AKP çöküş sürecine girdi... Kamuoyu anketleri iktidarın sonunun yaklaştığını gösteriyor.

Ankara kulislerinde muhtemel bir seçimden bahsediliyor ve çeşitli tahminler dolaşıyor.

Bu ortam içinde, TÜTAV (Türk Tanıtma Vakfı) Başkanı Kemal Baytaş “92 yaşındaki kıdemli bir vatandaş olarak gözlem ve izlenimlerimi açıklamakta kendimi görevli ve yetkili sayıyorum” diyerek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na bir mektup yazdı.
“Kıdemli vatandaşın” ülkede son durumlar hakkındaki görüşlerini içeren mektup şöyle:

★★★

Sayın Genel Başkanım, İnsanlık tarihi boyunca dünyada yaşanmış ülke yönetim tarzları şöyledir:

Monarşi (krallık),
oligarşi (saltanatlı meclis), teokrasi (din devleti), yarı başkanlık (Fransa) ve başkanlık (ABD).

Fransa ve ABD’de erklerin bağımsızlığı ve demokratik hukuk devleti ilkeleri egemendir. Bunların arasında yıllarca denenmiş ve donanmış, en az kusurlu olduğu anlaşılmış olan demokrasi sistemidir.

Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkemizde değişik bir “Tek Adam Sistemi” icat etti. Atatürk’ün demokratik, sosyal hukuk devleti ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nde “Tek Adam hegemonyası” her şeye hâkim oldu.

★★★

Ergenekon davaları ile Türk Ordusu’nun hiyerarşik yapısı yerle bir edildi, ordunun kolu kanadı kırıldı, neredeyse ismi var cismi yok konumuna getirildi.

“Adalet mülkün (devletin) temelidir” diye nitelenen yargı büyük oranda güven kaybetti...

Atatürk’ün en önemli devrimi olan Milli Eğitim hallaç pamuğu gibi atıldı, Tevhidi Tedrisat’ın eseri kalmadı!

Köylü (çiftçi) Atatürk’ün tanımlamasıyla “milletin efendisi” olmaktan çıktı, şehirlerde milletin “uşağı” mertebesine getirildi.

Türkiye tarımda dünyada kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olmaktan çıktı, saman ithal eden konuma getirildi.

Atatürk’ün, Cumhuriyet’in eserleri ve kazanımları, bir mirasyedi ihtirasıyla bir bir satıldı, yok edildi.

Atatürk’ün en kıymetli eserimdir dediği CHP “çukur, aşağılık” diye nitelendi. Bu çirkin üslûbun Atatürk’ün ruhunu mustarip edeceği düşünülmedi.

★★★

Bu kadar pervasızca söylem, eylem ve işlemler nasıl yapılabilir?

Bunlar kime ve neye güveniyor?

Her gün halkla alay edercesine, hem suçlu hem güçlü edasıyla, iftiralar ve akıllara durgunluk veren öyle olaylar yaşanıyor ki, “Bu kadarına sessiz kalınmaz” deniliyor.

“CHP neden sokaklara çıkıp özgürlük yürüyüşü yapmıyor, anayasal protesto hakkını kullanmıyor?” diye eleştiriliyor.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, iktidarın niyetini çok iyi bildiği için onun provokasyon ve kışkırtması oyununa gelmiyor.

Eğer CHP sokağa inerse, o zaman Tek Adam, Atatürk’ün partisinin şiddet ve teröre başvurduğu suçlaması yapacak. Kılıçdaroğlu bu oyunu bozuyor, CHP’yi bu tuzağın dışında tutuyor.

CHP lideri,
tıpkı İkinci Dünya Savaşı’nda usta bir diplomasi uygulayarak harbe girmeyen İsmet Paşa gibi, ülkede herkesin takdirini kazanıyor, “Seçime kadar vukuatsız gidersek seçimde hedefimize ulaşmış olacağız” diyor.

Bu şekilde Kılıçdaroğlu, Türk demokrasisinin şansı oluyor.

★★★

Tek adam, eşi görülmemiş yetkilerle donatılıyor. Ama sorumluluğu yoktur. Böyle bir sistemi dünyanın hiçbir ülkesinde, anayasa ve hukuk sisteminde yer almıyor.

Birçok AKP’linin endişesi, seçimin kaybedilmesi halinde yargılanmak ihtimali...

Bu durumda iktidarın beslediği “milletin anasına küfreden” müteahhitlerin, havuz medyası ve yandaş virüslerin, iktidarı kaybetmemek için akla gelen her şeyi yapacakları anlaşılıyor.

Ankara kulislerinde “AKP seçimi kaybetse bile iktidarı vermemek için her çareye başvuracaktır” söylemleri dolaşıyor.

Bazı densizlerin “Bizim 40 bin silahlı bekçi kadromuz var. Onlar bizim için güvence olacak” dedikleri haberleri geliyor.

Fakat şunu düşünmüyorlar:

O bekçiler kan bağı olan kardeşlerine silah çekemez, çekse bile 11 milyon işsiz, milyonlarca aç ve kıtlık içinde yaşam savaşı veren insanlara sandıkta nasıl hâkim olacaklar? Buna hiçbir iktidarın gücü yetmez!

★★★

Ben, devlet hayatının 70 yılını üst düzey kamu görevlerde geçirdim. Şimdi 92 yaşındaki kıdemli bir vatandaş olarak, iç ve dış dünyada, gözlem ve izlemlerimle bir sentez yapıyorum. Bunu sadece ülkemin bekası, mutluluğu, huzuru için yapan, başka bir arzusu niyeti olmayan bir faniyim.

Bu yaş kıdemimin sağladığı deneyim ve gözlemlerimle Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’a şunları söylemeye kendimi görevli addediyorum:

- AKP kökenli bir takım çevreler el altından, iktidarı vermemek için “akla gelen her türlü yollara başvuracağız” diyorlar. Bu tezvirattan Erdoğan’ın haberdar olduğuna asla ihtimal vermiyorum. Onun böyle bir sonuçla tarihe geçmek istemeyeceğine inanıyorum.

- Türk halkının Erdoğan’dan, “Biz iktidarı kaybedersek İsmet Paşa’nın 1950’de yaptığı gibi iktidarı sorunsuz devredeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın” demesini beklediğini düşünüyorum.

★★★

CHP muhalefetin amiral gemisidir. Kılıçdaroğlu’nun tüm muhalefet partilerini güçlendirilmiş parlamenter sistem ve demokrasi konusunda birleştirmesi bekleniyor.

HDP’nin PKK’ya karşı olduğunu beyan etmesini beklemek yersiz ve zamansızdır. HDP’nin PKK’dan korktuğu biliniyor. Bu konu seçimlerden sonra elde edilecek sonuca göre ele alınabilir.

6 milyon Kürt seçmenin yüzde 80’inin, PKK’ya karşı oldukları düşünülüyor. Bunlar ülkeye kazandırılmalıdır.

Bu dilek ve önerilerimi, yaş kıdemimin bir gereği olduğunun kabul edilmesi inancıyla yazdım. Ülkemin ve milletimin huzur içinde mutlu olmasından başka bir dileğim yok. Saygılarımla.

Dr. hs Kemal BAYTAŞ Türk Tanıtma Vakfı (TÜTAV) Yönetim Kurulu Başkanı

GÜNÜN SÖZÜ


Hayat âdil değildir. Bunu kabul eden daha huzurlu yaşar!