ATATÜRK, Türkiye’nin ve Türklerin güneşi. Her yönüyle çok üstün, yoktur dünyada eşi.

Büyük ATATÜRK’ün “erdemdir” (fazilettir) diyerek nitelendirdiği Cumhuriyetimizin doğuşu, 23 Nisan 1920’de açılan TBMM’nin varlığına dayanmaktadır. 1927’de Türk Gençliği’ne seslenerek sonsuza değin koruyup savunarak bağımsız yaşatmak üzere emanet ettiği Cumhuriyeti en büyük değer olarak belirlemiştir. Geleceğe yürüyüşün başlangıcı olan 23 Nisan’da ulusumuza bağlılığın, saygı ve güvenin vurgulanması olarak kuruluşa “Türkiye Büyük Millet Meclisi” adı verilmiştir. Padişahlık ve halifelik düzeninin yerine halkın halk tarafından yönetiminin bayrağı açılmıştır. “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına ‘Türk Ulusu’ denir” sözüyle Atatürk’ün açıkladığı insancıl, eşitlikçi, birleştirici ve kaynaştırıcı olgunun anakucağı 23 Nisan’dır.

27.5.1935 günlü, 2739 no.lu Ulusal Bayramlar ve Genel Tatiller Hakkında Kanunu’nu yürürlükten kaldıran 17.3.1981 günlü, 2429 no.lu Kanun’un 2/A-l maddesinde “23 Nisan günü Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı günüdür” denilerek her yıl kutlanmaktadır. Bu düzenleme tek yasama ve yönetim güç kaynağının ulus olduğunu, başka bir güç olamayacağını gösterdiği gibi geleceğin büyüklerinin bu doğrultuda yetişip hizmet edeceklerini de vurgulamaktadır.

Günümüz koşullarında bu yıl gereği gibi kutlayamadığımız 23 Nisan, Cumhuriyetimizin temelinin atıldığı gündür. Ulusun tek ve en yetkili temsil organı olan TBMM’nin yetkilerin kaynağı, dayanağı, sahibi ulus adına ülkeyi yönetmek üzere halkın temsilcilerinden oluşması Cumhuriyet amacının demokrasiye yöneliş olduğunun da bir kanıtıdır. Amasya Genelgesi’nde “Bu milletin istiklâlini yine bu milletin azim ve kararı kurtaracaktır” diyen Mustafa Kemal’in Zafer’den sonra önerilen padişahlık ve halifelik önerilerini elinin tersiyle iterek Cumhuriyeti ilan etmesi amacındaki içtenlik, soyluluk ve ilericiliğinin bir kez daha açıklanmasıdır. Cumhuriyetin kurucusu TBMM’nin doğum günü olan 23 Nisan, tarihimizde özgün yeri olan bir övünç günüdür. Geleceğin güvencesi çocuklarımıza armağan edilişi de değerini ve anlamını artırmaktadır.

Atatürk’ün ulusumuza verdiği büyük değerin anlamlı biçimde yaşama geçişi, 23 Nisan 1920 günü Hacı Bayram Camii’nde kılınan cuma namazından sonra tekbirler ve ilâhilerle gelinen Meclis’te, saat 14.00’te dualarla yapılan törenden sonra açılışla olmuştur. 24 Nisan’da Mustafa Kemal Başkan seçilmiş, önerisiyle TBMM’nin yasama ve yürütme konularında en yetkili güç olduğu, Meclis Başkanı’nın aynı zamanda Hükümet Başkanı sayıldığı sistem benimsenmiştir. Mustafa Kemal 24 Nisan’daki konuşmasında ulusal istencin (iradenin) vatanın geleceğine doğrudan el koyacağını söyleyerek, Hükümet kurmanın gereği üzerinde durmuştur. Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı 18 Mart 1920’de kapanmıştı. TBMM, en yaşlı üye olan Sinop Milletvekili Şerif Bey’in başkanlığından ve 337 milletvekilinden oluşmuştu. Mustafa Kemal’in 21 Nisan’da illere gönderdiği genelgelerle bildirdiği açılış böyle gerçekleşmişti. (Arkası yarın)

DÜZELTME:

20 Nisan 2020 Pazartesi yayımlanan köşe yazımda Prof. Dr. Özer OZANKAYA’nın “Ulusal Egemenlik” konulu yazısına yer vermiştim. Son paragrafında “Türk ulusu” yerine, “Türk ordusu” yazılarak büyük bir anlam kayması olmuştur. Bu baskı hatasından dolayı Sayın OZANKAYA’dan ve okurlarımızdan özür diler, düzeltirim.