Ne kadar da çok Özal düşmanı varmış?

Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal için 27’nci ölüm yıldönümü nedeniyle bir anma yazısı yazmıştım.

Rahmetliyi en yakından tanıyan iki kişinin (Başdanışmanı Can Pulak ile dönemin Futbol Federasyonu Başkanı Kemal Ulusu’nun) anılarını nakledip görüşlerine yer vermiştim.

Vay sen misin böyle yapan?

Eleştiriden de öte, terbiyesizce bir hakaret sağnağına tutuldum.

“Özal şöyle kötüymüş, böyle kötüymüş” falan filan...

Neredeyse merhumu mezarından çıkartıp kurşuna dizecekler!

Kulaktan dolma bilgilerle kendilerini uzman sananlar, işkembeden atanlar, kin ve nefret kusarak cehaletlerini ortaya döken ahmaklar bunlar...

Söylediklerinin hepsini kendilerine misliyle iade ediyorum.

★★★

Önce şunu söyleyeyim:

Sağlığında Özal’ı en çok eleştiren gazetecilerden biriydim. Arşivler ve Özal’ın sağ kolu olan Başdanışmanı Can Pulak şahidimdir.

Fakat... Eleştiri başka, vicdan başkadır. Gerçeklere göz yumup sadece kötüyü görerek nefretlerini sürdürenler, saplantılı, hasta ruhlu insanlardır.

Evet, tabii ki Özal’ın birçok hatası vardı ama iyi yanları da çoktu... Bunu neden inkâr ediyorlar, anlamak zor!

Özal gerçek anlamda demokrat bir liderdi. Hoşgörülü ve sabırlıydı...

Hakarete varan tüm ağır eleştirilere rağmen, hayatı boyunca bir tek gazeteci hakkında suç duyurusunda bulunmadı, hiçbir gazeteciyi mahkemeye vermedi, hapse attırmadı.

Özal, ticaretten teknolojiye kadar her alanda Türkiye’yi dünyaya açtı...

★★★

Sözü uzatmadan, tüm çarpık eleştirilere, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözleri ile cevap vereyim...

Kılıçdaroğlu, 8’inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın 27’nci ölüm yıl dönümü nedeniyle yazdığı tweette şöyle dedi:

“Demokratik siyasi yaşama daima bağlı kalan, devletin kurum ve kurallarını önemseyen, devlet yönetiminde planlamaya ve liyakate önem veren örnek bir siyaset ve devlet adamıydı. 8’inci Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ı, aramızdan ayrılışının 27’nci yıldönümünde saygı ve rahmetle anıyorum.”

İşte sözün bittiği yer!

Af çıkmasa yaşayacaktı!


Muhalif olan herkese, eleştiriye, farklı düşünce ve görüşlere tahammül edemeyen bir iktidarın yönetimi altındayız.

Bu nedenle birçok gazeteci ve yazar hapiste... Hüküm giymedikleri halde cezaevinde tutuluyorlar, aftan yararlandırılmıyorlar.

Affedilerek cezaevlerinden tahliye edilenlerden bazıları daha şimdiden yeni suçlar işlemeye başladı.

Yeni İnfaz Yasası’ndan yararlanarak cezaevinden çıkan 21 yaşındaki Mehmet İ. aradan 24 saat bile geçmeden sokakta tartıştığı iki çocuk babası Ümit Arıç’ı, başını taşla ezerek öldürdü. O katil, serbest bırakılmasaydı, o masum adam cinayete kurban gitmeyecekti...

İktidar “Ülkemiz sadece koronavirüsten değil, aynı zamanda medya ve siyaset virüslerinden de inşallah kurtulacaktır” diye öfke saçıyor, “Virüs” “Hain” “Alçak” diyerek herkese hakaret etmek hakkını kendinde görüyor!

Böyle nefret dolu sözlerle ülkede birlik ve beraberlik sağlanması mümkün olabilir mi dersiniz?

TEBESSÜM

Yaşlı kadın ve deniz


Yaşlı bir kadın deniz kıyısında torunu ile otururken, gelen büyük bir dalga çocuğu alıp uzaklara götürmüş...

Kadın hemen Tanrı’ya yalvarmaya başlamış:

“Ben her zaman senin varlığına inandım, her gün sana dua ettim, ne olur torunumu geri ver...”

Bu sırada büyük bir dalga torunu geri getirmiş...

Kadın torununa bakmış, sonra Tanrı’ya seslenmiş:

“Sana minnettarım Tanrım, çok teşekkür ederim ama torunumun başında yeni aldığım kasket de vardı!”

GÜNÜN SÖZÜ


Aptallıkla mücadelede en sabırlı insanlar bile sonunda çileden çıkarlar!