AKP’nin iktidara geldiği ilk günlerdi. 18 Aralık 2002’de Dr. Necip Hablemitoğlu suikasta kurban gitti. Soruşturmayı  Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Savcılığı yürütüyordu. Ancak, Şengül Hanım, ifade verirken, savcının elinde telefonla oynamasından çok rahatsız olmuştu. Hele, ifade verirken İstihbarat Şube Müdürü Muharrem Durmaz’ın odada bulunması da şüphelerini artırmıştı.

DGM’nin kaldırılmasından sonra soruşturmayı yürüten savcının araştırmasını istediği konular cinayeti araştıran istihbarat şubesi tarafından savsaklanıyordu. Soruşturmanın başındaki emniyet yetkilisinin cemaatçi olduğu  Emniyet’te biliniyordu. Nitekim, darbe girişimi sonrası bu kişinin yanı sıra aynı şubedeki 15 polis ya yurtdışına kaçtı, ya da cezaevine konuldu. Muharrem Durmaz’ın nerede olduğu ise hala belirlenemedi.   

İLK İSİMLER

Gazeteci Zihni Çakır, 5 Şubat 2015’de İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne gidip, Hablemitoğlu suikastıyla ilgili Nuri Gökhan Bozkır’dan duyduklarını anlattı. Bunlar arasında tetiği çektiği öne sürülen özel kuvvetlerde görevli bir kişinin ismini de verdi. Bu belki de soruşturma ile ilgili en önemli bilgiydi.

2015 yılının Mart ayında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na Harun Kodalak, Başsavcı Vekilliğine ise Necip Cem İşçimen getirilmişti. Soruşturma dosyasında olması gereken mermi kovanlarının izine ancak Kriminal Laboratuar arşivinde rastlanabildi. Necip Hablemitoğlu’nun 18 Aralık 2002’de evinin önünde öldürülmesi, daha sonra Fethuhlahçıların ilk silahlı eylemi olarak değerlendirilecekti.

ÖNEMLİ EKSİKLİK

Zihni Çakır’ın 5 Şubat 2015’de İstanbul’da alınan ifadesi ancak 2015 yılının Kasım ayında Ankara’ya gönderildi. Nuri Gökhan Bozkır’ın ifadesinde tetiği çektiği öne sürülen Tarkan Mumcuoğlu ile ilgili Başsavcı Vekili Necip Cem İşçimen, suikast günü çevrede daha geniş yer tespiti yapan CD-R çalışmasını istedi. Sözlü ve yazılı olarak bu çalışmanın daha önce yapılıp yapılmadığı sorulduğunda, “Yapılmadığı” söylendi. Şaşırtıcı bir durumdu…

Hablemitoğlu’nun eşi Şengül Hanım’ın ifadesi ikinci kez alındı. İfadede daha çok Necip beyin güncel hayatı anlatılıyordu. Çok düzenli bir yaşamı olduğu belirtiliyordu. Hablemitoğlu, iki aracın arasına otomobilini park etmeden önce adeta kendisine yer vermek için oradan ayrılan birileri vardı. Bu planın bir parçasıydı. Soruşturmanın içinde yer alan bir yetkili bu durumu SÖZCÜ’ye şöyle yorumladı:

ÖNCE YER AÇTILAR

“Cinayetin işlendiği yerde iki aracın arası boşaltıldı. Necip Bey, boş olan yere aracını park ediyor. Elinde iki torba ile iniyor. Yani o anda kendini savunma durumu yok. Gözünden ve kafasından vuruluyor. Tetikçi, ışıkları sönük bir araçla olay yerinden ayrılıyor.  Belirlenen  bazı plakalar vardı. Bunun araştırılması istendi. CD-R kayıtlarının çıkarılması için mahkeme kararı çıkarılması istendi.”

Bu arada ilginç gelişmeler oluyor, yeni bilgilere ulaşılıyordu. Savcı Necip Cem İşçimen, bazı isimlerin, cemaatle ilgili kitabı nedeniyle Necip Hablemitoğlu ile görüşmek istediklerini belirledi. Onların da ifadelerine başvuruldu. Bunlardan birisi de Enver Altaylı’ydı. 

SAVCI SIKIŞTIRIYOR

Savcı İşçimen ve Serdar Coşkun’un çabalarıyla 13 Temmuz 2016’da yani darbe girişiminden iki gün önce, Fethullahçı yapı ile ilgili “çatı iddianamesi” hazırlandı. Aslında bu iddianamede, Necip Hablemitoğlu da yer alacaktı. Ancak, Emniyet İstihbarat Dairesi’ne 4 Mart 2016’da gönderilen yazıda cinayet günü o bölgede hangi telefonların olduğunun araştırılması istendi. 

Cemaat yapılanmasının önemli merkezlerinden olan İstihbarat Dairesi’nde, yapılan yazışmalar önemli ip uçları veriyordu. H.Ş, üst amirine bilgi verirken, “Bunlar hepsini almış. Savcı bizi sıkıştırıyor. Ne yapacağız” diye yazıyor. Bu yazıya bir türlü cevap gelmeyince İşçimen 15 Temmuz 2016’da dosyanın geciktirilmesini eleştiriyor  ve daha fazla gecikmesi halinde soruşturma açacağını belirtiyor. O akşam, darbe girişimi gerçekleştiriliyor, İşçimen de o gece darbe girişiminde bulunanlara karşı yargıda en ön saflarda mücadele yürütüyor, ilk gözaltı emirlerini veriyordu.

İşte belgesi: Necip Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002’de öldürüldü. 2015’de göreve getirilen savcı Necip Cem İşçimen, dosyada olması gereken bir çok belgenin olmadığını gördü. 13 yıl sonra o belgeler için savcı emir verdi.


ELE VERİYOR 

Sonunda ifadeleri de  CD-R,  HTS kayıtları alındı. Buradan Fikret Emek, Levent Göktaş, Tarkan Mumcuoğlu,  Nuri Gökhan Bozkır’a da çıkılıyordu. Dosya 2017 yılının mart ayı başına kadar Necip Cem İşçimen’de kaldı. Bu arada önemli yol alınmıştı. Daha sonra dosya Savcı Zafer Ergün’e verildi. Ergün de ulaştığı yeni bilgi ve belgeler ışığında ilerledi. Nuri Gökhan Bozkır’ın iadesi için yoğun çaba gösterdi. Bu, suikasta uzanan önemli bir yoldu.

2015 yılına kadar bu dosyanın üzerine sank ölü toprağı serpilmişti. Basit hırsızlıkta bile HTS kayıtları istenirken, bu kayıtların olmaması hem savcılık, hem emniyet açısından kayıp yıllardı. Darbe girişiminden sonra şu gerçek ortaya çıktı: Dosyada ifade alan, olay yeri incelemesi yapan ve diğer işlemleri yürüten emniyet mensuplarının  yüzde 80’i FETÖ’cü çıktı. Savcı Cem İşçimen döneminde belli noktaya getirilen dosya, Savcı Zafer Ergün’le yeni bilgiler ışığında daha ileri boyuta ulaştı. İlk tutuklamalar da başladı.

Suikastın  üzerinden 20 yıl geçmiş olsa da dosyayı kapatmayan, aydınlatılması için emeği geçenleri kutlamak gerekir. Bunlar arasında, Hablemitoğlu’nun avukatı Ersan Barkın’ı asla unutmamak gerekir.