Sevgili okurlarım, insanlar gibi ülkelerin de bazı çok önemli, ihmal edilmemesi gereken günleri vardır.

Bizim millet olarak beş ulusal bayram günümüz var. Takvim yılı sırasıyla:

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı.

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı.

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü.

30 Ağustos Zafer Bayramı...

Ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı.

★★★

Bu hafta Perşembe günü çok önemli bir kutlamamız olacak (tı)...

23 Nisan...

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 100. yıldönümü.

Türkiye açısından çok önemli bir yıldönümü.

Milli Mücadele dönemi henüz yeni başlamıştı.

Ülkenin bir bozkırında, kasaba gibi küçük ve renksiz bir kentinde Meclis açılmış, halkın sesini ve egemenliğini saray soytarılarından, vatana ihanet edenlerden alıp yasama ve yürütme yetkisini millet adına kullanmaya başlamıştı.

★★★

Evet, bu büyük olayın 100. yıldönümünü kutlamayı bekliyorduk.

İlk ses birkaç gün önce Meclis Başkanı Mustafa Şentop’tan geldi.

Herhalde aceleleri vardı ki, önce Meclis’i haziran ayı başına kadar tatile soktular.

Böylesine önemli bir günde Meclis tatilde olacaktı!

Ancak Meclis Başkanı ortaya çok muhteşem bir buluş attı:

“O gece saat 21’de herkes evinin balkonuna çıkıp İstiklal Marşı okusun.”

Onun bu sözlerini duyunca “Ben herhalde kafayı yedim” diye bağırmışım.

★★★

Bu efendiler tarafından daha sonra başka açıklamalar yapıldı:

“O gün Meclis toplantısına milletvekillerinin çoğu katılmaz!”

Bunu zaten tahmin ediyorduk.

Özellikle iktidar milletvekilleri gelmeyecekti.

Aynı Meclis Başkanı önceki gün bu durumu perçinledi:

“Hastalık salgını nedeniyle bu yıl özel oturumun az katılımla olmasını arzu ediyoruz. Zaten Cumhurbaşkanımız da katılmayacak...”

Vay anasını sayın seyirciler...

Sonra sözlerini sürdürdü:

“Meclis’teki törene siyasi partilerimizin genel başkanları da katılmazsa iyi olur. Eğer genel başkanlar katılmazsa milletvekillerinin katılımı da düşük olur. Eğer gelirlerse katılım ister istemez artmış olacak. Amacımız milletvekillerini salgından korumak.”

Şu mantığa bakın siz...

Milletvekillerini korumak için böylesine önemli bir günü, Meclis’in açılışının 100. yıldönümü oturumunu etkisiz, işlevsiz ve göstermelik duruma düşürmeye kalkışmak her babayiğitin harcı değildir.

Böylesine önemli ve anlamlı bir günün böyle kutlanması talebi mutlaka Recep Bey tarafından gelmiş olmalıdır.

Başka türlüsü olamaz...

Zira böyle bir karar almak ve bu sözleri söylemek Meclis Başkanı dahil herkesin yetkisini aşar.

★★★

Şimdi açık bir durumla yüz yüzeyiz...

Bu durumda muhalefet partilerine çok önemli bir görev düşüyor...

CHP, İYİParti, eğer zahmete girip katılırsa HDP ve bütün öteki muhalefet partilerinin genel başkan ve milletvekillerine çok önemli bir görev düşüyor.

O gün, 23 Nisan günü Meclis’te tam kadro hazır bulunmak ve iktidarın şu tavrını açığa vurup millete iyice anlatmak.

★★★

Artık her şey belli oldu...

Bunlar Meclis’in 100. yılını kutlamak istemiyor.

Salgın bahanesi kılıfı altında her şey yasak.

Belediye bandolarının çalmasına bize izin verilmiyor.

Yasak kapsamında olmayan iki şey varmış.

İlki, saat 21’de televizyonlar canlı yanına geçecek ve Recep Bey İstiklal Marşı okuyacakmış.

İkincisi, Meclis Başkanı da aynı saatte Meclis bahçesinde İstiklal Marşı okuyacakmış.

Bunları dün Abdülkadir Selvi’nin yazısından öğrendim.

Bari Bülent Arınç’a falan da okutsalar.

Böyle atraksiyonlara vallahi can kurban!

100. yıl işte böyle kutlanır, helal olsun!

★★★

Ama çok önemli bir husus daha var...

23 Nisan Perşembe gününü de sokağa çıkma yasağı kapsamına alabilirler.

Sakın şaşırmayın!