Cumhurbaşkanı  Erdoğan “Faizi tek haneye indirdik, merak etmeyin enflasyon da inecek.” dedi  ya...

Önce umutlandık. Sonra, biraz düşününce acı gerçeği hatırladık:

“Faiz emirle, komuta ile iner ama enflasyon asla emir-komuta ile inmez!”

Enflasyonu durdurmak için ekonomi biliminin gereklerini yerine getirmek, ekonominin tüm yasalarını ve piyasa kurallarını uygulamak şarttır...

Peki, biz bunu yapıyor muyuz? Hayır! Yapmıyoruz!

“Faiz sebep, enflasyon sonuç” diye dünyada hiçbir ülkenin uygulamadığı bir teorinin peşinden gittik, enflasyonu azdırıp maalesef canavar haline getirdik!

Bugün ülkemizde uygulanan ekonomi politikalarıyla enflasyonun düşmeyeceğini kabul ettiklerinde vakit çok geç olacak!

★★★

Artan enflasyon ülkede yoksulluğu arttırıyor

Fiyatlar almış başını gidiyor.

Merkez Bankası emirle faizi yüzde 9’a indirdi de ne oldu? Yapılan bu indirim halka yansıyor mu? Vatandaş bankalardan yüzde 9 ya da yüzde 10, yüzde 15 faizle kredi alabiliyor mu? Maalesef alamıyor!

İnanmayan gitsin, herhangi bir bankadan indirilmiş faizle kredi almaya kalkışsın... Alması mümkün değil!

Ee, o zaman ne oluyor bu faiz indirimi?

Bizde “Herkes gider Mersin’e, biz gideriz tersine” diye bir laf vardır ya... Halimiz böyle işte...

Dünya ülkeleri enflasyonu önlemek için faiz arttırıyor, bizim Merkez Bankası ise faiz indiriyor!

★★★

Ekonominin kitabını yeniden yazıyor bizimkiler... Yazıyor ama yanlış yazıyorlar!

Geçen yıl Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan “Yeni Ekonomi Modeli” krizi derinleştirdi ne yazık ki...

Son bir yılda dolar 12 liradan, 18.70 liraya fırladı.

Resmi verilere göre yıllık enflasyon yüzde 21’den, yüzde 85’e tırmandı. Ülkede işsizlik arttı, geçim iyice zorlaştı.

★★★

Okurlarımdan aynı mealde şikayet mesajları alıyorum.

“Kendileri kepçeyle alıyor, bize kaşıkla bile vermiyorlar.” diyorlar.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay “Gıda ve temel ihtiyaç maddeleri başta olmak üzere fiyat artışlarını takip ediyoruz. Vatandaşlarımızı enflasyona ezdirmemek için hızlı adımlar atıyoruz.” dedi.

Duy da inanma!

Artık halkın bu laflara inanacak hali kalmadı.

Geçinmek zorlaşıyor, evlerde porsiyonlar küçüldükçe küçülüyor!

★★★

İstanbul, Türkiye’nin en büyük, en gelişmiş şehri.

Bu kentte yaşayan 15 milyonu aşkın insanın en az yarısı mutsuz!

“İstanbul’un Barometresi” adı verilen bir araştırmaya göre, maddi yetersizlikleri nedeniyle istediği gıdaları alamayan İstanbul’luların oranı yüzde 64.2... İstanbul halkının yüzde 43.6’sı da, önümüzdeki aylarda kendi ekonomik durumlarının kötüleşeceğini düşünüyor ve bu endişeyle yaşıyor. Yazık değil mi insanlarımıza?

“Tek kişi, tek sorumlu, tek yetkili, bunun devam etme imkanı yok”


Ekonomistler ve bazı siyasiler “Tutulan yolun yanlış olduğunu” iktidara sık sık hatırlatıyor ama ülkeyi yönetenler buna kulak tıkıyor.

Kılıçdaroğlu uyarıyor, Meal Hanım uyarıyor, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Gültekin Uysal uyarıyor ama nafile...

İktidarı samimi olarak uyaranlardan biri de Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu... Diyor ki:

“Şimdi maalesef tek kişilik bir sistem var... Tek kişi, tek sorumlu, tek yetkili o... Biz bunun mutlaka değiştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Tayyip Bey’in tek kişilik yönetiminin uzun vadede devam etme imkanı yok. Düzelmesi de mümkün değil. Şu anda AKP’nin Türkiye’yi nereye getirdiğini kendisinin bile farkında olmadığı kanaatindeyim.”

GÜNÜN SÖZÜ


Kararsızlık, hatalı karar vermekten daha kötüdür!