Yıl 2014...

Aralık ayı başlarında, 40 yıldır tanıdığım ve kişiliğine güvendiğim bir dostum arıyor:

“Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in kardeşi bomba gibi açıklamalar yapacakmış, sana ulaşmak istiyor!..”

Telefon numaramı verebileceğini söylüyorum. Nitekim çok geçmeden Cemil Çiçek’in kardeşi arayıp
“Yeri göğü sarsacağım, ikinci paralel yapı olayını patlatacağım...” diyor.

Muğla’nın bir ilçesinde oturuyormuş. Çok güvendiğim bir muhabir arkadaşımı göndereceğimi belirterek telefonu kapatıyorum.

★★★

Ertesi sabah SÖZCÜ’nün deneyimli, meslek ilkelerinden asla ödün vermeyen acar muhabiri Gökmen Ulu, Meclis Başkanı’nın kardeşi Çetin Çiçek’in yaşadığı Muğla’ya giderek kendisiyle buluşuyor.

Kayıt altına aldığı görüşmeye başlamadan önce “Kimseye iftira atılmasına, kişilik haklarına saldırılmasına, hakaret edilmesine, özel hayatlara girilmesine izin vermeyeceğimizi” belirtiyor. Gece geç döndüğü için ertesi sabah buluşmak üzere sözleşiyoruz.

★★★

Ama o gece, Çetin Çiçek’ten telefonuma bir SMS geliyor. Mesajda Gökmen’e anlattıklarının devamının geleceğini, ancak kendisinin büyük parasal sıkıntılar içinde bulunduğunu belirtiyor ve bizden maddi yardım talep ediyor. Cevaben gönderdiğim mesajda, ilkeli gazetecilik yaptığımızı bildirerek, para talebini sert bir şekilde reddediyor ve özetle “Eğer bu isteğinizi ilk telefon konuşmamızda dile getirmiş olsaydınız, sizinle hiç görüşmezdik” diyorum.

★★★

Sabah buluştuğumuzda Gökmen, Çetin Çiçek’le görüşmesini anlatıyor:

“Ağabey, bu kişi kuruluşundan beri AKP’li imiş. Ama artık partiden ayrılmaya karar vermiş. Büyük bir gürültü çıkararak başka bir partiye geçecekmiş. Gerekçe olarak da AKP’de herkesin bir şekilde yolunu bulduğunu, ama kendisinin borç içinde kıvrandığını, ağabeyi Cemil Çiçek’in Meclis Başkanlığı gibi çok önemli bir konumda olmasına rağmen sorunlarıyla hiç ilgilenmediğini iddia ediyor. Hatta miras paylaşımında büyük haksızlık yaptığını bile öne sürüyor...”

★★★

Gökmen’le hemen kolları sıvayıp Çetin Çiçek’in iddialarını araştırmaya başlıyoruz.

Kısa sürede ağabeyi Meclis Başkanı Çiçek’ten sık sık para istediğini, son aradığında da “Benim 150 bin lirayı bulan borcumu ödeyeceksin, aksi takdirde çok üzülürsün. Hemen kredi borcumun olduğu bankanın müdürünü ara” dediğini, buna karşılık Cemil Çiçek’in “Ben nereden bulayım bu parayı? İstersen evini sat borçlarını öde, gel bizim yanımızda otur. Sonuçta sen benim kardeşimsin” şeklinde cevap verdiğini öğreniyoruz. Ayrıca Meclis Başkanı’nın Muğla’da her vali ve emniyet müdürü değişiminde onları aradığını ve orada bir kardeşinin yaşadığını söyleyerek “Eğer benim kardeşim iş takipçiliği olarak nitelenebilecek bir talepte bulunursa, asla karşılamayın” dediğini belirliyoruz.

Açıkçası Meclis Başkanı’na yerden göğe kadar hak verdiğimiz gibi “Bravo Cemil Çiçek’e...” bile diyoruz.

★★★

Aradan geçen yıllarda, AKP’deki müktesebatı eski Meclis Başkanı’nın çeyreği kadar bile etmeyen bazı isimler, dudak uçuklatan servetlere sahip olurken, Cemil Çiçek, mütevazı yaşamını ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek Danışma Kurulu Üyeliğini sürdürüyor.

Bu arada bir siyaset bilgesi olarak partisinde gördüğü yanlışlıkları çekinmeden eleştirmekten de geri durmuyor.

Örneğin yaklaşık 1 ay önce siyasette “ahlak sorunu” yaşandığını söyleyerek “Demokrasi önce ahlaktır. Hukuk, adalet ahlaktır.  Bizde kanun eksiği yoktur. Zaten ahlaki zaaf varsa, onu kanunla düzeltemezsiniz” diyor.

Sorunun çözümü için “Demokratik tövbenin” gerekli olduğunu belirten Çiçek, açıklamasını şöyle sürdürüyor:

“Tövbe olması için de hatanın kabul edilmesi ve ondan vazgeçme iradesinin ortaya çıkması lazım. Hatanın farkında değilseniz, ya da yaptığınız yanlışı bir şekilde meşrulaştırıyorsanız, neden tövbe edeceksiniz? Bizde herkesin yaptığı işi bir şekilde meşrulaştırma becerisi var!..”

★★★

Eski Meclis Başkanı kırıp dökmemeye özen gösteriyor ama “Yanlışı meşrulaştırma becerisi” derken, “utanmayı unutanlara” sesleniyor ve siyasette asıl büyük sorunun; ahlak yoksunluğu olduğuna dikkat çekiyor!..