Tarih 27 Kasım 2021... Haberi okuyalım: “... Merkez Bankası’nın 100 baz puanlık faiz indiriminin ardından yaşanan kur dalgalanmalarına karşı Devlet Denetleme Kurulu harekete geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kurula döviz kurlarında ani gerçekleşen değer artışının sebeplerini araştırmak üzere talimat verdi. Kurul Başkanı Yunus Arıncı ve kurul üyeleri, kritik dönemlerde yüklü miktarda döviz alımı yoluyla manipülasyon yapıldığı iddiaları da dahil olmak üzere yaşanan artışın sebeplerini araştırmak üzere çalışma başlattı. Devlet Denetleme Kurulu’nun yetkileri arasında kurum, kuruluş ve birimlerin her kademe ve rütbedeki görevlileriyle doğrudan yazışma, gerekli gördüğü gizli veya açık her türlü bilgi ve belgeyi bankalar dahil olmak üzere isteme bulunuyor. Kurul bünyesindeki soruşturma gruplarının yazdığı denetim raporları cumhurbaşkanına ve yetkili merciilere gönderilebiliyor. Kurul hukuka aykırılık tespit etmesi halinde ilgililer hakkında suç duyurusunda da bulunabiliyor.”

Şimdi süreci an an görelim...

Tarih 23 Eylül 2021... Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) politika faizini 100 baz puan indirerek yüzde 18 seviyesine çekti. Böylelikle 1,5 yıl sonra ilk faiz indirim kararı gelmiş oldu. Piyasanın beklentisi faizlerin yüzde 19 seviyesinde tutulacağı yönündeydi.

Dolar, 22 Eylül’de 8.63’tü, 23 Eylül’de 8.73 oldu.

Tarih 21 Ekim 2021... Para Politikası Kurulu (PPK) politika faizini 200 baz puan indirerek yüzde 16’ya çekti.

Dolar, 20 Ekim’de 9.29’dan işlem görüyordu, 21 Ekim’de 9.40, 22 Ekim’de 9.66 oldu.

18 Kasım 2021... Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan faiz oranının yüzde 16’dan yüzde 15’e indirilmesine karar verdi.

Dolar, 17 Kasım’da 10.61’den işlem gördü. 18 Kasım’da  10.84, 19 Kasım’da da 11.10 bandındaydı.

Tarih 16 Aralık 2021... Para Politikası Kurulu, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 15’ten yüzde 14’e indirilmesine karar verdi.

Dolar, 15 Aralık’ta 14.80, 16 Aralık’ta 15.70, 18 Aralık’ta 16.30, 19 Aralık’ta 17.18’liraya kadar ulaştı. 20 Aralık’ta 18 lirayı geçti.

Yani... 22 Eylül’de 8.63 olan dolar kuru dört ayda (20 Aralık) 18.37 liraya kadar yükseldi. İşin Türkçesi, eylülde dolar alanlar aralık ayına kadar 2 katından biraz fazlasını kazandı!

O gece...

AKP’ye yakın iş dünyası incelendi mi?


Tarih 20 Aralık 2021... Kabine Toplantısı sona ermesinin ardından kameraların karşısına çıkan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan şu cümleleri kurdu: “Tasarruflarını değerlendirirken kurdaki yükselişten kaynaklanan kaygılarını gidermek isteyen vatandaşlarımıza yeni bir finansal alternatif sunuyoruz. Bu yeni araç şöyle işleyecektir: İnsanlarımızın bankadaki TL varlığını, mevduat kazancı kur artışından yüksekse bu getiriyi elde edecek. Kur getirisi mevduat kazancının üstünde ise aradaki fark doğrudan vatandaşımıza ödenecek bu kazanç stopaj vergisinden muaf tutulacak. Bundan sonra hiçbir vatandaşımızın kur daha yüksek olacak diye mevduatını TL’den dövize geçirmesine ihtiyaç kalmayacak.”

Ve... Dolar aniden düşmeye başladı, 13.60’a kadar indi, 21 Aralık’ta da güne 12.18’den başladı. Akşam saatlerinde 12.89 TL’den işlem gördü.

Yani... Erdoğan konuşmaya başlamadan önce 18’lerden dolarını bozduranlar alırken de satarken de kazandı! Şimdi gelelim esas soruya:

Kur olayını artık 84 milyonun kaderiyle birleştiren devlet, 22 Eylül’den 20 Aralık’a kadar geçen sürede kimlerin ne kadar kazandığını bulamaz mı? Bulur hem de hemen bulur! Bugün “Bana değil devlete/Hazine’ye güven” diyen iktidarın ilk yapması gereken de bu değil mi?

Çünkü... 27 Kasım’da, Devlet Denetleme Kurulu’na ‘dövizde manipülasyonla’ ilgili talimat veren Erdoğan’a mutlaka veriler ulaşmıştır! Ancak... AKP’ye yakın iş dünyasıyla ilgili gelen veriler açıklanır mı? Ne yanıt vereceğinizi tahmin ediyorum!

Devam edelim...

Plan iki yıl önce belliydi ama...


Ankara koridorlarında, izlenen bu politikanın aslında iki yıl önce hayata geçirilmek istendiği konuşuluyor. Külliyenin ekonomi politikalarını yakından takip eden isimler, 23 Temmuz 2019’a dikkat çekti. Neden mi? O gün, On Birinci Kalkınma Planı, Resmi Gazete’de yayımlandı. Planın 288’inci maddesinde “faiz-kur-enflasyon” sarmalında yaşananlar ve hedeflenen politika şu cümlelerle anlatıldı:

“... Yatırımlar, ekonomik büyüme ve enflasyon üzerinde yüksek faiz olumsuz bir etkiye sahiptir. Yüksek faiz, doğrudan doğruya mal ve hizmetlerin üretim maliyetini artırarak enflasyona neden olmakta...

“... Artan enflasyon ise, faizlerin daha da artmasına yol açarak kısır döngüyü tetiklemekte; bir taraftan yüksek enflasyon diğer taraftan yüksek faiz ve bunun sonucunda ertelenen yatırımlar ekonominin potansiyelinin gerisinde kalmasına neden olmaktadır.

“... Dolayısıyla, faizin düşürülmesine yönelik atılacak adımlar, enflasyonun düşmesine ve yatırımların artmasına neden olacak ve böylece daha fazla üretime imkân sağlayacak; artan üretim, enflasyonu aşağıya çekecektir.

“... Plan döneminde bu yaklaşım, hem enflasyonun kalıcı olarak düşmesine hem de büyümede arzu edilen noktalara gelinmesine imkân sağlayacaktır.

SORU ŞU: Bunları uygulayacaktınız neden Hazine’nin başına Bakan Lütfi Elvan, Merkez Bankası’nın başına Naci Ağbal’ı getirdiniz ve faiz artırımına izin verdiniz? Planınız 2 yıl önce buydu neden kafa karışıklığı içinde yol aldınız?