Yoksul çocukların omuzundaki yaşam yükünün başlarını öne eğmemesi için tek çıkış yolu iyi bir eğitimdir. Çarşı pazarda etiketler, hiçbir okulda öğretilmeyen matematik ve hayat bilgisi dersi veriyor. Bu şartlarda anne babalara, “Eğitim şart. Gönder şu kadar para” diyemezsiniz. Eğitim yükünü devlet artık tek başına omuzlamak zorundadır. Türkiye’deki 27 milyon öğrencinin eğitimi için 2022 bütçesinden ayrılan 274 milyar 384 milyon lira Meclis’te onaylandı. Milyarlar göze çok görünse de gerçeği ancak kıyaslamayla görebiliriz. 60 yıl önce kurucu üyesi olduğumuz OECD’de eğitime en az pay ayıran Meksika, Kolombiya gibi son üç ülkeden biriyiz. OECD’ye en son giren Kolombiya’da bile öğrenci başına yıllık 3 bin 661 dolar yani 45 bin lira ayrılıyor.

9 MİLYAR UÇTU

Lüksemburg yıllık 21 bin 470 dolar (258 bin TL) ile eğitime en çok pay ayıran ülke olurken onu 16 bin 987 dolar (204 bin TL) ile Amerika ve 15 bin 806 dolarla (190 bin TL) Avusturya izliyor. Türkiye, 2022 eğitim bütçesinden ilk ve ortaöğretimde okuyan çocuk başına 1 yılda en fazla 12 bin lira (995 dolar) ve bir üniversite öğrencisi için de 18 bin lira (1495 dolar) harcayabilecek. 2022 eğitim bütçesinden bir tek delikli kuruş bile eğitime aktarılmadan, döviz kurundaki artışla eğitim bütçesinden 9 milyar lira eriyip uçtu. Türkiye, bu gidişle OECD ülkeleri içinde 2022 sonunda eğitime en az para harcayan ülke olacak. Salgın, işsizlik, yoksulluk, döviz kuru, altın fiyatları derken eğitime erişimde daha da yoksullaştık.

ÇIRAK ÇIKANLAR

Simit bile alamayan, gülümsemesini kaybetmiş, umutsuzluğun olgunlaştırdığı çocukların ülkesidir Türkiye! İdealist bir öğretmen, o yoksul çocukları, kendi çocukluğundan hemen tanır. Onlar, maaşını öğrencileriyle bölüşen, ‘bir lokma, bir hırka’ felsefesiyle yaşayan dervişlere benzer. Uluslararası Çalışma Örgütü ve UNICEF 2021 Raporu, dünyada 5-14 yaş arası 100 çocuktan 63’ünün yoksulluktan çocuk işçi olduğunu gösterdi. Türkiye’de çocuk işçi sayısı 1 milyonu aştı. Trabzon-Çaykara’ya bağlı Maraşlı köyünde Öğretmen İrfan Dinçer’in 5 çocuğundan biri olarak 1956 yılında doğan Alaaddin Dinçer de onlardan biri. 16 yaşında daha lisedeyken MTA’da kadrolu çocuk işçi oldu. DİSK’e bağlı Dev Maden Sen’in de aktif üyesi 12 Eylül’de tutuklanmasa da işten ilk o atıldı.

KARLAR YAĞAR

Kepirtepe Eğitim Enstitüsü’nü bitirip sınıf öğretmeni oldu. Sivas-Zara’ya bağlı Gölbaşı Köyü’ne atandı. Köyde okul yoktu. Yağmur yağıp karlar eridiğinde toprak damlı odada ilk damla hep öğretmenin başına düşüyordu. Islanan yatağını, odada az öteye taşıyıp köy çocuklarına ışık oldu. Öğretmen Serpil Dinçer’le evlenince Yozgat’ta yine elektriksiz bir köye atanacaktı. Şimdi doçent olan oğlu Özgür de orada doğdu. Babadan oğula Dinçer Ailesi, 3 kuşaktır eğitimci. Alaaddin Öğretmenin 66 yıllık ömrünün 52 yılı okullarda geçti. Eğitim Sen Genel Başkanlığı da yaptı. Eğitim aşkıyla çıktığı yolda 200’ün üzerinde soruşturma, dava açıldı. 3 kez 18’er ay hapis cezasına çarptırılıp ertelendi. Soruşturmalardan hep aklandı.

KAZLAR YOLUNMASIN

“Kazı bağırtmadan yolacaksın” diyen dönemin İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu’na karşı, ‘Eğitime Katkı Payına Hayır’ eylemi yaptı, sürüldü. Validebağ Korusu’nda lüks konut yapılmaması için ilk eylemi yıllar önce o başlattı. ‘Ağaçlar kesilmesin, öğretmenevinde öğretmenler bir çay içsin’ istedi. Çevrecilikten yargılandı. İstanbul’daki her eylemde, otomatik olarak polis adını eylemci listesine ekliyordu. Kadıköy 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakime, “Sokakta biri bağırsa polisler beni getiriyor hakim bey!” diye yakınınca, “Evladım ben de sana beraat vermekten bıktım” yanıtını alacaktı. “Bugün doğsam yine öğretmen olurdum” diyen Dinçer, “Eğitim can çekişiyor. Gelecek nesiller bu eğitimle 21. yüzyılı yakalayamaz” diye uyarıyor.

ÇAY SÖYLEYİN

Eğitimde durum hakikaten Orhan Veli’nin, “Cep delik, cepken delik/Kol delik, mintan delik/Yen delik kaftan delik/Kevgir misin be kardeşlik!” dediği Delikli şiirine döndü. Bu şartlarda 1-3 Aralık’ta ‘Eğitimde Fırsat Eşitliği’ konusuyla 20. Milli Eğitim Şurası toplanıyor. Eğitim Sen ve Eğitim İş, katılmıyor. İşveren sendikası gibi Eğitim Bir Sen’le, ‘Bir tek sen varsın’ gibi aşkla baş başa takılacaklar. Döviz karşısında hızla eriyen 2022 yılı eğitim bütçesi; eğitime erişim, eşitsizlik ve ayrımcılığı daha da derinleştirecek. “Simit bile 2.5 lirayı geçti. Ne yapalım?” diyorsanız Neşet Ertaş’tan, ‘Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm’ türküsünü açıp, üste bir de çay söyleyin. Atanamayan 700 bin öğretmenden biri ya da yoksulluktan okulu bırakmak zorunda kalan 1 milyon çocuktan biri, nasılsa masaya bir bardak çay bırakır (!)