ORC Araştırma Şirketi Genel Müdürü Mehmet Pösteki SÖZCÜ’ye konuştu:


MEHMET PÖSTEKI, “CHP, şu anda Ak Parti’den sonra en fazla kamuoyu araştırması yaptıran parti. Kılıçdaroğlu mutlaka kendi ismini Erdoğan’la kıyaslattırıyordur. Bizler de soruyoruz örneğin henüz yayınlanmamış bir verimizde ‘Kılıçdaroğlu-Erdoğan yarışında tercihiniz ne olur’ sorusuna yaklaşık yüzde 38-38 gibi kafa kafaya bir durum çıktı. Geri kalan seçmen bu iki adayın yarışında kararsız olduğunu ifade ediyor. Oldu ki Kemal Kılıçdaroğlu masadan kalktı ve aday oldu, ben söz konusu belediye başkanlarının onun karşısına geçip aday olabileceğini düşünmüyorum, vatandaşın da buna tepki göstereceğini düşünüyorum” dedi.

24 Haziran seçim sonuçlarını en doğru şekilde bilen ORC Araştırma’nın Müdürü Mehmet Pösteki, “Seçmenin istediği tek şey, güven oluşmuşken 6’lı masanın tamamının ‘kazanacak’ isim konusunda anlaşması, risk alınmaması” dedi.


Bütün partiler seçim sürecine artık kesin ve keskin bir şekilde girmiş bulunuyor. Millet İttifakı ve diğer muhalefet partileri aylardır sahada idiler, sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan da getirdiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne göre ikinci sıfatı olan “AKP Genel Başkanı” kimliğiyle seçmene ve o arada kendisine çok yakın gazetelerin köşelerine hitap eden; “gereğini yapacaksınız” diyen konuşmalarına başladı. Araştırma şirketleri her ay yaptıkları anketlerin sonuçlarını yayınlıyor ama bu hafta sonu 2 Ekim Pazar günü 6’lı masa Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ev sahipliğinde ve “cumhurbaşkanı adayı” tartışmalarının en yoğun olduğu sırada toplanacağı için güvenilir bir araştırma şirketinin bazı verileri topluma olduğu kadar “masaya da fikir vermesi açısından” daha büyük önem taşıyor. Ben bugün partilerin oyları son bir ayda nasıl değişti noktasından başlayacağım ama asıl üzerinde duracağımız noktaların farklı olduğunu göreceksiniz. 24 Haziran 2018 cumhurbaşkanı ve genel seçim sonuçlarını en doğru bilen ve hiçbir partiye yakın olmadığı için güven veren Araştırma Şirketi ORC’nin Genel Müdürü Sayın Mehmet Pösteki ile yaptığım röportajı siyasetçilerin de diğer okurlarımız kadar büyük bir ilgiyle okuyacağına inanıyorum.

■ Sayın Pösteki, Eylül araştırmanızda partilerin oyları Ağustos’tan biraz da beklenmedik şekilde farklı çıktı, önce bu sonuçları verelim, sonra sorularıma devam edeyim.

Cumhur İttifakı 17-21 Eylül arasında 33 ilde yapılan Eylül araştırmasında yüzde 36,6, Millet İttifakı yüzde 44,2, HDP’nin İşçi Partisi ve diğer bazı partilerle yeni kurduğu Emek ve Özgürlük İttifakı yüzde 7, 4 çıktı ki Millet İttifakı’ndan kabul edilebilir bir aday çıkması durumunda onlar da muhalefet adayını destekleyeceklerini belirtiyor. AKP Ağustos’ta yüzde 27,3 idi, Eylül’de yüzde 30.6, CHP’de çok az bir oynama var; Ağustos’ta yüzde 25,1, Eylül’de 24,8, İyi Parti Ağustos’ta yüzde 21,1, Eylül’de 19,4, HDP Ağustos’ta 7,2 (kurduğu ittifak Eylül’de 7,4), MHP Ağustos’ta yüzde 6, Eylül’de 6,1, Gelecek Partisi Ağustos’ta yüzde 2,2, Eylül’de 2,6, Deva Ağustos’ta yüzde 2,1, Eylül’de 2,2, Türkiye Değişim Partisi Ağustos’ta yüzde 1,8, Eylül’de 1,8, yüzde 1,8, BBP yüzde 1,8, Saadet Partisi Ağustos’ta yüzde 1,4, Eylül yüzde 0.9, diğer partiler Ağustos’ta yüzde 2, Eylül’de yüzde 2,2. Saadet Partisi, 0.2 puan Gelecek Partisine , 0.3 puan AKP’ye oy kaybetmiş görünüyor. Gelecek Partisi , Deva Partisi, Saadet Partisi, kendi arasında oy geçişkenliği çok olan partiler. Bazı aylarda iktidara da eğilim olabiliyor bu parti seçmenlerinde. Netice de büyük bölümü eskiden AKP’ye oy vermiş seçmenler.

Burada dikkat çeken nokta Millet İttifakı oylarının Cumhur İttifakı’nı rahatça geçmesine rağmen AKP oylarında biraz yükselme görülürken muhalefet partilerinin oylarında geçen aylardakine kıyasla yükselişin yavaşlaması, bazılarında oylarda az da olsa azalma görülmesi.

■ Ümit Özdağ’ın Zafer Partisi yükselmekteydi ama araştırmada yok, neden?

Araştırmalar “Bu Pazar seçim olsa sonuç ne olurdu” şeklinde yapıldığı için ve Zafer Partisi bu durumda seçime henüz katılamayacağı için ankette yer almıyor, Aralık 15’ten sonra Zafer Partisi verileri de görülecektir.

■ 6’lı masayı oluşturan partiler hiçbir şekilde sorun çıkmayacağını söyleseler de yapılan açıklamalar sanki bu havayı bozuyor ve özellikle iktidar medya kanallarında bunun aksine bir algı yaratılmasına neden oluyor. Kemal Kılıçdaroğlu aday olduğunu açıkladı, partisine “yanımda mısınız” diye sordu, bundan sonra Meral Akşener’in “6’lı masada aday dayatması olamaz, masa noter değil, CHP’ye borcumuzu ödedik” gibi sözleri o medyada “Bilek güreşi başladı, İyi Parti Kılıçdaroğlu’na karşı mı” başlıklarıyla verildi ve veriliyor. Seçmen bunu nasıl değerlendirir?

Kesinlikle net bir şekilde şunu söyleyebilirim; seçmenin Kılıçdaroğlu’yla ilgili ya da çıkabilecek herhangi bir isimle alakalı bir sorunu yok, seçmenin tek istediği şey; bu kadar güven ortamı oluşmuşken masanın tamamının hem “kazanacak isim” konusunda, hem de kazandıktan sonraki süreçte gerek ekonomi, gerek parlamenter sistem, gerekse sığınmacılar gibi, hukuk gibi birçok konuda anlaşması ve “diğer liderle de uyum içinde çalışacak bir isim” çıkması, herhangi bir riskin alınmaması. Kemal Kılıçdaroğlu’nun yapmış olduğu açıklamayı tamamen kendi partisini, kendi seçmenini konsolide etmek açısından yapmış olduğu bir girişim olarak görüyorum.

İKTİDAR ADAYLIK TARTIŞMALARI ÜZERİNDEN “GÜNDEM BELİRLEYEN” OLMAYA BAŞLADI!

İktidarın bu konulardaki yıpratıcı açıklamalarını –tabii ki bir kampanya sürecine başladı- yapacaktır, yapmaya da devam edecektir, çünkü son zamanlarda bu adaylık tartışmaları üzerinden gündem belirleyen taraf olmaya başladı yeniden. Şunu söyleyebiliriz; İyi Parti’nin, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve masadaki diğer partilerin hiçbir şekilde bir kavga durumu söz konusu değil. Bakın ben araştırmacıyım ve bu liderlerin hepsine, hatta 6’lı masada olmayan liderlerin de birçoğuna zaman zaman sunumlar da yapıyoruz, görüşmeler de yapıyoruz, öyle bir uyum sorunu yok. Elbette ki tartışmalar olabilir, Meral Akşener’in de söylemi “Kemal Kılıçdaroğlu’nu istemiyoruz” şeklinde değil, şu anda daha “net bir durum olmadığını” ifade ediyor. Yani kamuoyu araştırmalarında vatandaşın “Biz Kemal Kılıçdaroğlu’nu istemiyoruz, şunu istiyoruz, bunu istiyoruz” gibi bir durumu söz konusu değil.

“KILIÇDAROĞLU’NUN POPÜLARİTESİNİN SON DÖNEMDE ARTTIĞINI GÖRÜYORUZ!

Evet, süreç içinde Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu süreç içerisinde çok fazla halka empoze edildiği için –bu da iktidar tarafından karışıklık yaratmak amacıyla bilinçli olarak yapıldı- onlar arasında bir kutuplaşma oldu, yani taraftarlar oluşmaya başladı ama masada şu da var; Kılıçdaroğlu “Ben adayım” diyor ve ortada başka da aday yok ve son dönemde ben şunu da görüyorum; Kılıçdaroğlu’nun popülaritesi, halktaki karşılığı her geçen gün artmaya başladı, insanlar ısınmaya da başladılar bu duruma. Sadece insanların duymak istediği şey; masanın tamamının “Biz bu adayın arkasındayız, politikalarımız konusunda, onun kazanacağı konusunda hiçbir tereddütümüz yoktur, biz bu adayın arkasındayız” cümlesini söyleyebilecekleri bir isim. Cumhuriyet Halk Partisi şu anda Ak Parti’den sonra en fazla kamuoyu araştırması yaptıran parti, Kılıçdaroğlu mutlaka kendi ismini Erdoğan’la kıyaslattırıyordur, soruyordur, bizler de soruyoruz, örneğin benim daha henüz yayınlanmamış bir verimle “Kılıçdaroğlu-Erdoğan yarışında tercihiniz ne olur” sorusuna yaklaşık yüzde 38-38 gibi kafa kafaya bir durum çıktı, geri kalan seçmen grubu bu iki adayın yarışında kararsız olduğunu ifade ediyor. Bu da önümüzdeki süreçteki kampanyaya göre belirlenebilecek bir şey.

TERCİH DEĞİŞTİREBİLECEK BİR KARARSIZ YIĞINI VAR ŞU ANDA!

■ Yani Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun oyları eşit mi çıkıyor?

Şu an için öyle çıkıyor ama dediğim gibi; henüz kampanya süreci başlamamış, iki taraf için de söylüyorum bunu, durum bu. Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu algısı çok fazla yapıldığı için onlar bir iki puan daha fazla çıkabiliyorlar fakat şunu da izah edeyim; kararsızları nasıl dağıtacağınızla ilgili bir durum bu. Diyelim ki bir kamuoyu araştırmasında 44 puan Mansur Yavaş, 40 puan Erdoğan çıktı, geriye kalıyor yüzde 16’lık bir kararsız seçmen, bu kararsız seçmeni oransal olarak dağıttığımızda Mansur Yavaş kazanıyor gibi görünüyor ama bu kararsız seçmen; son dakikaya kadar o politikalara bakan, ekonomi açıklamalarına göre tercihini değiştirebilecek bir yığın var şu anda Türkiye’de.

KILIÇDAROĞLU ADAYLIĞINDAN HİÇBİR ŞEKİLDE VAZGEÇMEYECEK!

■ Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu, Kılıçdaroğlu’na “Biz yanındayız, adaylığını destekliyoruz” dediler.

Şunu biliyoruz ki Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu konudaki tutumu çok net, aldığımız bilgiler bunu gösteriyor, Kemal Kılıçdaroğlu adaylığından hiçbir şekilde vaz geçmeyecek.

■ Evet, ben adayım diye başlamamış ama “Yanımda mısınız, bilmek istiyorum” demek, “adayım, yanımda mısınız” demektir zaten.

Aynı fikirdeyim, sadece şunu söylüyorum; bu mesele biraz daha bilimsel çalışmalarla ortaya çıkarak, ya da vatandaşa doğru şekilde anlatarak yapılabilecek bir şey. Şimdi objektif olarak baktığımızda Meral Akşener şunu söylüyor; “Bu seçimi kazanmamız lazım, Kemal Beye minnet borçluyum, eğer kazanabilecek pozisyonu görürsek, masadakiler veya halk araştırmalarımızda gerçekten böyle bir durumu bize gösterirse Kemal Bey de olur, Mansur Bey de olur, o da olur, bu da olur”. Yani kazanacak bir isimle çıkalım, aday dayatması olmasın diyor. Vatandaş da şunu istiyor; “Biz size güvendik, bir masa oluşturduysanız bu masadan ortak kararla bir aday çıkmalı”.

ERDOĞAN, STRATEJİSİNİ EKONOMİK VAATLER ÜZERİNE KURDU

■ Başka isimler birkaç puan önde görünse bile 6’lı masa kimi aday gösterirse halk onun etrafında toplanacak değil mi? Daha önceki araştırmalarda “6’lı masa kimi aday gösterirse o kazanacak” sonucu çıkmamış mıydı?

Evet, tam olarak bunu söyleyebiliriz. Şimdi, sürekli doğru adaydan bahsediliyor, doğru aday nedir? Doğru aday sadece kazanacak bir isim değildir, masada sonuçta sadece kazanmak üzerine tartışmalar yapılmıyor, insanlar için şu anda ekonomi en önemli konu. AK Parti iktidarı, Tayyip Erdoğan şu anda bütün stratejisini insanlara ekonomik vaatlerde bulunarak, hatta bununla ilgili bir takım girişimlerde bulunarak ekonomik açıdan seçmen kazanmaya yoğunlaştırmış vaziyette –belki göz boyamadır bilemiyorum ama- vatandaş şu anda bunları almaya başladı. Erdoğan’ın oylarında geçtiğimiz 2 aya göre 3 puanlık bir kıpırdanma var.

MASA “BİZİM ADAYIMIZ BUDUR” DEDİĞİNDE HİÇBİR SORUN KALMAYACAK!

■ Siz neye bağlıyorsunuz bunu, sadece vaatlere mi? Acaba 6’lı masada cumhurbaşkanı adayı konusundaki belirsizlik ve liderlerin bu konudaki farklı farklı açıklamaları etkiliyor mu acaba?

Evet, vatandaşın bir bölümü olumsuz etkileniyor ve diğer tarafa dönüp “Bak işte şunu açıkladılar, bunu yapıyorlar, dış politikada bizi onore ediyorlar, sosyal konut meselesi, tabanda şu da yayılmaya başladı “Yakında EYT (emeklilikte yaşa takılanlar) çıkacak, o çıkacak, bu çıkacak, herkesin gözü şu anda Erdoğan’ın, iktidarın önümüzdeki süreçte neler açıklayacağında. Psikolojik üstünlük ve oy üstünlüğü Millet İttifakı’nda fakat iktidar şu anda tekrar gündem belirleyen olmaya başladı. Erdoğan şu an sahaya çıktı, vatandaş da diyor ki “Kimi belirleyecekseniz, ortak bir adayı belirleyin, bir şekilde halledin, bizim karşımıza çıkarın biz de destekleyelim”. Eğer masada Meral Akşener, Ahmet Davutoğlu ve diğer liderler “Bizim adayımız budur, Kılıçdaroğlu’dur” dediğinde vatandaşta hiçbir sorun kalmayacak. Birliktelikle alakalı olan bir şey.

AKP BU KARARSIZLIĞI ÇOK NET ŞEKİLDE KULLANIYOR

AKP bu kararsızlığı çok net bir şekilde kullanıyor, gerek televizyon yorumlarında kullanıyor, gerekse şu anda ilçe ilçe, teşkilat teşkilat eğitimler veriliyor; “Gidin bunları sokaklarda millete anlatın, bakın daha aday bile belirleyemediler, bunlar hiçbir şey yapamazlar” gibi teşkilatlarıyla faaliyetteler. Kim ne derse desin, şu anda 20 yıllık iktidarla 81 ilin tamamında teşkilatları var, bunlar eğitiliyor ve şu anda bütün illerde, ilçelerde minibüslerle gidip dağ köylerine varana kadar bunlar anlatılıyor. Eğer karşı taraf bir şey söylemezse insanlar bir şekilde -ilk söyleyen taraf hem medya, hem teşkilatları aracılığıyla iktidar olduğu için- döndürmeye başladılar. Bu yeterli olur mu, tabii ki olmaz. Son olarak şunu söyleyeyim, yapılması gereken hamle aslında şu; mülteci meselesi, hukuk meselesi, birçok mesele çok önemli ama insanlar yeni lider geldiğinde ekonominin ne kadar zamanda düzeleceği, nasıl düzeleceği konusunu duymak istiyorlar, 6’lı masanın bütün liderlerinin ekonomi konusunu bu şekilde ele alması lazım. Eğer Erdoğan, ekonomi konusunu düzeltmeye gidileceğine dair girişimlerde bulunursa ve halkı ikna etmeye başlarsa inanın bu işler hiç öyle “çantada keklik” bir durumda olmaz.



6’LI MASANIN,  AKP HAMLELERİNE KARŞI HAMLE YAPMASI GEREKİYOR

■ Türkiye’nin en deneyimli siyasetçisi Sayın Hüsamettin Cindoruk kısa süre önce yaptığım bir röportajda bu durumu çok güzel açıklamış; “Kasa ile masa yarışırsa kasanın kazanma şansı her zaman vardır” demişti. Seçim yaklaşırken para basılıp kasa açılırsa, EYT, Ek gösterge gibi konular halledilirse acaba hakikaten kaçan seçmeni geri döner mi?

Döner, şimdi şöyle Meclis konusunda Ak Parti bütün umudunu kaybetmiş durumda, hiç o konularda bir hazırlık yapmıyorlar, stratejiyi tamamen Erdoğan üzerine kurup, bütün enerjilerini onu kazandırmak için sarf ediyorlar. Tek kazanabilecekleri şeyin ekonomik rahatlık sağlamak olduğunun farkındalar, bunun üzerinde çalışıyorlar. İşte karşı hamle olarak masanın da aynı şekilde hamleler yapması gerekiyor ama şu anda tek konuşulan şey “O mu aday olacak, bu mu aday olacak, İyi Parti onu dedi, HDP bunu dedi” gibi tartışmalar, insanlar bundan bıkmış durumda.  Esnafı düşünün, bir caddeye çıktığınızda 100 esnaftan 95’i iktidara veryansın ediyor ama bir ay sonra diyelim ki iktidar esnafa şu kadar “geri ödemesiz kredi”verdi, “esnafımızın yanındayız” reklamı yaptı, esnaf dönmeye başlar, çünkü esnaf her zaman Ak Parti’nin oy aldığı bir kitle. Aynı şekilde emekliler, bankamatiğe gittiğinde emekli maaşını 300-500 lira fazla gördüğünde Tayyip Erdoğan’a “İşte bu” der, halkımız maalesef bu doğrultuda ilerliyor. Şu da bir gerçek; yüzde 55-60’lık bir bloğu artık konsolide edebilecek olan masa ekonomi konularında insanları nasıl ikna edecekler bilemiyorum ama…

■ Söylüyorlar; “Biz gelirsek şunları yapacağız” diye anlatıyorlar.

Ama tek tek açıklıyorlar. Örneğin 2 Ekim Pazar günü toplantı var, toplantının ardından “Ekonomik anlamda vatandaşımız rahat olsun, biz bu, bu çalışmaları gerçekleştireceğiz” gibi . Ben şunun olacağını da kesinlikle düşünmüyorum; oldu ki Kemal Kılıçdaroğlu masadan kalktı ve aday oldu, ben söz konusu belediye başkanlarının onun karşısına geçip aday olabileceğini düşünmüyorum, vatandaşın da buna tepki göstereceğini düşünüyorum.