Türkiye Cumhuriyeti yoluna bütün milleti seven ve tüm vatandaşları ayrım yapmadan kucaklayan bir Cumhurbaşkanı ile devam etmelidir.

Her geçen gün bu ihtiyacı daha güçlü bir şekilde hissediyoruz.

“Bizden olanlar” ve “Bizden olmayanlar” diye milleti gruplara ayıran bir yönetimle ülkede birlik ve beraberliği sağlamak mümkün olabilir mi?

Memleket, milletin yarısını kucaklayıp diğer yarsını dışlayarak “Terörist” ilan eden bir zihniyetle idare edilemez. Edilmeye çalışılırsa sonuç hüsran olur!

★★★

Türkiye’nin karşılıklı kavga, gürültü ve patırtılarla kaybedecek zamanı kalmamıştır.

Son 20 yılda sevgi, saygı, hoşgörü kayboldu, aynı görüşte olmayanlar arasında diyalog koptu, ülkemiz demokrasiden söz edilemez hale geldi.

Karşıt görüşteki insanlara “Terörist, hain, münafık” dediler de ne oldu?

Toplum olarak bölündük, bir arpa boyu bile ilerleyemedik.

Hep geriye, hep geriye gittik!

Dini siyasete alet edenler çoğaldı. Tekke ve tarikatlar arttı.

Bu kafalarla Türkiye’nin düzlüğe çıkması mümkün olabilir mi?

★★★

Millet çaresizlik içinde...

Siyasilerin kayıkçı kavgalarını ibretle izliyoruz.

Türkiye’nin ciddi sorunları var ve bunlar her geçen gün daha da büyüyor.

Huzursuz ve karamsar bir toplum olma yolunda ilerliyoruz. Bu gidişle gelecek için umutlarımızın yeşermesi mümkün olabilir mi?

Umutsuz gençlerimiz yabancı diyarlara kaçıyor.

Dışlanan doktorlarımız mesleklerini başka ülkelerde sürdürmek istiyor.

İşçilerimizin yarısından çoğu asgari ücretle açlığa talim ediyor.

Halktan kopuk yönetim tüm bunları, ya görmüyor, ya da görmezden geliyor.

★★★

İnatla murat bir değildir. Enflasyon ve pahalılık “İnadım inat” denilerek önlenemez!

Akılcı olmak, aklın ve bilimin yolunu izlemek gerekiyor.

Geleceğe umutla bakabilmemiz için ülkemize “Ortak akıl” hâkim olmalı...

“6’lı Masa” bu yolda atılan önemli bir adımdır. Değerini bilelim!

“Kaçak yabancı” tehlikesi!


“Teröristlerin ayakkabı numaralarını bile biliyoruz” diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstiklâl Caddesi’ndeki bombalı saldırı olayı nedeniyle büyük puan kaybetti. Gelişen olaylar güven sarsıyor.

Bombalı saldırı hakkında Türkiye Futbol Federasyonu’nun eski başkanlarından M. Kemal Ulusu’dan bir mektup aldım. Diyor ki:

“Haberlerde  bombayı patlatan kadın teröristin, Suriye’den Türkiye’ye bir erkekle karı-koca gibi gelip, ikisinin de yabancıya ait bir tekstil fabrikasında çalıştığı açıklandı.

Şimdi soruyorum: Bunların çalışma izinleri var mı?

Maaş ve sigorta bordrolarını, vergi veren bir Türk vatandaşı olarak bilmek istiyorum ve bunların sigortasız çalıştıklarına eminim.

Türkiye’ye kaçak gelen Suriyeli, Afgan vs. gibi yabancıların nasıl kaçak, sigortasız çalıştıkları basit bir araştırma ile ortaya çıkacaktır.

Devletimiz güçlüdür. Yeter ki sıkı kontroller yapılsın... O zaman bu tipler kökten temizlenir.

Kanlı saldırı bu konuda bir başlangıç olur umudundayım.”

TEBESSÜM

İş arayan genç...


Bir tatil kentinde iş için başvuran gence patron:

“Elemana ihtiyacım var. Eğer sekreterime işlerinde yardım edersen sana yatacak yer, yemek ve maaş olarak asgari ücret veririm” diyor.

İş isteyen genç “Önce görmem lâzım efendim” diyor. Patron:

“Gör tabii... İşte, yapacağın işler burada!” derken delikanlı:

“Yoo...”diyor “O işler kolay patron, önce sekreterinizi göreyim, güzel mi bakiiim!”

GÜNÜN SÖZÜ

Hiç iyilik yapmayanın düşmanı olmaz. Fakat, sen yine de iyilik yap!