Parası dışında konu ile ilgisi 3. ligimizin seviyesinde olan Katar’a FIFA Dünya Kupası’nın verilme nedeninin tamamen duygusal olduğunu herkes biliyor! Sosyal gelişmişlik düzeyi sadece ekonomik parametrelerle ölçülmez. Eğer ekonominize paralel özgürlüklerin olduğu çağdaş bir ülke olamıyorsanız; alkolü yasaklayıp, LBGT’ye karşı çıkarsınız. Ama bunun yanında çim sahaları klimayla soğutabilirsiniz; hepsi bu...

Söylenti o ki; Katar’ın şampiyonayı aldığı günden bugüne, inşaatlarda çalışan 6 bin 500 göçmen işçi ölmüş. Dolayısıyla bu şampiyona tarihte futboldan çok başka meselelerle gündeme gelecek gibi görünüyor.

Öyle bir şampiyona ki... Statları yapan işçiler göçmen. Organizasyon yabacılarda. Güvenlik, tarihten gelen pratiğimiz ile emniyet kuvvetlerimizde. Seyirciler kiralık. Yakında Katar parayı bastırıp şampiyonayı Mars’a bile taşırsa şaşırmayalım!

Göreceğiz bakalım; Katar dünya futboluna bir değer katacak mı, katmayacak mı?

ÇAKIR’IN VEDASI


Bu Dünya Kupası’nın bizi ilgilendiren tarafı, sadece yerli ve milli emniyet güçlerimiz ile temsil edilmemiz. Ne takımımız orada ne de hakemimiz. Oysa en azından hakemimizin çağrılma ihtimali yüksekti. Ama ülke olarak yükseleni paçasından aşağı çekme refleksimiz hemen devreye girip görevini yaptı ve toz oldu kaçtı.

Öyle değil mi, Sayın Nihat Özdemir! Siz de bu tuluata önce seyirci kaldınız, sonra da arka kapıdan kaçtınız.

Cüneyt Çakır’ın tüm dünyada yönettiği maçlara bilet alıp gidemeyecek olanlar, onun bir Dünya Kupası daha göremeden hakemliği bırakmasını engelledi. Gerçekten bildikleri bir şeyler olsa, kaçmak yerine bugüne kadar konuşurlardı...

Gelelim jübileye... Söylemleri ve taahhütleri ile işi toparlayacak gibi görünmekle birlikte, memleketi Gaziantep’te oynattığı özel milli maçta Çakır’a adeta aile arasında yüzük takar gibi bir jübile yaptı Başkan Büyükekşi. Doğrusu, bu kariyere sahip bir spor adamına çok daha görkemli bir tören düzenlenmesiydi. Biraz ayıp oldu.

Son söz Çakır’a: Bir gün medyada senin avukatlığını yapacağım, kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Artık yasaklar ve maç alma-verme kaygıların da ortadan kalktığına göre, MHK’nin kadük kalan 8 Mart kararlarının eğrisini doğrusunu açıklasan da, arkadaşlarınla birlikte kamu vicdanında da aklansanız... Ne dersin?