Bi lafı sen söyleyince kızıyorlar, aynı lafı o söyleyince hülooo diyorlar!

Anamızı ağlattınız diyene dava açıyorlar, ananı da al git dese diğeri adaletin işi var!

Garip bir yer haline geldi ülkemiz...

***

19 Ekim 2008, Öcalan’ın çağrısı, hükümetin izni ile 34 PKK’lı Habur Sınır Kapısı’ndan törenle memlekete girdi!

15 Kasım 2009, Erdoğan, “kardeşlik projemiz hedeftir” dedi.

10 Ocak 2010, Öcalan açıklama yaptı: “Demokratik açılım için geç değil!”

21 Şubat 2010, Erdoğan renkli ve ünlü 62 isimle bir araya geldi, ‘açılıma omuz verin’ dedi.

27 Şubat 2011, ‘aydınlarla’ daha rahat görüşebilmesi için Öcalan’a ev hapsi istendi!

13 Mayıs 2011, Öcalan atıp tuttu: “15 Haziran’dan sonra süreç ya anlaşmaya ya da savaşa evrilecek. Savaş olursa hükümet 3 ay dayanamaz!”

28 Aralık 2012, Erdoğan MİT’in Öcalan’a ziyaretlerde bulunduğunu duyurdu!

15 Şubat 2013, Erdoğan, MİT ile Öcalan arasındaki görüşmelere ‘İmralı Süreci’ yerine ‘Çözüm Süreci’ denmesini istedi.

23 Şubat 2013, Öcalan Kandil’e, PKK’nın Avrupa ayağına ve kamuoyuna mektup gönderdi!

18 Mart 2013, Selahattin Demirtaş özel izinle İmralı’da Öcalan’a misafir oldu!

21 Mart 2013, hükümet ile görüşmelerin ardından Öcalan’ın yeni mektubu Türkçe ve Kürtçe olarak Diyarbakır’daki Nevruz’da okundu.

3 Nisan 2013, Akil İnsanlar komisyonu kuruldu.

7 Haziran 2014, başdanışman Yalçın Akdoğan, Öcalan’ın çözüm sürecini diğer Kürt aktörlerden daha iyi değerlendirildiğini savundu!

6 Ekim 2014, Öcalan çözüm süreci için hükümete 15 Ekim’e kadar süre verdi!

17 Kasım 2014, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile HDP heyeti toplandı. Öcalan’ın yanına verilen 5 hükümlünün değiştirilmesi istendi. Yeni 5 hükümlünün ismi hükümete verildi!

28 Şubat 2015, Hükümetin bakanları ile HDP vekilleri Dolmabahçe Mutabakatı imzalayıp poz verdi!

2019’a gelindi! Mart ayında yapılan yerel seçimlerde İstanbul kıl payı, büyük kentlerin çoğu CHP’ye geçti! İstanbul önemliydi. Oyları çaldılar falan denildi, İstanbul’da ‘başkanlık’ seçimi iptal edildi. Yeni seçimin 23 Haziran’da yapılması uygun görüldü.

20 Haziran, Anadolu Ajansı ‘müthiş’ bir haber atlatması yaptı... Haberde, özel izinle İmralı’ya giden akademisyen Öcalan’la görüşmüş ve HDP’ye İstanbul’la ilgili çağrısını aktarıyordu. Çağrı şuydu: “HDP, İstanbul seçiminde tarafsız kalsın!”

Bir gün sonra 21 Haziran’da Ergenekon ve Balyoz davalarında ‘gizli tanık’ olarak TSK’ya ve kahraman subaylarına kumpas kuran, Türkiye’nin ‘kırmızı bültenle’ aradığı Osman Öcalan TRT’ye çıkarıldı! Ekrem İmamoğlu’na oy vermeyin dedi!

23 Haziran, İstanbullu Öcalanları da onları konuşturanları da ciddiye almadı, sandıkları patlattı!

26 Ocak 2022, Cumhurbaşkanı durduk yere şunu dedi bu defa: “Edirne’deki (cezaevinde yatan Demirtaş) en büyük hesabı İmralı’dakine (adada yaşayan Öcalan) verecek! Zannediliyor ki her yer şu anda toz pembe. Değil! Onların da kendi içlerinde ayrı bir hesaplaşmaları var. Ve bu hesaplaşmayı da yapacaklar!”

15 Şubat 2022! Bu tarih Öcalan’ın 1999’da Kenya’da paketlenişinin yıl dönümüydü!

HDP, HDK, TUHAY-DER ve TJA üyelerinden oluşan küçük grup ‘Cumhurbaşkanı’nın İmralı hassasiyetinden’ feyz alıp İzmir’de kameralar önünde açıklama yapmak istedi, “Öcalan’ın ada tatili bitsin, eve çıksın” falan diyeceklerdi herhalde!

Diyemediler! Devlet, kameralar önünde komik bir çocuk oyunu oynattı devletin polisine!

Polisler ellerindeki kalkanları yan yana getirip hep birlikte hooop diye havaya kaldırınca açıklamacı grubun Öcalan diyen sesi de görüntüsü de kaybedildi!

Buradan şu anlaşıldı. Memleketi istedikleri gibi yönetenler, istedikleri zaman ‘gördükleri lüzum üzerine’ Öcalan diyebilir, diyene izin verebilir, mektubunu Kandil’e elden ulaştırabilir, devletin MİT’i ile toplantı yaptırabilir, sözü pek kıymetli olduğu için İstanbul seçiminden iki gün önce Anadolu Ajansı’nda ‘İmamoğlu’na oy vermeyin’ şeklindeki mektubunu haber yaptırabilir, masumların katili olsa da kardeşi öbür Öcalan, devletin TRT’sine çıkarılabilirdi.

Fakat başkaları Meclis önünde, “şehit evlatlarımız toprak altında, Öcalan İmralı’da toplantıda” demeye kalksa mesela ya da ona kıymet verenler “Ö” diye başlasa lafa, ‘görülecek lüzum üzerine’ cezalardan ceza beğen artık...