Kabul ediyorum.

Gerçeği söylüyor.

Az bile söylüyor.

Trump’a “Demokrasinin beşiği ülke geçiniyorsun... Bu yaptığınla demokrasinin yüz karasısın sen...” diye seslen, azarla, çıkış, payla... Fakat “Dön de aynaya bir bak...” diye bağırmak geldi içimden.

Tutamadım kendimi.

Bağırdım!

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi eski dekanı ve Yeniçağ Gazetesi ekonomi yazarı Prof. Dr. Esfender Korkmaz’ın; “Demokrasi ve Kalkınma ZOR GEÇİT” adlı yeni kitabını okuyordum.

★★★

Esfender Korkmaz’ın kitabında yer verdiği ve günümüz aynasına yansıttığı bilgiler şöyle:

“BTI:

300 ülke ve bölge uzmanının iş birliği ile yapılan bir endekstir. 2020 yılı nisan ayında yayınlandı.

Endekse göre:

Birçok gelişmekte olan ülkede liderler koltuğunu pekiştirmek ve cebini doldurmak için konumlarını kullanıyorlar. Hukukun üstünlüğü ve siyası katılım fırsatları kısıtlanan söz konusu ülkelerde çok sayıda insanın, siyasi süreçten dışlandığı, haksız rekabete ve eşitsizliğe maruz kaldığı görülüyor. Etnik, dini veya bölgesel bölünmeler genellikle derinleştirilerek siyasi araç haline getiriliyor. Bu eğilim son on yılda dünya çapında daha fazla toplumsal kutuplaşmaya yol açtı. Endekste yer alan 137 ülke beş guruba ayrılmıştır:

Konsolidasyonda demokrasi.

Kusurlu demokrasi.

Çok kusurlu demokrasi.

Ilımlı otokrasi.

Katı otokrasi.

Türkiye ve Rusya dördüncü grupta; ‘ılımlı otokrasi’ sınıfında yer alıyor. Endekse göre: 2017 yılı başından 2019 yılı başına kadar geçen sürede üç ülke; Ermenistan, Lübnan, Malezya demokrasiye geçti. Aynı sürede Guatemala, Honduras, Kenya ve Türkiye ise otokrasiye geçti. Türkiye, endekste 2010 yılında en üst sıra olan demokrasinin konsolidasyonuna yakın bir yerde, kusurlu demokrasi statüsünde iken, 2 statü kaybederek 2020 yılında ılımlı otokrasi sırasına geriledi ve Uganda, Honduras, Mozambik, Bangladeş’in yanında yer aldı.”

Uganda ile aynıyız.

Bangladeş ile aynı.

Otokrasi: Hükümdarın bütün siyasal kudreti elinde bulundurduğu yönetimin adıdır.

Trump’a  kız.

Azarla, payla...

Fakat!

Dön de bir aynaya bak...

★★★

Esfender Korkmaz’ın kitabında ayrıca şu bilgiler de var:

“Freedom House:

(Özgürlükler Evi)

Her yıl dünyada bütün ülkelerde anketler yapıyor, ‘İnsan Hakları ve Demokratik Özgürlükler Endeksi’ yayınlıyor.

Ülkeleri tasnif ediyor:

İnsanları özgür ülkeler.

İnsanları yarı özgür ülkeler.

Özgürlüğün olmadığı ülkeler.

Freedom House’un bu endeksinde dünyada demokraside son on yılda en fazla kan kaybeden ülke Türkiye oldu. Türkiye, 1972 yılından 2017 yılına kadar ‘yarı özgür ülke’ statüsünde iken, 2018 Türk Tipi Başkanlık Sistemi’ne geçtikten sonra ‘insanları özgür olmayan ülkeler’ sınıfına düştü... Türkiye’de yargı (Hakimler ve savcılar) politize edilerek kontrol altında tutulmak isteniyor. Söz gelimi Danıştay ‘Andımızın (Türküm- doğruyum- çalışkanım) okunmasını kaldıran hükümet kararını iptal edince’ Cumhurbaşkanı Erdoğan 2018 yılında toplantının yapıldığı salonda Danıştay üyelerini haşladı. Hiçbir üye de demokratik davranma cesareti gösteremedi ve salonu terk etmedi...”

“ZOR GEÇİT”

Altın bilgilerle dolu.

Pırlanta analizler.

Önce ülkeni keşfet!

Dön de bir aynaya bak!

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Boğaziçi’ne partili rektör vidalamanın görünmeyen yüzünde ne var?


Boğaziçi’ne atanan yeni rektör Prof. Dr. Melih Bulu, “CHP’li Ankara Belediye Başkanı Ali Dinçer’e de danışmanlık” yaptım demişti. CHP’liler, “Ali Dinçer Ankara Belediye Başkanlığı yaptığı yıllarda rektör ilkokul birinci sınıftaydı” diye açıklama yaptılar. Yani ortada kuyruklu bir yalan mı var? Bu açıdan bakınca akla şu soru geliyor: Boğaziçi’ne partili rektör vidalamanın görünmeyen yüzünde ne var? İnsan beyni senaryo, tahmin, yakıştırma, dedikodu, spekülasyon üretiyor bana da gönderiyorlar. Gelen ve gerçek olup olmadığı kanıtlanmamış e-mektuplara göre, yeni rektör Boğaziçi’ne 2 siyasi hedefi gerçekleştirmek için vidalandı: 1- Partili akademisyenleri Boğaziçi’ne yerleştirecek. 2- Boğaziçi’ni Vakıf Üniversitesi’ne çevirecek ve dünyadaki ilk 500 üniversite içine girmemiz için paraya ihtiyaç var gerekçesiyle üniversitenin Bebek sırtlarında Boğaz’a, Kilyos’ta denize bakan çok kıymetli arsalarını özel ellere satacak. Alacaklar arasında Katar birinci sırada... Bu 2 iddianın belgesi yok. Yakıştırma, senaryo, kara çalma, çürütme, spekülasyon olabilir ama doğru da olabilir. Aklınızda bulunsun. Bekleyelim, dikkatle izleyelim. Ateş olmayan Boğaziçi’nden duman çıkmaz diyelim.