Silahlı kuvvetler, vatan koruması için varlar. Bunun için orduya kışla yapılır, bütçeden silahlanmaya pay ayrılır, komutan eğitimi için okullar açılır. Babalar oğullarını askere seve seve gönderir. Silahlı kuvvetler bir ülkenin iç ve dış huzuru ile istikrarlı bir ekonomik büyüme ortamı yaratmak için vardırlar.

Ordular!

Ülkeyi zenginleştirir.

Barışı korur.

Demokratik kurumlardır.

Aynı model alındı.

Siyasi kuvvetler yaratıldı.

Diyanet!

Siyasi kuvvetler oldu.

Savcı ve hakimler!

Siyasi kuvvetler oldu.

Yüksek mahkemeler.

Siyasi kuvvetler oldu.

Belediyeler!

Siyasi kuvvetler oldu.

Yandaş gazete ve TV’ler!

Siyasi kuvvetler oldu.

Devlet Bankaları!

Siyasi kuvvetler oldu.

Bu saydıklarımın tamamı ve daha fazlası iktidarın elinde “siyasi kuvvetler” gibi kullanılır oldu. Tıpkı orduya kışla yapılır gibi büyük binalar yapılsın diye kaynaklar aktarılıyor, savcı ve hakimler yandaş kararlar alsın diye hak etmedikleri atamalar gerçekleştiriliyor, yandaş gazete ve TV’ler devlet bankalarından ve devlet ilanlarıyla besleniyor, devlet bankaları yönetim kurullarına eski iktidar milletvekilleri dolduruluyor.

Ve iktidar Belediyeleri!

Onlar da siyasi kuvvet!

Bunlar aslında demokratik kurumlar ama iktidar tarafından “siyasi kuvvet haline getirildikleri” için muhalefete ve iktidarı eleştirenlere karşı darbe dönemleri benzeri baskılar uygulayan anti demokratik yollara başvuran kurumlar haline geldiler.

★★★

Dün iktidar yandaşı olmayan tüm gazetelerin manşetinde “Sayıştay’ın belediye kadrolarına doldurulanlar hakkında yazdığı raporun” bilgileri vardı. Bu bilgilere bir de “belediyeyi siyasi kuvvetler garnizonu haline getirme” zaviyesinden okuyun:

Ordu Belediyesi:

(İktidar partisinden)

Altı yılda belediyeye 13 kalem müdürü alındı ve peş peşe değişti. Bu yolla 8 kişi sınava girmeden o işe uygun mudur değil midir diye bakılmadan devletin başka kurumlarına yerleştirildi.

Kayseri Belediyesi:

(İktidar partisinden)

İşin ehli olmayan ve o işe girebilme şartları da taşımayan 43 kişi belediyeye sınavsız alındı. Müfettiş, zabıta, itfaiyeci yapıldılar.

Rize Belediyesi:

(İktidar partisinden)

6 kişi sınava sokulmadan başkan yardımcılığı kadrosuna alındılar. Sonra da şube müdürü oldular.

Bursa Belediyesi::

Temsil gideri diye 24 milyon TL ayrıldı. Belediyenin 31 dairesinin şube müdürleri 24 milyon lirayı, yasaya, kurala, demokrasiye aykırı olarak harcadılar.

Böyle öyle örnekler.

Sayıştay raporundan.

★★★

Görüyorsunuz; çoğunlukla neredeyse yüzde 99 iktidar partisi belediyeleri, iktidarın siyasi kuvvetlerinin garnizonları gibi çalışıyorlar. Diyanet’in Bodrum’da 100 milyon TL harcama ile 5 katlı külliye inşaatı yapmasını da yine “Diyanet’i demokrasiye aykırı olarak siyasi kuvvetler garnizonu haline getirme” açısından değerlendirin.

Siyasi kuvvetlere!

Kışla lazım.

Belediyeler kışla.

Külliyeler de kışla.

Yargı da kışla.

Basın da kışla.

Devlet bankaları da....

Her yeni kadro alımı, her yüklü harcama, her büyük proje “siyasi kuvvetleri güçlendirme” görüntüsü veriyor.

Demokrasiye uymuyor.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Yeşil pasaport da demokrasi istiyor!


Okur Neşat Aslan şu mektubu gönderdi: “İzmir Buca Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda (68591) sicil numarası ile cezaevi katibi olarak çalışmakta iken kendi isteğim üzerine 17/11/2008 tarihinde 3’üncü derece 2’nci kademeden emekli oldum. Adalet Bakanlığı 30/04/2018 tarih ve 2018/11675 sayılı kararname ile 1, 2, 3 derecede bulunan ve anılan tarihte ve halen çalışan adliye katipleri ile cezaevi katiplerinin de unvanlarını (VHKİ) değiştirmek sureti ile yeşil pasaport kullanma hakkı verdi, ancak aynı şartlardan emekli olan katiplere bu hakkı tanımadı. Şu anda yeşil pasaportunu almış olan katip yarın emekli olunca, ikimizde emekli konumunda olmuş olacağız. Nasıl oluyor da aynı dereceden emekli olan iki katibin birinde yeşil pasaport olacak, diğerinde olmayacak. BU BİR ÇELİŞKİ DEĞİL Mİ?... Nasıl ki,  Adalet Bakanlığı çalışan katiplere Maliye Bakanlığı’ndan 3’üncü kadro istemek sureti ile yeşil pasaport verdi ise bize de bu hakkı vermesi yasa gereğidir. Yasa aynı vasıfları taşıyan insanlara ayrı ayrı uygulanamaz. Bu durum eşitlik ilkesine aykırı olmakla birlikte aynı zamanda bir hak mahrumiyetidir. Bu hususta ülkemizdeki aynı vasıfları taşıyan tüm emekli katipler mağdur durumdayız. Bizlere yardımcı olmak ister, yazımı köşenizde yayınlarsanız mutlu oluruz. Saygılarımla. Neşat ASLAN”