Ateşleyici adam aramıyor. “İktidara seni indireceğim”
diyen güven verecek birini de beklemiyor. Halkın kendisi ateşleyici oldu. Bir sor bin dert dinle. Bu açıdan muhalefet liderleri çok zengin bir ortam buldular.

Ezilene onlar dokunuyor.

Esnafa gidiyorlar.

İşçiye, memura.

Emekliye, öğrenciye.

Dara düşmüşlere.

Umudunu yitirmişlere.

Çiftçiye...

Halk tek ağız oldu.

Bağırıyor:

Et alamıyorum.

Çocuğum ister diye!

Vitrin bakamıyorum.

Taş mı yiyelim.

“Yeter artık.”

★★★

Eşimin kahvesi kapandı.

Ben de işten çıkarıldım.

İki çocuğum var.

“Yeter artık.”

İktidar liderleri halkın arasına inemiyorlar. Meydanlar, sokaklar, dükkanlar, çarşılar, pazarlar muhalefete kaldı, onlar dert dinleyici ve ilk seçimde “sarılacak kurtarıcılar” oldular. 2001 yılında Tayyip Erdoğan ve Milli Görüş gömleğini çıkarıp atmış arkadaşları da AKP’yi kurunca halk “Tayyip Erdoğan’a kurtarıcı olsun” diye sarılmıştı.

Tersten esiyor rüzgar!

“Yeter artık” diye esiyor.

★★★

Kaybedecek bir şeyi kalmadı, korkusunu da yendi toplum. Halk, iktidarın adamlarına sesleniyor: “Sen bizi dışladın, bizim de seni tanımama hakkımız doğdu.”

Kayseri!

AKP’nin kalesiydi.

Kayserili çiftçi Ömer Dede iktidara, “Sen bizi dışladın” uyarısı vermek için Japon Büyükelçiliği’ne başvurdu.

Olay şöyle gelişti.

Çiftçi Ömer Dede’nin ahırını etkileyen su sorunu çözümlenemeyince 114 hayvanından geriye sadece 32 hayvanı kaldı.

KASKİ’ye başvurdu.

Sorunu çözülmedi.

56 sayfa dilekçe yazdı.

Valiliğe verdi.

Sorunu çözülmedi.

CİMER’e yazdı.

Sorunu çözülmedi.

İktidar partisinin Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı, bakanlık, milletvekilliği yapmış Özhaseki’ye ve Mustafa Elitaş’a gitti,  anlattı. Özhaseki, “bu sorun beni aşar” cevabı verince Kayserili çiftçi Ömer Dede “benim sorunumu Japonya mı çözecek... Yeter artık.. ” diye düşündü ve Japonya Büyükelçiliği’ne mektup yazdı.

Duyarlılığa bak!

Cevap geldi.

Japon Büyükelçiliği Ömer Dede’yi telefonla arayarak “gel görüşelim” dediler.

★★★

Amasya’nın çiftçileri!

19 yıldır çoğunlukla Tayyip Erdoğan’a oy verdiler. Amasyalı çiftçi Ömer Sarı ise “Yeter artık... Nefes alamaz hale geldik... Türkiye’nin dört bir yanından traktörlerimizi Ankara’ya süreceğiz...” dedi.

Hazır olun!

Çiftçilere de dönüp!

Terörist misiniz!

Başı ezilecek yılanlar!

Diyebilirler.

Halktan koptular, halk da onlara; “bizim de seni tanımama hakkımız doğdu” diyor.

Tersten esiyor rüzgar.

Yeter artık!


TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



İstifa!


Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri dün Cumhurbaşkanı’na hitaben bir mektup yayınladılar ve o mektubun bir bölümünde; “...Biz farkındayız ki, ne Boğaziçi Üniversitesi Türkiye’nin en önemli kurumu ne de Melih Bulu’nun kayyum olarak başımıza gelmesi Türkiye’nin en önemli sorunudur. İstifanız talebine gelince, biz sizi bu mesele nedeniyle istifaya çağırmayız. NİYE Mİ? Siz istifa edecek olsanız, Hrant Dink katledildiğinde istifa ederdiniz! Soma’da 301 madenci katledildiğinde istifa ederdiniz! Çorlu’daki tren kazasından sonra istifa ederdiniz! Başta KHK’lar olmak üzere, işsiz bıraktığınız ya da iş bulamayan binlerce yurttaşın geçim derdini görüp istifa ederdiniz! O zaman halkı yoksulluğa mahkum eden ekonomi politikalarınız içinden çıkılmaz hale gelince damadınızı kurban etmek yerine sorumluluğu üstlenirdiniz. Örnekler çoğaltılabilir, fakat siz hiç istifa etmediniz. Sizin tabirinizle yürekli olmak yerine safça kandırılan olarak görünmeyi tercih ettiniz. Şimdi sizi niye istifaya çağıralım? Biz Melih Bulu o koltukta oturduğu sürece protestomuzu boyutlandırarak sürdüreceğiz. Bu konuda gerekeni yapıp yapmamak ise sizin bileceğiniz iştir.” dediler.