Pazartesi (3 Mayıs) günkü Hürriyet gazetesinin ekonomi sayfasında “Çöpteki gıda israfı üzüyor” başlıklı bir röportaj-haber vardı. Önce, bu haberi yapan Emre Eser’i tebrik ediyorum. Gazetecilikte “Haber gerçek, yorum özgür olmalıdır” diye ahlâki bir ilke vardır. Her ahlaki ilke gibi, bu da uyulması külfetli bir kısıttır. Bu yüzden gazeteler ya bazı gerçekleri haber yapmaz ya da asparagas (fabricated) haber üretir.

Çok ünlü köşe yazarları bile, okur kaybetmemek için,yorum yazarken kendilerine sürekli “oto sansür” uygular. “İtibardan tasarruf olmaz” diyerek müsrifliği ve ziyankârlığı “tarz-ı iktisat” olarak bellemiş bir AKP’nin yönettiği bu ülkede, Emre Eser’in haberi “Dar gelirliler paralarını israf etmez” önyargısıyla çeliştiği için tepki çekti. Ama bu haber gerçekti. Üstelik iktisadın öğretisiyle çelişik değildi.

ENTROPİ

Bütün bilimlerin temeli, doğanın “cansız şeyler” (non living things) katmanını inceleyen fiziktir. Bu bağlamda fizik, kimyayı da içerir. İktisadın bir parçası olduğu sosyal bilimler, öyle havada kendi başlarına duramaz. Durmaya kalkarlarsa edebiyat (güzel söz söyleme sanatı) olmaktan kurtulamaz.

Bu sebeple, Karl Marx ve onun ardından gidenler, Freidrich Engels’in (1820-1895) “Dialektik Der Natur” makalesine dayanarak “bilimsel sosyalizm” deyimini piyasaya sürmüşlerdir. Ekonominin dayandığı fizik dalı “termo-dinamik”tir. Termo-dinamik, “Nerede ısı varsa orada hareket, nerede hareket varsa orada ısı vardır” der. (Where there is heat there is movement, where there is movement there is heat.) Bu, mekanik enerjinin, ısı enerjisine dönüşmesidir. Termodinamiğin iktisattaki karşılığı “Nerede hareket varsa orada bereket, nerede bereket varsa orada hareket vardır” kuralıdır.

Dikkat edilirse burada da “hareket” ile “bereket” arasında diğerine dönüşme var. Bu dönüşüm hiçbir zaman %100 olmaz. Mutlaka bir kısım enerji/bereket çöp olur. Buna entropi denir. Esas önemlisi, çöpe giden bereket (entropi) sıfırlanırsa dönüşüm gerçekleşmez, “toplam bereket” (milli gelir) oluşamaz.

EKONOMİ PARA HARCAYANI SEVER

II. Dünya Harbi’ni kazanan ABD’nin ekonomisi 1946’dan sonra adeta kartal olup uçmuştur. 1960’da Vance Packard adlı bir Amerikalı yazar bu emsali görülmemiş üretim ve refah artışının, ortaya çok büyük “çöp yığınları” çıkardığını gözlemlemiştir. Bu gözlemlerini “Waste Makers” (Ziyankârlar) adlı bir kitapta toplamıştır.

İktisatta “Tutumluluk (Tasarruf) Paradoksu” (Paradox of Thriftiness) diye bir kavram vardır. Bir yandan, yatırımların finanse edilmesi için kişilere, gelirinizin bir kısmını “tasarruf edin” tavsiyesi yapılır, diğer yandan tarım, sanayi ve hizmet yatırımlarının yarattığı ürünlerin elde kalmaması için “daha çok alışveriş yapın” denir.

Bu iki zıt öneri aynı zamanda yapıldığı için ortaya bir “paradoks” (çelişki) çıkar. Pek tabii, çok tüketin demek çöpe atın demek anlamına gelmez. Gelmez ama insanlar, tedbiren daima “özellikle ekmek gibi ucuz mallardan” tüketebileceklerinden daha fazlasını satın alırlar. Tüketemediklerini de çöpe atarlar.

Son söz: Enerji ne kadar ucuzsa, ziyan o kadar çok olur.