Bisiklet, dünyanın en popüler olimpik sporlarından... Tam 122 yıl önce, 1900'de kurulan Uluslararası Bisiklet Birliği'nin (UCI) üyesi olan Türkiye, sporcuları ile olmasa da yarışları ile bu dalın etkin ülkelerinden...

Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu, kısaca TUR; Türkiye'nin en köklü organizasyonlarından biriyken ve dünyanın en önemli yarışları arasına girmişken, federasyon başkanlığı koltuğunu 2016'da devralan Erol Küçükbakırcı ile prestij kaybetti. 2008'de 2.1; 2010'da 2HC kategorisine yükselen TUR; liyakat yerine adamcılık devreye girince küme düştü; 'UCI Dünya Turu' takviminden çıkarıldı ve 2020'den itibaren 'UCI ProSeries' kapsamında koşulmaya başlandı. Bu süreçte SÖZCÜ'nün TUR'u takip etmesi de hiçbir gerekçe gösterilmeden yasaklandı.

TUR'u dünya takvimine sokan eski yönetim; 2021'deki seçimde geri döndü; yasak ayıbı da kaldırıldı. Başkan Emin Müftüoğlu ve ekibi, TUR'a yeniden sınıf atlatmak için ilk adımı bu yıl attı; alkışı hak etti. Birkaç aksaklık dışında organizasyon kusursuza yakındı.

18 Dünya Turu takımının 6'sı, 16 'pro' kıta takımından 12'si Türkiye'deydi.

Çok güzel bir parkuru olan 57. TUR'un Çanakkale'den ilk kez geçmesi, 57. Piyade Alayı Şehitliği'nde biten 6. etabı bir Avustralyalı'nın kazanması, şampiyonun da Yeni Zelanda'dan çıkması, anlamlıydı.

'Kraliçe etabı'nı kazananın her zaman şampiyon olamayacağı ortaya çıktı.

Her bisiklet yarışında görülebilecek kazalar, klavye kahramanları tarafından abartıldı; TUR'u kötülemek isteyenlere ve cahillere malzeme çıktı.

Yarışı çekip dünyaya ulaştıran çok uluslu reji, görüntü tercihleriyle sınıfta kaldı.

'Men in Black' formatındaki bazı güvenlik görevlileri kralcılık oynadı; basın mensuplarının ve yardımcı ekibin çalışmalarını engelledi.

Türkiye'de spor kültürünün olmadığı yine belgelendi. Bisikletçiler yuhalandı. Eceabat'ı saymayalım; parkur ve finiş alanları genellikle boş kaldı, polis ve jandarma ile yollar kapalı diye tartışanlar oldu.