Berat Albayrak Twitter hesabından; “Borsa İstanbul tarihinde ilk kez 13 gün kesintisiz artarak tarihinin en uzun soluklu yükselişini gerçekleştirdi” mesajını attı. Keşke ekonomi ile piyasalar arasındaki farkı atlamasaydı. En güzel örnek Venezuela borsası... Venezuela dünyanın en kötü ekonomisine sahip... Borsası bırakın 13 gün üst üste artmayı, neredeyse her gün yükseldi. Son bir yılda tam 25 katına çıktı! Hisse alanların parası arttı, ama dolar bazında dörtte birine indi!

★★★

Borsa İstanbul’da yabancı yatırımcı mayıs ayında 1 milyar dolarlık net satış yaptı. Ülke ekonomisi gelecek vaat ediyorsa onlar niye çıktı? Hesaplayamadılar mı? Bakanın gurur duyduğu borsa endeksi dolar bazında 51 bini görmüştü. Yükselmiş haliyle bile halen 16 bin dolar seviyesinde... Bu durum bize neyi anlatıyor? Söylesene!

Borsa İstanbul’da yılbaşından beri açılan yeni hesap sayısı 312 bin 681’e ulaştı. Sadece mayıs ayında 80.406 yeni hesap açıldı. Siz buna eskiden açılmış fakat işlem yapmayan hesapların tekrar aktif olmasını eklerseniz işin boyutunu çözersiniz. Borsada şirket hissesi alıp, şirkete ortak olursunuz. Oysa şirketlerin çoğu bitik durumda... Yine de değerleri artıyorsa vardır bir anormallik illa...

★★★

Şu an kallavi para basılıyor. Bu para dağıtılınca gidecek adres arıyor. Açıklanan yüzde 11.39’luk yıllık enflasyon gerçekleri yansıtmadığı halde bile paranı bankaya yatırsan alacağın faizin yaklaşık net getirisi yüzde 7’de... Zarardasın haliyle... Döviz, altın alayım desen, aldığın anda vergi kesileceğinden orada da zarardasın... Üstüne üstlük bazı bankalar döviz mevduatı kabul etmemeye başlıyorlar.

Vatandaş ne yapsın? Gözünü kapatıp borsaya dalıyor. Muhtemelen çoğu için sonu hüsranla bitecek maceraya atılıyor.

★★★

Borsa İstanbul, dünya ile kıyaslandığında küçük borsalardan biri... Küçük olduğu için riskli ve manipüle edilmesi kolay...

Verin bana 3-5 milyar doları... Borsa endeksinin nereye kadar yükselmesini istiyorsunuz söyleyin orayı...  Küvete parmağını sokarsan suyun sıcaklığına bakarsın ama çay bardağına sokarsan o parmağı, taşırırsın çayı... Durum bundan ibaret...

Deneyimsiz yatırımcıların küçük hisselerde fink atan spekülatörlere yem olmaktan başka şansı yok!  Küçük portföylerle kısa yoldan köşe dönmek için işlem yapan bireysel yatırımcıları yiyen büyük balıklar onlar...

Kuvvetle muhtemel hikayeler birbirini besler, endeks bir süre daha yukarı gider. Sonrasında gerçeklerle yüzleşme zamanı gelir. Tren son durağa gelmeden inmek gerekir.

★★★

Önce ülke ekonomisinin durumu... Sonra hissenin hali... Bu ikisi en önemli veri... Birlikte bakacaksınız...

Sevgi neydi? Sevgi emekti... Parayı seviyorsanız bir zahmet iyi araştıracaksınız yatırım yaptığınız yeri!

Büyürüz büyürüz de nasıl büyürüz?


Sayısal loto oynadığınızda, size çıkması halinde kazandığınız milyonlar ile neler yapacağınızı hayal etmenizde bir sakınca yoktur.

Ancak bu durum şansınızın 13.969.363’te 1 olduğu gerçeğini değiştirmez. Matematik bunu söyler... Ancak genelde her hafta birine çıkıyor değil mi? İşte biz buna şans diyoruz.

★★★

Normal şartlarda tavla oynarken “altı-altı” atma ihtimaliniz 36’da 1’dir. Bazen isterseniz 136 defa atın, gelmez. Sizin ihtiyacınız varken, rakibiniz iki kere üst üste atar ki; bunun da ihtimali 1296’da 1’dir. Şans işte!

Ancak ülke ekonomisi önemlidir. Şans faktörü mümkün olduğunca dikkate alınmaz. Şans ve şansızlıklar için belirli aralıklarda hata payı ayrılır. Gerçekçi hesaplamalar, matematik, olasılıklar göz önüne alınır.

Şimdi gelelim bizim ekonomi yönetiminin hayallerine... Türkiye’nin bu yıl pozitif büyümesi üzerine hesap yapıyorlar. Yüzde yarım olsun bizim olsun diyorlar. Matematik verilen hedefin gerçekçi olmadığını söylüyor. Gerçekleşme olasılığı çok düşük... Olasılık düşükse hesaplamalar buna göre yapılamaz. Piyango bize çıkar diye devlet bütçesi hesaplanmaz!

★★★

Görünen o ki bizim için salgın tehlikesi tamamen bitti. Bundan sonrası yokuş aşağı... Yoksa mümkün olmazdı böyle bir hesap yapmaları. Avrupa, Rusya, Arap Yarımadası hatta Afrika pazarlarında yaprak kıpırdamıyorken bu neyin iddiası? Amerikan ekonomisi tarihinin en yüksek daralmasını yaşarken, Çin ile atışıp ticaret savaşlarında vuruşurken sahi ne yapıp büyümeyi düşünüyoruz?

Kendi bastığımız paraları kredi olarak dağıtıp otomobil ve ev satarak mı? Bütçemizde devasa açıklar verirken şirketleri ve insanları daha fazla borçlandırarak mı? En mantıklısı, istatistik kurumu nasıl olsa saraya bağlı...  Büyüt bizi deriz, büyütür canısı...