Dursun Özbek, Galatasaray Kulübü’ne (ben de üyeyim) tekrar başkan olmak istiyor. SÖZCÜ bunu “Özbek’ten Çılgın Proje” manşetiyle kamuya duyurdu. Habere göre Özbek şöyle demiş; “Galatasaray’ı borç sarmalından çıkaran ekip olarak tarihe geçmeliyiz. Bir yıl içinde tüm borcu ödeyeceğiz. Bunu gerçekleştirecek projelerimiz var.... Borcu öderken şampiyonluğu da es geçmeyeceğiz. Kadroya yeni takviyeleri de yapacağız.” Ancak Özbek, tüm borcu bir yıl içinde ödeyecek projesini açıklamamış. Bana göre bu imar durumu değişiklikleriyle devlet sırtından arsa rantı yaratmaktan başka bir şey olamaz. Muhtemelen bankalarla “borç-arsa” takası anlaşmaları yapmayı düşünüyor. Üstüne de nakit para alıp Türk devletinin (milletinin diye okuyun) %8 dolar faiziyle dış borç aldığı bir dönemde,  yurt dışından beheri 10 milyon Euro’ya 5 futbolcu, bir de teknik direktör getirecek. Gelecek sezonda Galatasaray’ı şampiyon yapıp kupayı havaya kaldıracak. Bunun kadar “akape” kokan başka bir “çılgın proje” olamazdı.

PİYASA DEĞERİ 60, ALIŞ FİYATI 800 MİLYON DOLAR

2018’de Doğan Medya Grubu 916 (?) milyon dolara Demirören Grubu’na satılmıştı. Bu paketin en değerli parçası Hürriyet Gazetesi idi. Kabaca paranın 800 milyon doları onun için ödenmiştir denilebilir. Hürriyet Gazetecilik AŞ, hisse senetleri İstanbul Borsası’nda işlem gören bir şirkettir. O tarihlerde 100 milyon doların altında bir piyasa değeri vardı. Bugün bu değer 63 milyon dolara inmiş durumdadır. Hürriyet, Demirören almadan önce de şimdi de para kazanamayan dolayısıyla hissedarlarına tek kuruş temettü ödeyemeyen bir şirkettir. İlke olarak iş adamları kâr saikiyle hareket eder. Eğer işin içinde benim bilmediğim bir “indiragandi”  yoksa Demirören Grubu, (üstelik öz kaynakla değil bankalardan faizli döviz borcu alarak) çok yanlış bir yatırım yapmıştır. Hem Demirören Grubu hem de ona kredi veren bankalar bu hatalı “satın alma” ve “kredi verme” kararlarının cezasını çekmelidir. Ama görüyoruz ki; hadiseler öyle gelişmiyor. Yine imar durumu değişikliğiyle devlet sırtından arsa rantı yaratarak borç tasfiye edilmeye çalışılıyor. Daha da garibi, bu sorunun döviz geliri olmayan bir gazetenin dövizle sahip değiştirmiş olmasından doğmuş olmasıdır.

GÜNDÜZ-KONDU-CULUK

Zannetmeyin ki; “mekan rantı apartmak” sadece halkımıza has bir irtikap türüdür. Her ülkede insanlar, tapulu arsalarına imar izninden daha fazla inşaat yapmak için çok şeyi göze alır. Lakin “kanun hakimiyeti” (Rule of Law)  olan ülkelerde bunu başarmak zordur. Bizde ve bize benzer Latin Amerika ve Ortadoğu ülkelerinde hiç veya istediği yerde tapulu arsası olmayan lumpen taşralılar, kamuya ait “değerli” araziler üzerine yüzbinlerce gecekondu inşa etmiştir. Siyasiler de buna oy kaygısıyla müsamaha göstermiştir. Gecekondu inşa etmenin esas amacı, arsanın önce kullanım, sonra mülkiyet hakkını ele geçirmektedir. Rant oradadır. Gecekonduculuk son yıllarda çağdaşlaştı. Artık entel görünümlü azgın burjuvalar “minikev”, “tiny house”, “sabit karavan”, “konteyner”, “çadır”, “bungalow”, “kulübe” ve benzeri binacıklarla, ülkenin özellikle deniz kıyısındaki arazilerini yağmalamaya başladı. Eh, büyük burjuvalar “pansiyon” işleteceğiz ayağına yatıp, özel plajlı villa edinirse, küçük burjuvalar da plajlara minikev konduruverir.

Son söz: Zencinin sarışını olmaz, biz bize benzeriz.