Sevgili okurlarım, dünya liderimiz Recep Bey hafta sonunu KKTC’de, ama özellikle de halka kapalı olan Maraş bölgesinde geçirdi.

Yanına en büyük destekçisi Devlet Bey’i almayı da ihmal etmemişti.

Medyada yer alan bilgilere göre orada güzel bir piknik yapmışlar, şeftali kebabı, döner vesaire yemişler.

1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatı yapılırken Magosa yakınlarındaki Maraş bölgesini de ele geçirmiştik. Ama her nedense o bölgeyi kullanamadık ve yerleşime açamadık...

Çünkü Maraş’ta her açıdan bir hazine yatıyordu. Orası, ele geçirdiğimiz öteki bölgelere ve kentlere pek benzemiyordu.

Sonra bütün dünya, Maraş nedeniyle Türk askerini yağmacılıkla suçladı.

Dünya jet sosyetesinin uğrak yeri olan Maraş’ta çok değerli mülkler, bankalar ve özellikle de kuyumcular vardı.

Türkiye karşıtı olan güçler bizi işte bu nedenle suçlamayı sürdürdü...

“O dükkanlardaki mücevherler nerede” diye ısrarla sordular.

★★★

Yerleşime bir türlü açamadığımız Maraş’ta (bizim askeriyenin resmi rakamlarına göre) neler vardı, kısaca özetliyorum:

Toplam 8.394 bina, tesis ve iş yeri...

Suçlamaların ana nedeni:

“Ticari iş yerlerinin bir bölümü kuyumculardı. Seçkin mücevherler dünyanın en seçkin tabakasına satılırdı. O mücevherler ne oldu? Ayrıca kasaları para dolu 21 banka vardı. Vitrinleri ve kasaları kırdınız ve ne varsa siz çaldınız. Binlerce taşınmazımızla birlikte onları da geri verin...”

★★★

Ölü şehir Maraş şimdi bomboş ve tam bir harabe!.. Binalar çürüdü, yolları ot bürüdü. Sahildeki beş yıldızlı oteller yıkılmaya yüz tuttu.

Böylece, Maraş’taki inanılmaz servet bizim başımıza kaldı!

Hiçbir şey yapamadık.

★★★

Recep Bey pazar günkü piknik sırasında çok önemli bir konuya değindi!..

Maraş için bir taşınmaz mallar komisyonu kurulmuş, ya da kurulacakmış. Malının mülkünün iade edilmesini isteyen olursa, Rumlar dahil parası ödenecekmiş!

Daha ayrıntılı bilgiye şu anda sahip değiliz.

Ancak konu çok önemli...

Hem önemli, hem de hiç “Gerçekçi” değil.

★★★

Evet, adına Maraş denilen halka kapalı bölgede korkunç bir servet yatıyor.

Apartmanlar, oteller, arsalar, konutlar, dükkanlar, bankalar ve diğer iş yerleri...

Rakamı yukarıda verdim...

Binlerce...

Şimdi kurulan, ya da kurulacak olan bir komisyon, Recep Bey’in ifadesine göre bunları inceleyecek ve bedelini eski sahiplerine ödeyecekmiş.

Eski sahiplerin yüzde 100’e yakını Rumlar ve diğer ülke vatandaşları.

İçlerinde Türk yok.

★★★

Bakın, size açıkça söylüyorum...

Bunların bedelini ödemeye kalkışırsak, bu işe Türkiye’nin bütçesi bile kesinlikle yetmez.

Bu iş bizi çok aşar.

Üstelik AİHM dahil pek çok yargı organında hakkımızda yeni tazminat davaları açılmasına neden olur.

Başımızı çok ağrıtırlar.

Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak tavsiyem şudur:

Gelin, henüz yol yakınken bu dipsiz kuyuya taş atmaktan vazgeçin!



Sevgili okurlarım, iktidar kesimi KKTC’nin 37. kuruluş yıl dönümünü piknik yaparak (!) kutlarken, insanın aklına ister istemez bazı sorular geliyor.

Nerede şu bizim “Dost ve kardeş (!)” İslam ülkeleri?

Niçin hiçbirinin aklına KKTC’yi tanımak gelmiyor?

Son Azeri-Ermeni savaşını Azeriler bizim her türlü yardım ve desteğimizle kazanmadı mı?

Bir millet iki devlet!..

Ama Azerbaycan yönetimi KKTC’nin adını bile ağızlarına almaktan korkuyor.

Şu sizin pikniğe Aliyev’i de çağırsanız ne olurdu sanki, belki gelirdi!

★★★

Adına Katar denilen vurguncular ülkesiyle aramız ne kadar iyi!.. Katar’daki ortak üs’te Türk askeri var...

Katar bizim cumhurbaşkanına yüz milyonlarca dolar değerinde uçak hediye etti. Onlar bizim her konuda dostumuz! O kadar ki, biz de onlara Sakarya’daki tank palet fabrikamızı hediye ettik!

Tanısanıza KKTC’yi...

Sıkar mı?

★★★

Adına Somali denilen Afrika ülkesinde de askerimiz var. Bizim sayemizde ayakta kalıyorlar. Daha geçenlerde bunların IMF’ye olan borcunu trink para ile ödedik.

Azerbaycan korkuyor, Katar korkuyor, ya siz neden korkuyorsunuz?

Öteki sözüm ona İslam ülkelerini hiç saymıyorum.

İş ukalalık etmeye gelince hepsi sabaha kadar konuşur, dinden imandan, Müslümanlıktan söz eder ama iş KKTC’yi tanımaya gelince her biri arazi olur...

Yazıklar olsun onların Müslümanlığına, dostluk kardeşlik palavralarına!