Prof. John J. Mearsheimer...

Amerikan vatandaşı...

Şikago Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler dersi veriyor ve dünya tarafından önemli bir teorisyen olarak değerlendiriliyor.

“Saldırgan realizmin” teorisyenlerinden.

Yani... Dünyayı rekabetçi gören Mearsheimer’e göre devletler, hayatta kalmaya devam etmek için gücünü en üst seviyeye çıkarıyor. “Büyük Güç Politikalarının Trajedisi” kitabında da ABD’nin Ortadoğu politikasını sert bir dille eleştiriyor. Yani... Mearsheimer, “Büyük güçler hayatta kalmak için güçlerini artırmaları gerektiğini düşünürler, nihayetinde bu güç artırımı da onların trajedisi haline gelir” tespitini yapıyor. (Türk Akademisinin Realizmle İmtihanı veya Realizmi Kullanma Kılavuzu/Celil Yiğit/18 Mart 2020)

Neden Prof. John J. Mearsheimer’ı anlattım?

Çünkü... Geçen hafta yayımladığı bir Youtube söyleşisi, “Batı’dan itiraz” olarak çok önemli. Çünkü... “NATO’culuk-Putincilik” ekseninde Türkiye’de yapılan tartışmaların tüm dünyada da yaşandığını görmemiz gerekiyor!

Küba Füze krizinde ne oldu?


Mearsheimer, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının sorumlusunun “Amerika ve müttefikleri olduğunu” iddia ediyor:

“... Batı’nın 2008 yılından bu yana yapmaya çalıştığı şey Ukrayna’yı, Rusya sınırında batılı kale duvarına çevirmeye çalışmak. Bu politikanın üç boyutu mevcut. İlki ve en önemlisi NATO’nun genişlemesi. Ukrayna’yı da içine alacak şekilde. NATO’yu doğuya doğru genişletecek şekilde. Stratejinin ikinci elementi AB genişlemesiydi. Bir başka deyişle sadece Ukrayna’nın dahilini kapsayan bir NATO genişlemesi değildi, ayrıca bir AB genişlemesiydi.  Stratejinin üçüncü elementi renkli devrimlerdi. Ukrayna’yı tıpkı İngiltere, ABD gibi bir tür liberal demokrasiye çevirme fikri. Sadece liberal demokrasi de değil, ABD ile müttefik bir liberal demokrasi. Batılı bir kale duvarı stratejisi.” Bu gerçek değil mi?

Amerika, kendisine müttefik bir liberal demokrasi istemiyor mu?

Monroe Doktrini’ne bakın...

Monroe Doktrini, “Uzaktaki bir gücün Batı yarıküredeki bir ülkeyle ittifak kurmasına izin verilemez. Kesinlikle Batı yarıküresine taşınmasına da izin verilemez” der.

Küba Füze krizinde (Ekim 1962) bu durum yaşandı! Sovyetler nükleer başlıklı füzeleri Küba’ya yerleştirmişti. Mearsheimer da 1962’ye dönüyor ve şu tespiti yapıyor: “... ABD bunun kategorik olarak kabul edilemez olduğunu belirtti. Askeri güçlere Batı yarıkürede izin verilmez. Sonuç olarak bu füzelere kaldırıldı. Sovyetler Küba’da deniz üssü kurma hakkında konuşurlarken ABD bunu kesinlikle reddetti. ABD, Batı yarıküresini arka bahçesi olarak görür. Uzaktaki büyük güçlerin arka bahçesine girmesini engeller. Peki... Rusların tam da kendi sınırlarında ABD tarafından bir sipere çevrilen Ukrayna’dan rahatsız olmadığını mı düşünüyorsunuz?”

Mesele “Savaşa Hayır” sloganı atmaksa hepimiz atıyoruz! Ancak... Ekonomi-politik kavgayı görmeden atılan slogan, “ABD’nin Türkiye’ye hiç kötülük yapmadığına” kadar varıyor. 6 Mart’ta, T24 yazarı Hasan Cemal’e “Amerika, Avrupa Birliği, NATO, Batı İttifakı olmasaydı... Demokrasilerin önü açılamazdı” yazısını bile yazdırıyor!

Devam edelim...

“İngilizler ahmakça muhrip gezdirdi”


Prof. John J. Mearsheimer, “Nisan 2008 NATO Bükreş Zirvesi büyük bir öneme sahip. Bu zirvenin sonucunda NTO, Gürcistan ve Ukrayna’nın NATO’nun parçası olacağını açıkladı. Bu olacak dediler nokta! Rusya, kesin surette bunun olamayacağını söyledi” diyor: “Ukraynalıları eğitip, silahlandırıyoruz. Ukrayna hakkında müttefikmiş gibi konuşuyoruz. Diplomatik ve askeri bağlar gelişiyor. Ukrayna’nın dışında Rusları büyük ölçüde rahatsız edecek bir dizi provokatif eylemde bulunuyoruz. İngilizler ahmakça Haziran 2021’de Karadeniz’de Rus karasularında bir muhrip (savaş gemisi) gezdirdi. Amerikalılar bir bombardıman uçağını alıp Karadeniz’deki Rus sahil şeridine sürdüler. Ruslar da bıktı ve artık müzakerelerle ilgilenmiyor. Mevcut durumu değiştimek istiyorlar.”

Peki ya çözüm?

Mearsheimer’a göre, “22 Şubat 2014,Ukrayna’yı NATO üyesi yapmak için icat ettiğimiz saçma sapan bir teoriydi. Çünkü kabullenemediğimiz bozuk politikalarımızı görmek yerine Rusları suçladık” diyor ve ekliyor: “... İdeal durum nötr Ukrayna yaratmak. 1991-2014 arası gibi. Rusya ve NATO arasında tampon ülke olması. Ama geç kalındı.”

SONUÇ: Kim savaş ister? İstemez! Ancak... Şikago’dan bile görülen gerçeğin Türkiye’de bazıları tarafından görülememesi çok üzücü!