Kapkara bir geceydi.

TELE-1 Televizyonu’ndaki “Demokrasi Arenası” canlı yayınında CHP Meclis Grup Başkanvekili Özgür Özel, Emekli Amiral Türker Ertürk ve değerli meslektaşım Merdan Yanardağ ile koronavirüs günlerini konuşurken, ansızın sokağa çıkma yasağı ilan edilmesiyle oluşan panik görüntüleri karşısında şaşkına dönmüş, korkuya kapılmıştık.

Zira yasağın uygulanacağı 30 büyükşehir ile Zonguldak’tan bize ulaşan görüntüler, adeta korku filmlerini andırıyordu.

★★★

Yasağın sadece 48 saat için geçerli olacağını düşünemeyip, hemen evlerinden fırlayan çoğu maskesiz insanlar marketlere, bakkallara hücum ediyor, sosyal mesafeye  aldırmaksızın birbirinin önüne geçip temel tüketim maddelerine ulaşmaya uğraşıyor, korna seslerinin yankılandığı caddelerde trafik felce uğruyor, ürünler kapanın elinde kalıyordu. 

Gıda kavgaları yaşanıyor, hatta bıçaklananlar bile oluyordu.

★★★

O anda üçümüzün de ağzından şu sözcükler dökülüyordu:

“Yazık oldu sağlık çalışanlarının gece gündüz demeden, canlarını ortaya koyma pahasına sürdürdükleri  çabalara... Yazık oldu yurttaşlarımızın haftalardır devam eden karantina gayretlerine... Yazık oldu virüsün yayılmasını engellemek için verilen tüm emeklere... Hepsine yazık oldu, hem de çok yazık oldu!..”

Amiral Ertürk “Bu geceyi unutmayın. Zira virüs “bulaşı”nda pik yaşanıyor” diyor, enfeksiyon hastalıkları konusunda uzman olan saygın bilim insanları da, sosyal medya üzerinden yaptıkları açıklamalarla bu derin kaygıyı paylaşıyorlardı.

Saat 24.00’e doğru şehirler sakinleşiyor ama arada geçen sürede olan oluyordu!..

★★★

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun sokağa çıkma yasağından, kararın ilan edilmesiyle haberdar olduğunu duyurduğu sosyal medya mesajı ise, şaşkınlığımızı doruğa çıkarıyordu.

★★★

Program bittikten sonra uyuyamadım.

Gece boyunca kafamı kurcalayan şu sorulara cevap aradım:

- Sokağa çıkma yasağı son dakikada değil de, önceden ve paniğe sebep olmayacak bir yaklaşımla açıklanıp, insanların zorunlu tüketim ihtiyaçlarını sakin bir şekilde karşılamaları sağlanamaz mıydı?

- Belediyelerle iletişime geçilip, ekmek ve su başta olmak üzere acil tüketim maddelerinin yerel yönetimlerce sağlanacağı halka duyurulamaz mıydı?

- Son dakika açıklamasının panik oluşturacağı, marketler ve bakkallara yığılan maskesiz insanların bu kaotik atmosferde virüsü herkese bulaştıracağı öngörülemez miydi?..

- Devlet aklının böylesine kritik anlarda devreye girip siyasi sorumluları uyarması ve varsa bir yanlış, bundan dönülmesini sağlaması gerekmez miydi?

- Koronavirüsle mücadelede yaşanacak beklenmedik gelişmeler için bir kriz masası kurulamaz mıydı?

- Okurları gazetelerinden bile mahrum bırakacak bir uygulamanın sakıncaları önceden hesaplanamaz mıydı?..

★★★

Uykumu kaçıran, geceyi kabusa dönüştüren bu soruların tümüne “Evet öyle olmalıydı, böyle yapılmalıydı” gibi cevaplar veriyordum.

Ama çok geçmeden kendime geliyor ve bu tür soruların, günümüz Türkiye’sinde dikkate alınmayacağını ürpererek hatırlıyordum!..