yetkili?

Yaycı Amiral’in seyir defterini okumaya izlemeye devam edelim, o talimatı veren ismi de ilginç ilişkileri de yakında mutlaka duyarız!