“Bu antlaşma, Türk milletine karşı, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sévr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasi zafer eseridir.” (Atatürk)


Dün, Lozan Antlaşması’nın 99.yıl dönümüydü. Türkiye’nin tam bağımsızlığının garantisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusu Lozan Antlaşması’nın imzalanmasının üzerinden 99 yıl geçmesine karşılık -nedendir bilinmez- ülkemizde korkunç bir “Lozan cehaleti” devam ediyor. Lozan’ın gizli maddeleri olduğu, adaların ve Musul’un Lozan’da kaybedildiği, Lozan’da petrol ve maden çıkarmamızın yasaklandığı, Lozan’ın süresinin 100 yıl olduğu gibi çok sayıda “Lozan yalanı” her yerde konuşuluyor. İşin daha da kötüsü bu cehalet, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarınca özellikle beslenip büyütülüyor.

Soru 1: Lozan Konferansı hangi savaşı bitirmek için toplandı?

Cevap 1: Türkiye, Kurtuluş Savaşı’nın galip devleti olarak Lozan’da bulunduğunu iddia ederken –ki doğrusu buydu- İngiltere, Türkiye’nin Birinci Dünya Savaşı’nın mağlup devleti olarak Lozan’da bulunduğunu iddia ediyordu. Ancak İsmet Paşa, bu muameleye izin vermedi. Türkiye, Lozan’da İsmet Paşa’nın ifadesiyle “eşit”, “egemen” bir devlet olarak mücadele etti.

Soru 2: Lozan’da Türkiye hangi ülkelere karşı mücadele etti?

Cevap 2: Lozan’da İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Sırp-Hırvat-Sloven Devleti, Boğazlar konusunda Sovyet Rusya ve Bulgaristan, belli konular için Belçika ve Portekiz ile gözlemci ABD vardı. Lozan’da İngiltere öncülüğünde Türkiye karşıtı bir “Birleşik Cephe” kurulmuştu. Türkiye Lozan’da adeta yedi düvele karşı neredeyse tek başına mücadele etmek zorunda kaldı Atatürk’ün ifadesiyle Müttefikler Lozan’da Türkiye’ye birkaç yılın değil, 300-400 yılın hesabını sormak istiyorlardı.

Soru 3: Lozan Heyeti Başkanı olarak neden İsmet Paşa seçildi?

Cevap: 3: Lozan Konferansı öncesinde İsmet Paşa Batı Cephesi komutanıydı. Herkes Lozan’da Türkiye’yi Başbakan Rauf Bey’in temsil edeceğini düşünüyordu. Rauf Bey’den sonra akıllara gelen ikinci isim ise Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Bey’di. Fakat Atatürk, Lozan’da Türkiye’yi İsmet Paşa’nın temsil etmesini istedi. Bunun iki temel nedeni vardı. Birincisi, Atatürk, İsmet Paşa’yı öteden beri iyi tanıyordu ve aralarında uyumlu bir iletişim vardı. Atatürk, İsmet Paşa’ya güveniyordu. İkincisi, İsmet Paşa, kısa süre önce Mudanya Ateşkes Antlaşması’nda diplomatik yeteneklere sahip olduğunu kanıtlamıştı. İsmet Paşa Hatıralarında, kendisinin Lozan’a katılmak için bir talebi olmadığını, Atatürk’ün, Yusuf Kemal Bey’in istifasını sağlayarak kendisini Dışişleri Bakanı yapıp Lozan heyetine başkan seçtiğini belirtiyor. Atatürk de Nutuk’ta İsmet Paşa’yı kendisinin ikna ettiğini yazıyor.

Soru 4: Lozan Heyetindeki delegeler nasıl seçildi?

Cevap 4: 26 Ekim 1922’de TBMM’de yapılan oylamada İsmet Paşa 155 milletvekilinin “kabul” oyuyla Dışişleri Bakanı seçildi. İsmet Paşa’ya “red” oyu veren çıkmadı, sadece 20 “çekimser” oy verildi. Böylece TBMM, İsmet Paşa’nın Lozan heyetine başdelege olmasını kabul etti. TBMM, 3 Kasım 1922’de Lozan’a gidecek heyete başdelegenin yanına iki delege daha seçti. Hükümetin önerisi üzerine Mecliste yapılan oylamada Sinop Milletvekili Rıza Nur ikinci delege, Trabzon Milletvekili Hasan Saka ise üçüncü delege seçildi. Lozan heyetine danışman olarak da dört milletvekili seçildi. Bunlar; Manisa Milletvekili Celal Bayar, Diyarbakır Milletvekili Zülfü Tigrel, Adana Milletvekili Zekai Apaydın ve Burdur Milletvekili Veli Saltık’tı. Heyette bu danışmanlardan başka, çok sayıda uzman ve gazeteci danışman ve kâtipler vardı.

Soru 5: Lozan Heyetine neden Atatürk başkanlık etmedi?

Cevap 5: Çünkü katılımcı ülkelerin Lozan’da Dışişleri Bakanları ve Büyükelçiler düzeyinde temsil edilmelerine karar verilmişti. O sırada Atatürk TBMM başkanıydı. Ayrıca Atatürk, o günlerde iç sorunlarla ilgileniyordu. Öncelikle halledilmesi gereken sağlık, eğitim, imar işleri vardı. Savaş henüz bitmişti, İstanbul hala işgal altındaydı. Boğazların güvenliği sağlanmamıştı. İzmir’de Fransız donanması vardı. İçeride saltanat yanlıları halifenin etrafında toplanıyordu. Atatürk’e karşı meclis içi muhalefet fırsat kolluyordu. Ayrıca Batı emperyalizminin asırlık planlarını bozmuş muzaffer Başkomutanın Batı’da düşmanı çoktu. Yurt dışında bir suikasta uğraması olasıydı. Atatürk’ün, böyle bir ortamda –ne kadar süreceği belli olmayan- Lozan görüşmelerine katılması mantıklı değildi.

Soru 6: Lozan Heyetine TBMM bir talimat verdi mi?

Cevap 6: Evet! Lozan heyetine, TBMM Başkanı Atatürk, Başbakan Rauf Bey, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Dışişleri Bakanı İsmet Paşa ve bütün bakanlarca imzalanmış 14 maddelik bir talimatname verildi. Bu talimatnameye göre Türk heyeti Lozan’da iki konuda asla taviz vermeyecekti. 1. Doğu Anadolu’da Ermenistan kurulması söz konusu olamaz. 2. Kapitülasyonlar kabul edilemez. Türk heyeti, bu iki konuda gerekirse Ankara’ya sormadan Lozan görüşmelerini kesip geri dönebilecekti. İsmet Paşa başkanlığındaki Türk heyeti Lozan’da, kendilerine verilen 14 talimata uygun hareket etti; heyet, “taviz vermeyin” denilen iki konuda da hiç taviz vermedi. Gerektiğinde –talimatta belirtildiği gibi- Ankara’dan görüş sordu.

Soru 7: İsmet Paşa başkanlığındaki Türk Heyeti Lozan’da nasıl karşılandı?

Cevap 7: Türk heyeti 11 Kasım 1922’de Lozan’a vardığında karşısında muhatap bulamadı. Çünkü Müttefikler henüz Lozan’a gelmemişti. 13 Kasım 1922 Pazartesi günü açılması gereken konferans, bir hafta sonraya, 20 Kasım 1922 Pazartesiye ertelendi. Bu haberi yolda öğrenen İsmet Paşa, 13 Kasım 1922’de verdiği demeçte Türkiye’nin içtenlikle barış istediğini ancak karşısında muhatap bulamadığını söyleyerek Müttefikleri suçladı. Yeniden başlayacak bir savaşın Avrupa için büyük sıkıntı yaratacağını da ekledi. Bunun üzerine Müttefikler bu gecikme nedeniyle İsmet Paşa’dan özür dilediler.

Atatürk ve İsmet Paşa


Konferans salonunda Türkiye’ye Bulgaristan, Romanya ve Sırbistan delegelerinin oturduğu masada yer ayrılmıştı. İsmet Paşa, “Biz eşit, egemen bir devletiz” diyerek bu oturma düzenine karşı çıktı. Oturma düzeni değiştirildi. Türk heyeti, İngiliz, Fransız, İtalyan delegelerle aynı masaya oturdu.

Lozan Konferansı’nda İsviçre Cumhurbaşkanı bir açılış konuşması yapacaktı. Ancak İngiltere delegesi Lord Curzon’un da bir konuşma yapacağını duyan İsmet Paşa, “Ben de konuşacağım” diyerek kürsüye fırladı ve konuştu. İsmet Paşa, “çok sert konuştuğunu” söyleyen Curzon’a şu cevabı verdi: “Çok ıstırap çekmiş bir milletin şikâyetleridir.” Curzon, Türklerin en çok önem verdikleri sorunun ne olduğunu sorunca da İsmet Paşa tek kelimeyle “bağımsızlık” dedi.

İsmet Paşa başkanlığındaki Türk heyeti Lozan’da -kesinti hariç- yaklaşık 5 ay kıyasıya mücadele etti. 20 Kasım 1922’de başlayan görüşmeler, Türk heyeti isteklerinde diretince,  4 Şubat 1923’te kesintiye uğradı. 23 Nisan 1923’te tekrar başlayan görüşmeler 24 Temmuz 1923’te sona erdi.

Lozan’daki Türk heyeti...


Soru 8: Adalar Lozan’da mı kaybedildi?

Cevap 8: Hayır! Adalar, Lozan’dan yaklaşık 10 yıl önce kaybedildi. 12 Ada, 1912’de Trablusgarp Savaşı sırasında İtalya tarafından işgal edilmişti. Ege Adaları ise 1912’de Birinci Balkan Savaşı sırasında Yunanistan tarafından işgal edilmişti. Donanması Haliç’te çürütülmüş olan Osmanlı, bu işgallere seyirci kaldı. İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya, Avusturya Macaristan’ın katılımıyla toplanan Büyükelçiler Konferansında alınan kararlar gereği, 13 Şubat 1914’te, Meis hariç 12 Ada İtalya’ya, Gökçeada ve Bozcaada hariç Ege Adaları Yunanistan’a bırakıldı. Osmanlı, bu durumu kabul etmese de filli durum değişmedi. 14 Şubat 1914 tarihli notada Osmanlı’ya ait olduğu söylenen Meis, Gökçeada ve Bozcaada bile İtalya ve Yunan işgali altındaydı. Birinci Dünya Savaşı sonrasında, 1918’de Mondros Mütarekesi imzalanırken adalar işgal altındaydı ve adalarda Türk askeri yoktu. Bu nedenle 28 Ocak 1920 tarihli Misak-ı Milli’de adalardan söz edilmedi. 10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr Antlaşması’na göre ise Meis dâhil 12 ada ve ona bağlı adacıklar İtalya’ya, Gökçeada ve Bozcaada dâhil Ege Adaları da Yunanistan’a bırakıldı. Kasım 1922’de İsmet Paşa başkanlığındaki Türk heyeti Lozan’a giderken adalar yaklaşık 10 yıldır işgal altındaydı. Buna rağmen Lozan’da Türk heyeti özellikle Çanakkale Boğazına yakın adaları kurtarmak için elinden geleni yaptı. Sonunda Türkiye Lozan’da Gökçeada, Bozcada, Tavşan Adaları ile Asya kıyısına 3 mil uzaklıktaki adaları, adacıkları geri alabildi. Ayrıca Yunanistan’a ait olduğu kabul edilen adaların “gayri askeri statüde” olduğunu kabul ettirdi. (Lozan, Md, 12,13,15, EK-XV) Lozan Antlaşması’nın 12. maddesinde Yunan egemenliğine bırakılan adalardan söz edilirken, “13 Şubat 1914 tarihli Londra Konferansı’nda alınıp 13 Şubat 1914 tarihinde Yunan hükümetine duyurulan karar doğrulanmıştır” denilmiştir. Yani, Yunanistan’a bırakılan adaların aslında 13 Şubat 1914 tarihinde kaybedildiği açıkça belirtilmiştir. Türk heyeti, Lozan’da Meis için de büyük bir mücadele vermesine rağmen bu adayı geri almayı başaramadı. Barışı tehlikeye atmamak için Meis ısrarından vazgeçildi.

Soru 9: Batum, Hatay, Batı Trakya ve Musul Lozan’da mı kaybedildi?

Cevap 9: Hayır!  Batum, Lozan’da görüşme konularından biri değildi. 16 Mart 1921 Moskova Antlaşması’nda Gürcistan’a bırakılmıştı. Hatay, 11 Aralık 1918’de Fransız kuvvetlerince işgal edilmişti. 20 Ekim 1921’de Ankara Antlaşması ile –belli şartlarla-  Fransa kontrolüne bırakılmıştı. Batı Trakya, Balkan Savaşları sonrasında 10 Ağustos 1913 tarihli Bükreş Antlaşması’yla Bulgaristan’a bırakılmış, Birinci Dünya Savaşı’nda İtilaf devletlerince Yunanistan’a verilmişti. Musul, 11 Kasım 1918’de İngilizlerce işgal edilmişti. Hatay ve Musul, Misak-ı Milli gereği Lozan’da geri istendi. Yine Misak-ı Milli gereği B. Trakya’da halk oylaması istendi.

İsmet Paşa, özellikle Musul’u kurtarmak için büyük çaba harcadı. Ancak İngiltere ve Fransa buna karşı çıkınca görüşmeler tıkandı. Hatay ve Musul, taraf ülkeler arasında ikili görüşmelerle çözülmesi için Lozan sonrasına bırakıldı. Hatay, Atatürk’ün çabalarıyla 1938’de kurtarıldı, 1939’da anavatana bağlandı. Musul ise 1926 Ankara Antlaşması ile kaybedildi. Musul’un kaybında, Şeyh Sait İsyanı da etkili oldu. 1913’te kaybedilen Batı Trakya ise Lozan’da geri alınamadı.

Soru 10: İsmet Paşa Lozan’da halifeliği tartışma konusu yaptı mı?

Cevap 10: Hayır! İsmet Paşa, Lord Curzon ile yaptığı görüşmede bunun bir “iç sorun” olduğunu belirtip konuyu kapattı.

Soru 11: Lozan’da maden veya petrol çıkarmamızı engelleyen bir madde var mı?

Cevap 11: Hayır! Tam tersine Lozan’da kapitülasyonları kaldırarak yabancıların tüm ayrıcalıklarına son verdik. Lozan sayesinde, Osmanlı’nın yabancı şirketlerin kontrolüne bıraktığı madenleri millileştirdik. Türkiye, Lozan’dan sonra Altın ve Petrol Arama ve İşletme İdaresi, MTA, Etibank gibi kurumlar kurarak maden ve petrol aradı, buldu, işledi, işlemeye devam ediyor. Lozan, Türkiye’nin elini kolunu bağlayan değil, Osmanlı’dan kalma tüm zincirleri kırıp Türkiye’yi özgürleştiren, bağımsızlaştıran bir antlaşmadır.

Soru 12: Lozan’da Türkiye neler kazandı?

Cevap 12: Lozan’da kapitülasyonları kaldırdık.  Çok hukuklu düzene son verip laik-çağdaş tek hukuklu düzene geçerek cemaat ve konsolosluk mahkemelerini kapattık. Patrikhanenin siyasi ve idari yetkilerine son verdik. Azınlıkların eski özel ayrıcalıkları kaldırdık, uluslararası hukuktaki genel azınlık haklarını tanıdık. Hukuk birliğini sağladık. Kabotaj hakkını elde ettik. Böylece yüzlerce yıl sonra karada ve denizde tam bağımsızlığa sahip olduk. Vatanın bölünmesine, parçalanmasına izin vermedik. Trakya sınırında ve Boğazlarda askerden arındırılmış bölgenin Müttefiklerce denetlenmemesini sağladık. İstanbul ve Boğazları işgalden kurtardık. Gökçeada, Bozcaada, Tavşan Adaları ve Karaağaç’ı geri aldık. Türkiye’yi paramparça eden Sevr Antlaşması’nı yırttık. Sevr’de Türkiye’ye bırakılan 480 bin km2 toprağı, Lozan’da 736 bin km2’ye çıkardık. Lozan’da fiilen elimizde olan hiçbir yeri kaybetmedik. Osmanlı borçlarını olabilecek en uygun biçimde geri ödeyecek formülü kabul ettirip uzun vadede Duyunu Umumiye düzeninden kurtulduk.

Sonuç olarak Lozan’da sınırları belli, dünyanın tanıdığı, “eşit”, “egemen”, “tam bağımsız”, “tek hukuklu” laik bir ulus devletin temelini attık. Lozan sayesinde tarihimizin en uzun süreli barış dönemine kavuştuk; şimdilik 99 yıl...

Soru 13: Lozan’da gizli madde var mı? Lozan 2023’te bitecek mi?

Cevap 13: Hayır! Lozan iki ülke arasında yapılmadı, Lozan’ı çok sayıda ülke imzaladı. Bir çoklu antlaşmaya gizli kapaklı madde koymak teknik olarak zaten imkânsızdır. Lozan süreli bir antlaşma değildir. 143 maddelik Lozan Antlaşması’nın hiçbir maddesinde, eklerinde ve protokollerinde bu antlaşmanın süresinin 100 yıl olduğu, 2023’te sona ereceği yazmıyor.

★★★

Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusu Lozan Barış Antlaşması’nın 99. yılı kutlu olsun...