Önce Türk değil.

Önce insan.

Önce Kürt değil.

Önce insan.

Önce Arap değil.

Önce insan.

Önce Musevi değil.

Önce insan.

Önce Rum değil.

Önce insan.

Önce Gürcü değil.

Önce insan.

Önce Laz değil.

Önce insan.

Yani önce ahlak.

★★★

Önce Müslüman değil.

Önce insan.

Önce Hıristiyan değil.

Önce insan.

Önce Sunni değil.

Önce insan.

Önce Alevi değil.

Önce insan.

Önce tarikat değil.

Önce insan.

Önce laik değil.

Önce insan.

Önce İslamcı değil.

Önce insan.

Önce Atatürkçü değil.

Önce insan.

Yani önce ahlak.

★★★

Önce AKP’li değil.

Önce insan.

Önce CHP’li değil.

Önce insan.

Önce MHP’li değil.

Önce insan.

Önce HDP’li değil.

Önce insan.

Önce bizim partili değil.

Önce insan.

Yani önce ahlak!

★★★

Önce “insan” diyerek herkesin bildiği gerçeği ben niçin buraya böyle sıralayıp döktüm. Bir mektup aldım. Bu mektup beni yazmaya zorlardı.

İşte o mektup:

“29 Ağustos’taki ‘İnsanlık Öldü’ yazınız ile ilgili Whatsapp gruplarına gönderdiğim  görüşlerimi sizinle paylaşmak isterim:

1- “Maalesef devlet emanetine sahip çıkmadı. Hapisteki bir insanın açlıktan ölmesine izin verilmesi devletin yüz karasıdır. Yargılanmış, mahkum olmuş, yeniden yargılanmak istemiş, insan hakları mahkemesine gitmiş bunlar yasal süreçtir. Arkadaşlarının da ve onları destekleyen emperyalist ajanların da ölüm orucunu teşvik edip yüceltmesi ve avukat arkadaşlarının ölümünü propaganda savaşına çevirmeleri de insanlığın ölmesidir.”

2- “Bugün TV de bir haber vardı. 1976 yılında tecavüz ve cinayet suçlaması kumpası ile mahkum edilip ABD’de hapse konulan zenci bir adam geçtiğimiz günlerde suçsuzluğunun ortaya çıkması üzerine 64 yaşında serbest bırakıldı. Ben Ebru Timtik’i tanımıyorum. Psikolojik olarak sağlıklı bir avukat olsa idi ‘yaşamanın direnişin kendisi olduğunu’ bilirdi. Devletin zimmetindeki mahkum ve tutukluların ölüm orucu sırasında ölmelerini ise cezaevleri idarelerinin bilim eksikliği ile yönetilmesine bağlıyorum.”

3- “Yemeğe oturur iken insanlar şükreder. Ölüm orucuna gitmek gibi kendi kendisine zarar verme düşüncesi olanları nasıl tedavi ederiz, grupların böylesi yaşam düşmanı davranışları yüceltmesini önlemek için neler yapabiliriz, bir yolunu bulmalıyız. 12 Eylül 1980 darbesi öncesi üniversitelerde sol-sağ fraksiyonlar olarak birbirine girmiş öğrenciler 60 yaşından sonra dahi iki cümle edip konuşamasınlar diye fitne ve nifak devam mı edecek... Her grubu birbirinden nefret edecek şekilde bileyen kışkırtıcılar vardı. Sonunda Diyarbakır Cezaevi’ndeki işkencelerden bölgede oluşan nefret sonucu şu anda Amerika’nın kara gücü olan terör örgütüne elemanlar doğdu. Parasız yatılı okulların kapattırılması yoksul çocukları tarikat yurtlarına mahkum etti. Asla gaflete kapılmadan uyanık ve zinde olmalıyız. Başka vatanımız yok. 30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun. Dr. Bülent Potur”

★★★

Dr. Bülent Potur’un mektubu “önce insan” devrimi yapmaya çağırıyor.

Bizim taraf!

Sizin taraf!

Demeden!

Herkes “adaletsizliğe- haksız yönetime ve rüşvete karşı” durmayı öncelikli görev sayacak...

Önce insan!

Yani önce ahlak!