Koronavirüs salgınının sebep olduğu “iktisadi kriz”, her ülkede devletin ekonomiye daha çok müdahale etmesini zorunlu hale getirdi. Kapitalist sistemde, devletin elinde ekonomiyi yönlendirmekte kullanacağı iki büyük silah vardır. Birincisi “vergi salmak”, ikincisi “para basmak”tır. Para basmak da bir nevi vergi salmadır. Bunları kullanması kapitalizmin “Genel Teorisi”ne aykırı değildir. Hatta onun içindedir. Devlet, kapitalist sistemin işlemesi için, talebin yetersiz kaldığı yerde talep, arzın yetersiz kaldığı yerde arz yaratır. Bu amaçla, yoksullara ve işsizlere bütçeden gelir transfer eder veya zora düşmüş firmaları destekleyerek arz güvenliği sağlar. Bu nedenle halen uygulanmakta olan sisteme “karma ekonomi” demek gerekir. Ancak birçok iktisatçı (benim bazı hocalarım dâhil) “Karma ekonomi ancak geçici olabilir” derdi. “Karma ekonomiler günün sonunda ya sosyalizme ya da kapitalizme dönüşecektir” iddiasındalardı. Ben de buna inanmıştım. Neyse ki 60 küsur yıldır süren iktisat öğrenciliğim bitmeden “geçici” denen “karma ekonomi” sisteminin “kalıcı” olduğuna tanık oldum.

1923 İZMİR İKTİSAT KONGRESİ

Cumhuriyeti kuranlar, yaklaşık 100 yıl önce yeni bir ekonomik model arayışına girmişti. Çünkü dış borçlar altında ezilen, vergisini bile toplama yetkisini yitirmiş, büyük devletlerin sömürgesi haline gelen Osmanlı’nın ekonomik düzeni çökmüştü. İstiklal Harbi’ni kazanan Ankara hükümeti, mevcut yapının devamını kabul edemezdi. “İstiklal” değil, “istiklâli tam” (tam bağımsızlık) amaçlanıyordu. Atatürk’e göre yeni Türk devletinin siyasi bağımsızlığını sürdürebilmesi, iktisaden de bağımsız olmasına bağlıydı. İzmir İktisat Kongresi (7 Şubat-4 Mart 1923) öncelikle bu amaçla toplanmıştır. İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararlar doktriner değildir. Türkiye için, kendine yeterli, “milli-karma” bir ekonomik model tasarlanmıştır. Benim yorumuma göre, İzmir İktisat Kongresi sadece iktisat kongresi değildi. Gazi, bu kongreyi biraz da Millet Meclisi’nde, kendisine karşı sesini yükseltmeye başlayan “Osmanlıcı” muhalefete gözdağı vermek için toplamıştı.

DEVLETÇİLİK VE KARMA EKONOMİ

Ancak tatbikatta bizim ekonomimiz, “karma” değil “devletçi” olmuştur. Soru: Batı ve Pasifik ülkelerinde farklı dozlarda uygulanan “karma ekonomi” ile “devletçilik” arasındaki fark nedir? Fark, Türkiye’deki karma sistemde “devlet çıkarı”nın (menafi-i devlet) önde gelmesidir. Daha önemlisi devlet, “malik müteşebbis” (sahip girişimci) sıfatıyla üretimde rol oynamak ister. Bu da rant ve zarar yaratmaktan başka bir işe yaramaz. Batı’daki karma ekonomilerde ise “serbest girişim” önce gelir. Devlet, girişimci vatandaşın rakibi olarak “haksız rekabet” yaratmaz. Karma ekonominin amacı, serbest piyasa sisteminin çözemediği (veya yarattığı) sorunları çözmektir. Karma ekonomi, kapitalizmin bir türüdür.

Son söz: Devleti kollama, halkı kollama değildir.