Merkel dönemi sona erdi.

16 yıl...

Milli geliri yarı yarıya arttırdı, göreve geldiğinde kişi başına düşen milli gelir 28 bin euroydu, 41 bin euroya yükseltti.

İşsizliği yarı yarıya azalttı, göreve geldiğinde işsizlik oranı yüzde 4.8’di, yüzde 2.7’ye indirdi.

Dış ticaret fazlasını yüzde 14 arttırdı, yani ihracatı devamlı arttırdı, ithalatı oransal olarak devamlı azalttı.

Enflasyon yüzde 2.2’ydi, pandemi öncesinde yüzde 0.3’e düşürdü.

Banka faizi yüzde 0.1 civarındaydı, negatife düşürdü, bankaya para yatırdığında hampadan faiz alamıyorsun, üste para ödüyorsun.

Pandemi nedeniyle iban numarası verip, vatandaştan para istemedi, vatandaşa 130 milyar eurosu nakit, bir trilyon euro yardım yaptı.



Bunları nasıl başardı derseniz?



Hiç kolay olmadı tabii.



İş başına gelir gelmez, Alman milletine ait bankaları, fabrikaları, limanları, santralları, rafineleri, madenleri, ormanları, hatta toprağı elaleme sattı, Alman milleti kendisine ait malın mülkün elaleme peşkeş çekilmesinden pek memnun oldu, ben ülkemi pazarlamakla mükellefim diyen Merkel’e daha fazla oy verdi.



Yılda 3 milyon araç geçen köprüye yılda 16 milyon araç geçiş garantisi verdi, sadece 8 bin yolcusu olan havalimanına 1 milyon 300 bin yolcu garantisi verdi, kimine böyle 10 yıl garanti verdi, kimine 25 yıl garanti verdi, geçmediği köprüye, girmediği tünele, uçmadığı havalimanına, yatmadığı hastaneye, gitmediği tren garına para ödeyen Alman halkı pek mutlu oldu, milletin cebinden tek kuruş çıkmadan yaptık diyen Merkel’e daha fazla oy verdi.



Bakanlarının evinde para kasaları yakalandı, devlet bankasının başına oturttuğu genel müdürün ayakkabı kutusuna balyalar istiflediği ortaya çıktı, kendi bakanı kendi kabine arkadaşlarına “hırsız çuvalı” dedi, Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün raporuna göre, Almanya’yı dünya yolsuzluk sıralamasında Afrika’daki kabile devletlerinden bile daha kötü duruma düşürdü, en son, Bundesbank’ın 128 milyar dolarını hokus pokus yaptı, Alman halkı iftihar etti, şahlanıyoruz diyen Merkel’e daha fazla oy verdi.



Taşeron sistemiyle köle düzenini getirdi, işçi katliamlarında rekor kırdı, asgari ücreti Çin’in bile gerisine düşürdü, emekliye üç kuruş zam yapmamak için bin dereden su getirirken, kendi adamlarına üç yerden beş yerden maaş bağladı, saman ithal etti, ithal ineği ithal samanla besledi, Alman halkının parasını 175 ülkeye saçtı savurdu, Afrika ülkelerinin borçlarını ödedi, başka başka ülkelere altın varaklı kiliseler yaptırdı, Almanya’nın sınırlarını kevgire çevirdi, ülkeye milyonlarca kaçak Suriyeli/Afgan soktu, Almanya’da her 10 kişiden biri kaçak mülteci oldu, parayı bastıran kaçak mülteciye Alman vatandaşlığı verdi, Alman halkı Alman vatandaşlığının Suriyelilere satılmasından gurur duydu, benden önce Almanya’da buzdolabı yoktu diyen Merkel’e daha fazla oy verdi.



Kendine 1.150 küsur odalı saraylar yaptırdı, ABD başkanında bile olmayan makam uçakları aldı, Alman imparatorunun tahtını kendisine makam koltuğu yaptı, Alman halkının koltukları kabardı, itibardan tasarruf olmaz diyen Merkel’e daha fazla oy verdi.



Merkel 16 yıl boyunca ne yaptıysa, Alman halkı sayesinde yaptı.



Merkel’in başarısı Alman halkının eseridir.



Vatana ihanetten yargılanan, ülkesinden kaçmak zorunda kalan, vatandaşlıktan atılan, sürgünde yaşayan ve Doğu Berlin’de ölen Alman şair Bertolt Brecht’in bu konuda çok güzel bir şiiri vardır...

Ve açsak,

yorgunsak,

alkan içindeysek eğer,

ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak,

kabahat senin

- demeğe dilim varmıyor ama -

kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!