"... Gıdanın ticarileşmesi artık gıda güvenliğini tehdit ediyor. Özellikle gıda ithalatı başlı başına öncelikle çiftçiyi, sonrasında tüketiciyi dört bir yanından çevirip sarmalıyor. Artık market raflarında cici bici ambalajlarında kaplanmış, içinde ne barındırdığı belirsiz, farklı kıtalardan dev gemilerle taşınmış ürünlerle karşı karşıyayız. Gıda ithalatı bir tek mevzuya odaklanmış durumdadır; düşük maliyetler. Kayıplarımız ve geri döndürülemez varlıklarımız için tek bir can simidi kaldı; şehirli tüketicilerin seçimleri ve tüketmekten ileri gelen güçleri. Ticaretin serbestliğiyle, yerel gıda üretiminin varoluşu birbirine taban tabana zıt. İpin ucu tüketicilerin ellerinde...”



Elimde 64 sayfalık bir kitap var... Kitabın adı: Gıda Bağımsızlığı (Uwe Hoering/Yeni İnsan Yayınevi/2016) Gece bitirdim ve sizlerle paylaşmak istedim.

Ekonomide model mi istiyorsunuz?

Örneğin... 1990’lara kadar Gine halkının Hollanda’dan ithal edilmiş patates tükettiğini biliyor muydunuz? Ya da sonra ne olduğunu? Anlatayım: 1992’de, Fouta Djalon Üreticiler Federasyonu hükümetten 5 ay süreyle patates ithalatını yasaklamasını istedi. Bu süre içerisinde yerli patates piyasaya sürülebilecekti. Gine hükümeti ilk başta bunu Uluslararası Para Fonu (IMF) ile üzerinde anlaşılan önlem ve uyumluluk paketine ters düştüğü için reddetti. Fakat ısrarla devam eden bu baskı sonucu bu öneri kabul gördü. Devam eden yıllarda Üreticiler Federasyonu kaliteli sertifikalı tohum ve gübre sağlanması, mevsimlik krediler, üreticilere eğitim ve destek verilmesi, su idaresinin gelişimi ve depolama alt yapısı, ulaşım kolaylığı gibi patates üretiminin gelişiminde faydalı olacak konularda destekleyici rol oynadı. Günümüzde ise Gine patates ihracatçısı bir ülke konumunda.

Bitmedi...

Süt üreticileri maliyet artışını böyle protesto etmişti.

Hollanda soğanları kaybetti


Örneğin... Kenya’da yıllık süt ürünleri pazarının yüzde 70’ini sayıları 625 bini bulan küçük üreticilerin oluşturduğunu duydunuz mu? 1990’larda süt ürünleri pazarının serbestleşmesinden sonra Kenya süt ve süt tozu gibi ürünlerde yerel ve ulusal üretimi oldukça düşüren, çiftçilerin geçim kaynaklarını olumsuz yönde etkileyen büyük ithalat dalgalanmaları yaşandı. Peki Kenya’da iktidar ne yaptı? Çiftçinin feryadına kulak verdi, 2002 yılının başında süt ürünlerine uygulanan gümrük vergisini yüzde 35’ten yüzde 60’a çıkardı. 2002 yılı ve sonrasında süt tozu ithalatı düştü. Kenyalı süt üreticilerini serbest pazardaki fiyat dalgalanmalarından koruyan ve güvenilir bir satış noktası olan devlet kontrolündeki süt ürünleri üretim-pazarlama şirketi Kenya Cooperatives Creameries Limited şirketinin yeniden canlanmasına neden oldu.

Örneğin... 2000’lerde, Senegal piyasasında çoğunluğu Hollanda’dan gelen Avrupa kökenli soğanların marketleri doldurduğunu yeni öğrendim. Sonra... Çiftçi örgütleri soğan ithalatına karşı savunma amacıyla harekete geçti. Buna karşılık Senegal hükümeti de başlangıçta üç ay olmak üzere geçici bir ithalat yasağı getirdi. Süre altı aya çıkarıldı. Ülkedeki çiftçi örgütleri, ithalatçılar, iş dünyası bir araya geldi ve fikir birliği sağladı. Yerel üretim dört misli arttı. Başkent Dakar’ın 100 kilometre kuzeyi önemli bir soğan ticareti merkezi haline geldi.

Japonya üreticisini nasıl korudu?


Uwe Hoering’in tespitleri önemli...

... Japonya, hali hazırda Güneydoğu Asya Devletler Birliği ASEAN’ın da içinde bulunduğu birkaç küçük ticari oluşumla serbest ticaret anlaşması yapmış olsa da... Tokyo süt ürünleri ve pirinç gibi tarım ve hayvancılığa dayanan ürünlerde ithalat indirimi yapılmasına daima karşı olmuştur. Japonya ithal buğdaya yüzde 252, tereyağına yüzde 360, şekere yüzde 328 ve sığır etine yüzde 38.5 vergi uygulamakta...

... Hindistan ve Çin gibi gelişmekte olan ülkelerin gıda ithalatına karşı almış oldukları birkaç önlemle kendi kendine yeterlilik konusunda büyük başarı sağlamış oldukları görülmektedir. Japonya da kendi tarımsal üretimini ve çiftçilerini korumak amacıyla mevcut olan serbest gıda ticaretinin yaratmış olduğu baskıyla mücadele eden birkaç gelişmiş ülkeden birisidir...

... Esnek ithalat kotalarının uygulanması Hindistan’ın süt ürünleri programı olan “Operation Flood”ın başarısını da beraberinde getirmiştir. 1970 yılında kurulmuş ve oldukça başarılı olan bu program günlük süt ürünleri üretimi yapan küçük çiftçilerin kurmuş olduğu kooperatiflerle tüketici ağını birbirine bağlamaktadır. Bu programın sonucu olarak Hindistan süt üretimini üç katına çıkarmış, kendi kendine yeterliliğini sağlamış hatta süt ihracatçısı bir ülke haline getirmiştir. Uluslararası Gıda Politikaları Araştırma Enstitüsü’ne göre “Operation Flood” programından  çıkarılacak en önemli derslerden birisi de yerel pazarı kesintiye uğratmamak için birtakım ürünlerin ithalatına kısıtlama getirmiş olmasıdır.

Yani... Süte ve süt ürünlerine bu kadar zam gelmesinin ardından bir gerçek daha ortaya çıktı:

Ulusal pazarı korumak bugün milliyetçiliğin diğer adı olsa gerek!