Esenlik ve huzur, on kısım ise dokuzu susmaktır... Hz. Ömer

İnsan dünyayı zapteder; ama ağzını zaptedemez... Mevlana

Sus ve düşün, dil belasından kurtulmanın devası bunlardır... Lokman Hekim

Bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar çirkindir... Eflatun

Konuşmak ihtiyaç olabilir, ama susmak bir sanattır... Wolfgang Van Goethe

Ya susmak ya da suskunluktan daha kıymetli bir söz söylemek gerekir... Pisagor

İki şey hayatımızı karartır. Susacakken konuşmak, konuşacakken susmak... Sadi Şirazi

***

Kendimi, bazen bu sözlerden biriyle yargılarken bulurum. “O anda laf söylemek yerine keşke susup otursaydım” derim. Susmayı becerememem olsa olsa kendi küçük çevremi ve beni etkiler.

Ama önemli bir kurumu yöneten kişinin, bir siyasi parti genel başkanının, bakanın, milletvekilinin ağzından çıkacak her kelime sadece söyleyeni değil, pek çok kişiyi derinden etkileyebilir.

Mesela partili Cumhurbaşkanı Erdoğan... Hitabet sanatında, “Öfke de bir hitabet sanatıdır” diyerek kendine özgü yorum getirecek kadar kıdemli. Yaşamı neredeyse aktif siyasetin içinde ‘söz söyleyerek’ geçmiş. Halen, Türkiye’de her konuda en çok söz söyleyen ve bu söyledikleri olumlu olumsuz anlamda kitleleri etkileyen bir isim.

İktidarın kanalı TRT’de konuştu... Başkanları sabaha karşı görevden alıp, diğerini koltuğa oturttuğu için sanırım haklı olarak ‘benim’ anlamına gelecek bir ifade ile şunu dedi: “Merkez Bankası başkanımla görüştüm. Faizleri düşürmemiz şart...”

Başımızın en fena derdi, bizi her gün biraz daha fakir fukara yapan, işsiz bırakan, pazarlarda alacakaranlıkta artık sebzeleri toplatan dolar ve euro zaten yüksekti, zıpladı resmen! Paramız pulun pulu oldu... Çünkü ‘serbest piyasa’ böyle bir şeydi. ‘Düş’ deyince faiz düşmüyor, Türkiye gibi zayıf ekonomilerde yabancı para anında diş gösteriyordu.

Gösterdi... Gariban halk Erdoğan’ın ‘merkez bankası başkanım’ demesiyle bilmem kaçıncı defa yine kaybetti!

Partili Cumhurbaşkanımız faiz ve yasalara göre bağımsız olan merkez bankası hakkında sık sık açıklamalarda bulunuyor. Ben de, acaba tanıdığımız başbakanlar, cumhurbaşkanları ve başkanlar ne yapıyor diye bir baktım.

ABD Başkanı Biden, merkez bankası yani FED başkanı hiç dememiş.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, üstelik kökeni bankacı. O da böyle bir laf etmemiş.

Önemli ekonomilerden Japonya’da Başbakan Suga, ne faiz demiş ne de merkez bankası.

Demokrasinin olmadığı bizimle de arası çok iyi olan Katar da, Emir Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’nin ağzından da ‘merkez bankası’ sözü çıkmamış.

Sadece ve sadece bir ara Almanya Başbakanı Merkel’in ağzından çıkmış ‘merkez bankası’ lafı! Şaşırdınız değil mi? Hayır şaşırmayın...

Merkel, merkez bankası demiş ama sıkı durun bakın ne için: “Türkiye’de Merkez Bankası’nın bağımsızlığını sağlayan tedbirler alınmalıdır. Bu konuları yakında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşme fırsatımız olacak!”

Görüldüğü gibi, ‘merkez bankası başkanım’ın dünyada örneği yok...

***

Erdoğan, Çankaya Köşkü’nden canlı yayınlanan aynı konuşmasında bir cümle daha kurup, “Biz üçüncü doz aşımızı olduk” deyiverdi. Dolar, euro, borsa yerine bu kez henüz tek doz aşısını bile olamayan milyonlar zıpladı! Hem zıpladı hem meraklandı millet, ‘acaba üçüncü doz aşısını olan sadece Cumhurbaşkanı mı’ diye... E haklılar ama...

Konu, ‘konuşmak ve susabilmek’ olduğu için canlı yayına geri dönelim. Ekonominin yüzde 7 büyümesini anlatıyordu, “2021 yılı için güçlü bir başlangıç oldu. Hep söylerler ya vatandaşın cebine ne girdi? Siyasetin içinde olmasam bunlara cevap veririm de... Bunlar kalıbının adamları değil” diyerek kendisini nasıl tutup, engellediğine dikkat çekti.

Anladığım argo konuşabilirim, çok daha sert söz söyleyebilirim, sokak ağzı kullanabilirim, ama yapmıyor kendimi tutuyorum demek istedi.

İyi, güzeldi de daha geçenlerde Meral Akşener için, “Gelin hanıma gayet güzel bir ders veriliyor. Bu daha bir. Daha neler olacak neler. Daha dur bakalım bunlar iyi günler” dememiş miydi kürsüden?

***

En başta tarihe altın harflerle yazılan ve ‘susabilmeyi’ anlatan güzel sözlerden örnekler vermiştim. Hepsi ibretlik, ama gelecek için bana en anlamlı geleni Benjamin Franklin’in sözü oldu. Onu sona sakladım.

“Çocuklarınıza dilini tutmasını öğretin, konuşmasını nasıl olsa öğrenecekler...”