Düşüncesini dile getirenler, yazı yazanlar, tek adam sistemini eleştirenler, gizlenen haberi açık edenler, rüşvete karşı çıkanlar, devletin soyulmasını önlemek için iktidara uyarı yükseltenler hapiste kaldılar.

Diğerleri çıktı.

Hırsızlar.

Gaspçılar.

Rüşvet yiyenler.

Devleti soyanlar.

İhale düzenbazları.

Kadın tüccarları.

Fuhuş teşvikçileri.

İrtikap yapanlar.

Mafyacılar.

Çete kuranlar.

Sahtekarlar.

Özgür oldular.

Af çıktı.

2020 yılıydı.

Aylardan Nisan.

★★★

İktidar yani partili Cumhurbaşkanı ve ittifak ortağı, kendilerini adalet, hukuk, hakim, yasa yerine koydular. Meclis’teki partili milletvekillerini kurgulayıp “infaz yasasını” istedikleri gibi çıkarttılar.

Cinayet işlendi.

Anayasa delindi.

Hapisten salıverilenler için hiçbir koşul aranmadı.Yeniden aynı suçu işlemesin diye önleyici ortam hazırlığı yapılmadı.

Hapisten çıktı.

Ne yapacak?

Nereye gidecek?

Evi, ailesi var mı?

Neyle geçinecek?

Kim bakacak?

Kim yeniden suç işleyip cezaevine dönmesin, hapisten salıverilmesini fırsata çevirsin diye özendirecek, kollayacak, kol kanat gerecek?

Aramadılar.

Salıverdiler.

90 bin kişi.

★★★

Bunlar; hırsızlık yaparken, gaspa kalkışırken, rüşvet yerken, devleti soyarken, çete kurarken, mafya olurken, sahtekarlığa soyunurken diğer vatandaşların malını mülkünü, işini, gücünü, huzurunu, hakkını, hayatını çaldılar. Affetme hakkı vatandaşa aitti. İktidar ya da devlet ancak kendine karşı işlenmiş suçlardan ötürü hapishaneye düşmüşleri affedebilirdi.

Anayasaya uymadılar.

Kanun teklifi hazırlandı.

Milletvekilleri kurgulandı.

Sabaha karşı saat 03.00’da Meclis’te cinayet işlemeye benzer af yasasını çıkarttılar. Hapisten bu afla salıverilen 90 bin kişiden 1 tanesi bile aynı suçu işlerse azmettiricisi Meclis’ten bu yasayı geçiren milletvekilleri ile onları kurgulayan iki liderdir.

★★★

Yukardaki yazıyı ben bu köşede “Cinayet” başlığı altında 16 nisan 2020 tarihinde yazmışım. Arşivden çıkarıp buldum.

Bugüne nasıl geldik?

Yazı onu anlatıyor.

Bu afla Nisan ayında hapisten çıkan birisi Kasım ayında ana muhalefet partisi liderini “ölümle” tehdit etti.

72 saat geçti.

Cumhurbaşkanı, iktidar partisi başkanı olarak değil, devlet başkanı olarak yanına başta İçişleri ve Adalet bakanlarını alıp ana muhalefet partisi liderini ziyarete gitmedi. Oysa ana muhalefet partisinin 18 yıl önceki desteği olmasaydı, Tayyip Erdoğan’a bugünün Cumhurbaşkanlığı yolu açılmayacaktı.

Ya Meclis!

Ya mafya!

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Ne süreç ama...!


2002 yılında Hürriyet Gazetesi, “Tayyip Erdoğan muhtar bile olamaz” diye manşet attı. Haber, Anayasa Mahkemesi’nin aldığı bir karar üzerine bina edilmişti. Buna göre Erdoğan TCK’nın 312. Maddesi’nden mahkum olup hapis yattığı için “milletvekili seçilme yeterliliğine” sahip olmazdı. Anayasa böyle yazılmıştı. Nitekim YSK Erdoğan’ın milletvekili adaylığını kabul etmemiş, partisi en yüksek oyu (yüzde 34) almış, fakat kendisi Meclis dışında kalmıştı. Hükümeti Abdullah Gül kurmuş, başbakan olmuştu. O yıllarda Ana Muhalefet Partisi CHP’nin başında Deniz Baykal vardı ve düşüncesini şöyle açıklamıştı; “Millet bunun (Tayyip Erdoğan’ın) adının etrafında partiye oy vermiş ve adam yüzde 34 oy almış. Meclisin üçte ikisi neredeyse onun kontrolünde. Şimdi bunu sen milletvekili seçtirmeyeceksin. Bu demokrasiye de, siyasi ahlaka da, hukuka da aykırı...” Sonunda Aralık 2002’de TBMM’de AKP ve CHP’nin oylarıyla “anayasa değişiklik teklifi” kabul edildi. Tayyip Erdoğan’ın milletvekili seçilme yolu açıldı. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, düzenlemeyi veto ederek TBMM’ye iade etti. CHP parti grubu vetoya rağmen Anayasa değişikliğine desteğini sonuna kadar sürdürme kararı aldı. Meclis, CHP’nin desteğiyle Anayasa’nın öngördüğü üçte iki çoğunluğun (367) üzerinde 437 oyla teklifi aynen benimsedi. Mart 2003’te tekrarlanan Siirt seçimlerinde, Erdoğan milletvekili seçildi. Erdoğan’ı önce milletvekili ardından Başbakan şimdi de Cumhurbaşkanı yapan bu süreç, Meclis’te Ana Muhalefet Partisi’nin desteğiyle oldu. Bugün Tayyip Erdoğan’ın 18 yıllık iktidarı sonunda Ana Muhalefet Partisi Lideri, ölümle tehdit ediliyor. Unutma!