AKP’nin tezkeresi TBMM’den AKP, MHP ve İYİ Parti’nin evet oyları ile geçti. Hayırlı uğurlu olsun. Peki, Türkiye için bu kadar hayati olan  bir konu, Parlamentoya getirilmeden önce muhalefet partileri ile paylaşıldı mı? HAYIR !!!

Demokrasinin gereği olarak Sayın  Cumhurbaşkanı, yardımcısı veya bu konuda görevlendirecekleri uzman aracılığıyla bilgi verilemez miydi? VERİLMELİYDİ !!!

Bu tezkere TBMM’ye geldiğinde tartışıldı. CHP, HDP ve TİP hayır oyu kullandılar. Çünkü öncesinde onları bilgilendirmeye gerek bile duyulmadı. Nasıl olsa muhalefet çantada Keklik, onaylayacaktı!

Burada çok önemli olan bir konu da, tezkere sürecinin iki yıl olmasıydı. Süreç neden bir değil de iki yıldı? Hele hele “yabancı güçler” ne demekti? Tüm bunların gerekçesini açıklama gereği  bile duyulmadı.

AKP’nin 19 yılı aşkın bir sürede, dış ilişkiler ile ilgili konularda TBMM’ye getirdiği tezkereler sanki otomatiğe bağlamış gibi kabul ediliyordu. Bu kez ilk defa haklı olarak CHP, yıllardır AKP’nin gerek içeride gerekse dışarıdaki başarısızlıkları karşısında ret oyu verdi. Bu karşı çıkış son derece haklı ve gelecekte de ülkenin başına ne çoraplar örüleceği belli olmayan bir gidişe vatanseverlik ile karşı bir duruştu.

İyi Parti milletvekili Aytun Çıray, Meclis kürsüsünden AKP  politikalarını çok ağır biçimde eleştirdi. Sanki kendi yüreğinde tezkereyi reddediyordu. Ancak, İYİ Parti’nin hem AKP’nin sınır dışı hareketlerini eleştirmesi sonrasında da tezkereye evet demesi epeyce yadırgandı. Burada bir terslik yok mu  diye düşünenler de olmadı değil!..

İktidar, son on yıldaki başarısızlıklarını görmezden gelip vay sen misin tezkereye hayır oyu veren diye CHP’ye veryansın  etmeye başladı. CHP’nin bu davranışı asla siyasi amaçlı değildi. Gerçek bir ülke severlik ve büyük bir cesaret örneğiydi. Bu tezkereye, CHP hayır dediği için iktidar ve yandaş medyanın nasıl akıl almaz eleştiriler yapacakları gerçeğini de umursamadı ve asla da umursamamalıdır. İstedikleri kadar HDP ile birlikte hareket ediyorlar desinler, HDP Anayasal bir partidir. Meclis başkanlığında üyesi bile olup, her seçimde devletten  parasal destek de almaktalar.

Değerli Okurlar; 10 yıldır her defasında muhalefet partilerinin de evet dediği bu tezkereler sonucunda ülkenin başına gelen sıkıntılar ortada. Örnek mi, ABD oyununa gelinerek yaşadığımız Suriye harekatı.!!! Bu harekat sonucunda, hem içinde bulunduğumuz ekonomik durum hem de 5 milyon göç alarak  başımıza gelenler ortada. 40 yıldır sınır ötesi hareket yapılıyor ve yapılmaya da devam ediliyor. Suriye’ye yapılan bir sınır ötesi harekat başımıza sadece bela olmakla kalmadı aynı zamanda Rusya bir daha çıkmamak üzere Suriye’ye yerleşirken, Fırat’ın doğusunda da ABD, bir garnizon kürt devleti yapılandırmaya başladı.
Şu anda iddia edildiğine göre 100.000 kişilik son derece ağır silahlarla donatılmış bir  ordu oluşturulmuş. İlginç olan ise iktidar sözcüleri Suriye konusunda konuştuklarında toprak bütünlüğüne saygılıyız, diyorlar. Peki bizim orada on bin askerimiz olduğu gerçeği ile bu toprak bütünlüğüne saygılı olmak örtüşüyor mu? Şam hükümeti tüm söylemlerinde yabancı askerler derken asla Rusya demiyor, Türk ve ABD askerleri diyor. Rusya’yı biz davet ettik diyorlar.

Değerli Okurlar; şu anda Türkiye çok ince bir süreçten geçiyor. Bu gün ülke, sorunlarıyla öyle zor bir durumda ki siyasetin esamesi bile okunmamalı. Çünkü, Vatan söz konusu!…

Türkiye, bu sarmaldan nasıl kurtulur çareleri aranmalıdır. Bu durumda ilk atılması gereken adım da Esat’la masaya oturmaktır. İşte “MİLLET İTTİFAKI” bu amaçlarla  kurulmuştur. Bu ittifak kesinlikle bir iktidar ittifakı olmayıp sadece ülke sevdasıdır. Millet ittifakını oluşturan partilerin birbirleriyle ilkesel farkları vardır ve bu farklılıklar son derece doğaldır. Gün bu farklılıkların konuşma ve tartışma günü de değildir. Tezkereye verilen oylarla ilgili olarak muhalefetin iddiaları olan, ittifak içinde çatlak var söylemleri de son derece komiktir.

Bu ittifak, ülkenin tek adam rejiminden bir an önce kurtarılması  yani bir DEMOKRASİ çabasıdır.
Önemli olan bizim kendi içimizde birlik ve beraberliğimizi sağlayarak bir an önce parlamenter demokrasinin oluşturulmasıdır. Emperyalistlerin tüm hedefleri bizi Ortadoğu’nun içine çekip Irak , Libya ve Suriye gibi yapmaktır.

Şu anda millet ittifakının oluşturduğu demokrasi birlikteliğinin, yapılan araştırmalarda hızla yükseldiği gerçeği de ortadadır. Bu yakın bir gelecekte daha yukarılara doğru tırmanacaktır. Önemli olan bu mutlu gidişte birlikteliği bozacak adımlardan ve konuşmalardan özenle kaçınmaktır.

Millet ittifakının değerli üyeleri, yandaş medya devamlı olarak muhalefetin Cumhurbaşkanı adayları kim sorularını ortaya atıyorlar. Bu tuzağa düşmeyin.
İttifak partilerinin sayın genel başkanları, yöneticilerinizi uyarın ve bu Cumhurbaşkanı adayı muhabbetini bıraksınlar. Örnek mi, Sayın Kılıçdaroğlu’nun Başdanışmanı Sayın Erdoğan Toprak medyaya seslenerek ”Adayımız açıklanınca herkes susacak, topluma umut getirecek adayımıza herkes destek verecek” dedi! Şimdi toplumun kafası karışacak acaba aday belli mi diye? Belli de bizden mi gizleniyor? Sayın Toprak,
nereden biliyorsunuz halkın kucaklayacağını? Geçmişte parti olarak gösterilen Cumhurbaşkanı adayında ki başarısızlık unutulmadı. Madem aday seçmede bu denli maharetlisiniz de şimdiye kadar neden halkın kucaklayacağı adayları bulup iktidar olamadınız derlerse ne cevap vereceksiniz? Geçmişte hatırlarsınız genel başkan sayın Kılıçdaroğlu da buna benzer gereksiz bir laf etmişti tıpış tıpış sandığa gideceksiniz,  diye. Sonuç hiç iç açıcı olmamıştı. Sadece gazetede manşet olabilmek uğruna bu tür açıklamalardan kaçınmalısınız.
Gün siyaset yapma günü değil.

Özü şu; Millet ittifakı, bir kez daha ifade etmeliyim ki bir iktidar ittifakı olmayıp, DEMOKRATİK  bir Türkiye sevdasıdır.

SON SÖZ: KENDİ DOĞRULARIN BAŞKALARINA YANLIŞ GELİYOR DİYE, DOĞRULARINDAN VAZGEÇME. EPİKORUS