Kötü yönetim var. Çalma da var. Türkiye kan kaybediyor. Bu üçlüyü gizlemek için dini kullanmaya” sarılıyorlar. En son eski Meclis Başkanı, dindar anayasa yapalım, laiklik olmasın” diyen öneri ortaya attı. “Otur oturduğun yerde...” eleştirilerini aldı, sesini kıstı.

Konu soğumasın.

Zaman aşımı olmasın.

Dikkatlerden kaçmasın.

Yeni yayınlanan bir kitabı ve yeni yazılan bir yazıyı seçkin dikkatlerinize sunmak isterim. Yazıyı “Hayatımız talibanlaşırken... ‘Sünnet’ kavramı” başlığı ile milliyetçi, muhafazakar kanadın okunan yazarlarından Arslan Tekin, kaynak da göstererek Yeniçağ Gazetesi’nde yazdı.

Şu bölümü okuyun:

“Hz. Peygamber’in din ve dünya işlerini birbirinden ayırmasıyla ilgili meşhur rivayete göre, hicret ederek Medine’ye geldiğinde bakmış insanlar hurma ağaçlarından oluşan salkım şeklindeki polen taşıyan dalları alıp, dişi hurma ağaçlarının dallarına, çiçeklerin kolayca aşılanması- tozlaşması için tırmanarak asıyorlar. Hz. Peygamber, “Bunu böyle yapmayın, Allah rızkınızı verir” diyor.

Mahsul az oluyor.

İnsanlar, “Ya Resulullah seni dinledik bu yıl ürünümüz az oldu” diyorlar. Hz. Peygamber de “Siz dünya işlerini daha iyi biliyorsunuz. Ben dinle ilgili bir şey söylersem ona uyun, dünya işlerinizi de bildiğiniz gibi yapın” buyuruyor. (Müslim, Sahih, NO.2361; İbn Mace, Müsned, 1/201)”

★★★

Hz. Muhammed, Medine’ye 622 yılında hicret ettiğine göre bu öğüdü o yıllarda söylemiş olmalı. Aradan 1399 yıl geçmiş olmasına rağmen “Türkiye için dini inancı dünya işlerine taşıyan anayasa yapma...” isteği, arzusu, niyeti yükseltiyorlar. Böyle bir Anayasa Türkiye’yi kesin talibanlaştırır.

Bu niyet.

Bu arzu.

Bu istek.

Bu kafa.

İlerleme düşmanı, medeniyet geriletici, dine de bir faydası yok. Bunu ben söylemiyorum. Nobel Ödülü sahibi Prof. Dr. Aziz Sancar, Cumhurbaşkanı’nın damadının kurucu önderliğini yaptığı TEKNOFEST’e katıldı. Gençlerle buluştu, konuşma yaptı ve “Kayıp Aydınlanma” adlı kitabı (yazarı Frerick Starr) okumalarını önerdi. İşte bu kitap; dini inanç dünya işlerine karıştırıldığında medeniyeti, gelişmeyi, aydınlanmayı körelttiğini belgelere, isimlere, yerlere, kişilere dayandırarak anlatıyor.

★★★

700 sayfalık Kayıp Aydınlanma: Orta Asya’nın Altın Çağı (Türkçeye çevrildi) içlerinde bizim atalarımız Türklerin de yer aldığı “Orta Asya Toplulukları’nın” bilimde, teknikte, fizikte, kimyada, biyolojide, tıpta, sanatta, şehircilikte, sulamada, sağlıkta, astronomide, coğrafyada, tarımda, ticarette, dilde, felsefede, epistemolojide, mantıkta, devlet yönetiminde ve hayatın her alanında Batıdan (Avrupa’dan) ve Çin’den önce “aydınlanma devrimi” yaptıklarını; pozitivizmi, düalizmi, rasyonalizmi önce onların geliştirdiklerini ve ilk buluşları gerçekleştirdiklerini anlatıyor. Batı Orta Çağı’nı yaşarken Orta Asya “aydınlanma çağına” 999 yılında geçmişti. Bu dönemde Türk dünyasından Bruni, Hazini, Fergani, Ali Kuşçu, Ceyhani, Harzami, İbni-Sina, Uluğ Bey, Hücendi ve onlar gibi yüzlerce bilim insanı dünya medeniyetinin bugüne ulaşmasının ilk ışıklarını yakmışlardı. İçinde Türklerin de bulunduğu Orta Asyalılar, Şamanizm, Zerdüştlük, Budizm, Musevilik, Hristiyanlık ve İslam’ı bir arada senteze getirerek, her dinin ayırt edici öğelerini tanımlama ve ortak paydalarını bulma konusunda ustalaşmışlar; din işlerini dünya işlerinden ayırmayı” becerebildikleri için bu aydınlanmayı yaratabilmişlerdi.

★★★

Kitapta anlatıyor.

Belgeler de veriyor.

İstilacı Arap komutaları Orta Asya’ya geldiler, dini baskı kurdular, Orta Asya Aydınlanması söndü, batı ilerledi, doğu geri kaldı, İslam’a da bir faydası olmadı.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Yolsuzluk komisyonu!


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’de yolsuzluğun, rüşvetin, çalma ve çaldırmanın zirve yaptığını, vergi kaçırıldığını söyledi ve “Yolsuzluk komisyonu kuracağız. Kim yurt dışına dolarlarını götürüyor, hepsini biliyoruz ve hepsini çıkaracağız, hepsinin hesabını soracağız. Devletin bürokratik kademelerinden bütün hırsızları temizleyeceğim” sözünü verdi.