Bilerek, isteyerek planlayarak yapıldı. Nokta atışı. Beyinlere çakılmak istenen buydu. İlk türbanlı Vali Kübra Güran Yiğitbaşı, Afyon şehrine vali olarak atandı.

Övüyor.

Göklere çıkarıyordu.

Gazetecilik okumuştu.

2014 yılında cumhurbaşkanı seçimleri sırasında TV ekranında AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan için “Sizin politikanız ve özgürleştirici adımlarınız sayesinde... Vesile olduğunuz için...” diyen göze batıcı konuşmalar yaptı. “İkna Edici İletişim Sürecinde Siyasal Mesaj Tasarımı” adlı teziyle doktorasını verdi. Bakan yardımcısı oldu. Ve 8 yıl sonra 2022’de, bu hafta başında, ilk türbanlı vali olarak Afyon’a atandı. Ankara’da siyaset koridorlarında bugün gazetecilik okuyup da vali olmak üzere yapılan atamalar için “şahsa bağlı kadrodan” deyimi kullanılıyor. Aynı gün bir başka hanım için de karar çıktı. Diğer hanım tıp okumuş, doktor olmuştu. 22 yıl önce 2000 yılında Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nda vaka taraması yapmış; “İşkence Olgularının Adli Tıbbi Değerlendirmesi” teziyle ihtisasını (uzmanlaşma) tamamlamıştı.

Siyasete atıldı.

İstanbul İl Başkanı oldu.

İstanbul 25 yıldır AKP’nin kalesiydi. Mahalle mahalle ev ev dolaştı. Kaleyi sarstı, salladı, İstanbul, AKP’den CHP’li adayın yönetimine geçti. Canan Kaftancıoğlu’na 13 yıl önce yazdığı birkaç cümle yüzünden hapis kararı ve “milletvekili olamaz, belediye başkanı seçilemez” kararı çıktı.

Aynı gün:

AKP’li hanıma valilik.

CHP’li hanıma yasak.

Bizdense vali olur.

Değilse hapse konur.

★★★

Bu ikilik!

Bu ayırım!

Korkunç.

Bölücü.

Kutuplaştırıcı.

Ve ilkel.

Ülkemizde bugün halkın çoğunluğu Cumhurbaşkanı’nın “şahsa bağlı kadrodan” devlet yönetimine atadığı vali, kaymakam, bakan, milli eğitim müdürü, polis müdürü, üniversite rektörü, diyanet başkanı, müftü her kimse “tarafsız- adil- hakkaniyetçi” olamayacağına inanıyor.

Bu açıdan yazıyorum.

“İlk Türbanlı Vali için altın bir fırsat” doğdu! Tarafsızlığını ve valiliği gerçekten hak ettiğini gösterebilir. Türkiye’nin ilk türbanlı valisi Afyon’da “yüksek rezervli bir petrol yatağı bulunup da üzeri betonla kapatıldı” iddiasını araştırıp valilik icraatı olarak bütün Türkiye’yi aydınlatabilir.

Afyon’da petrol bulundu.

Üstü betonla kapatıldı.

Doğru mu? Yalan mı?

Yalansa niçin bu yalan?

İzmir Milletvekili Atilla Sertel, gazeteci kökenli olmasından gelen merakla Meclis’te KİT Üst Komisyonu toplantısında TPAO Genel Müdürü Melih Han Bilgin’e direk sordu: “Sayın Genel Müdür, Afyon’da zengin petrol yatağı bulundu, fakat Lozan’ın gizli maddesi gereğince üzeri 25 tonluk beton kapaklarla örtüldü...” iddiası var, ağızdan ağıza dolaşıyor.

Bu doğru mu?”

★★★

TPAO Genel Müdürü, soruyu duyunca; “çocukların bile inanmayacağı yalan” dercesine bıyık altından güldü. Yazılı cevap vereceğini söyledi. Afyon’da petrol bulunup üzerinin beton kapakla örtüldüğü iddiasını Afyon AKP Belediye Başkanı Mehmet Zeybek ortaya atmış; “Şuhut Kayabelen Köyümüz var. Bundan 15 yıl önceydi. 5-6 sondaj yapıldı. Burada gravite değeri çok yüksek petrol bulundu. Ama anlaşmalar neticesinde çıkarıp işletemiyorsun. Bana şu anda kapalı olan bir beton firmasının müdürü “her birine 25’er tonluk kapak yaparak üzerlerini örttük” dedi. 2023 yılı bekleniyor. 2023’te Lozan’ın 100 yılı dolacak. Lozan’a uyma mecburiyeti ortadan kalkacak. Petrolü çıkaracağız” diye tarihli, şahitli, ispatlı konuşmuştu.

AKP’li Belediye Başkanı!

AKP dışındaki partilerde siyaset yapanların batının uşağı olduğunu ve Lozan’daki gizli madde gereği Türkiye’nin yeraltı zenginliğini çıkaramayarak batı ekonomik hegemonyasına teslim oldukları propagandasını yapıyor.

★★★

Yeni Afyon valisi!

Gerçeği bulabilir.

Lozan üzerinden yapılan kirli propaganda, yalan, çamur sıvama, siyasal tasarım, algı yaratma, ikna etme var mı,
yok mu?

Açıklayabilir.

Türkiye öğrenir.

Türkiye’nin ilk türbanlı Valisi, valiliği hak ettiğine şüpheyle bakan milyonların kalbini fetih edebilir. Zaten yazdığı doktora tezinin konusu; “İkna Edici İletişim Sürecinde Siyasal Mesaj Tasarımı” üzerine olmuş. İzmir Milletvekili Atilla Sertel, araştırmış, incelemiş, soru önergeleri vermiş ve ikna olmuş: “Afyon’da petrol bulunup Lozan Antlaşması gereği üzerinin kapatıldığının yalan ve kirli bir propaganda olduğunu” söylüyor.