Hafta sonları Türkiye’nin en meşhur caddesi, Bağdat Caddesi’nde iğne atsan yere düşmüyor! Yarısı, Allah bereket versin Arap turist. Türk parası pul olduğu için Bulgaristan’dan, Yunanistan’dan, Azerbaycan’dan, Irak’ın, İran’ın zenginlerinden gelenlerin sayıları da epeyce arttı. Ruslar mı, onlar zaten buralı.

Caddeleri dolduran başka bir kesimin daha sayıları her gün artıyor... Kendi memleketlerinde turiste dönen müzisyenler!

Keman çalan var, çello, viyolonsel, kontrbas, kemençe var. Pazar günü ses sistemi ile şahane kabak kemane çalanı gördüm. Saksafon çalan var, elektro, akustik, bas gitar çalan var. Bağlama çalan, tambur, ud çalan var.

Santur çalan var, çalpara ile arkadaşına eşlik eden var, perküsyonun türlüsü, tulum çalan var. Udu, tamburu, kemanı, darbukası, icracısı komple ince saz ekibi var, baterisi, saksafonu, gitarı, ses sistemleri ile 1960’lardan müzik yapan orkestrası var...

Tek başına çalıp söyleyeni var, koro var... Caz müzik yapanları, Türkçe Rock, Anadolu Rock, yabancı Rock yapanları var, Türk Sanat Müziği icra edenleri, türkü söyleyenleri, arabesk de var, özgün müzik de, yerli yabancı karışık pop yapan da...

Hepsini az çok dinleyeyim emeklerini alkışlar, bir parça da katkı yapayım desen ne paran yeter ne de zamanın!

Cumhurbaşkanı’nın, “Kusura bakmasınlar, gece kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok” demesinin, Türkiye’de koronavirüsün serbest bırakılıp, müziğin yasaklanmasının üzerinden iki yıl geçmiş; işsiz kalan 103 müzisyen canlarına kıymış, memleketin çaresiz müzisyenleri Bağdat Caddesi gibi işlek yerlerde mecburen ‘tezgah açmak’ zorunda kalmıştı.

Sokaklarda sanatçı sayıları hızla artarken müzik örgütleri ses yükseltiyordu. MÜYORBİR Başkanı Burhan Şeşen, “Bıçak kemiğe dayandı. Kimse bizden bunlara sessiz kalmamızı beklemesin” derken; MÜZİK-SEN Başkanı İpek Koçyiğit, “Sanatçıların ekonomik ve sosyal hayatları ellerinden alınmıştır” diyordu.

Cumhurbaşkanı’nın iki de bir mahkemeye verdiği Genco Erkal, “Tiyatrolar 2 seneye yakın salonlarda oynamadığı halde kira verdi, vergi ödedi. Devlet, ödeyemeyenlerin yardımlarını kesti. Bu insanlık dışı bir durum” dedi.

Bursa İnegöl Devlet Hastanesi’nde görevli bir hemşire müzik yasağı haksızlığına sosyal medyadan tepki gösterince, polis tarafından gözaltına alındı!

Şarkıcı Demet Akalın 21 Haziran 2021’de Cumhurbaşkanı’nın tarihi ‘kusura bakmasınlar...’ çıkışından sonra sosyal medyadan aynen şu tepkiyi gösterdi: ???Anlamadık!

İntiharlar, ricalar, tepkiler, meydanlarda yapılan eylemler, araya girenlere rağmen saat 24:00’ten sonra ister aç kal, ister öl, ister sokağa düş müzik yassah hemşehrim düzeni değişmedi!

Taa ki, mübarek Ramazan ayı gelene, Cumhurbaşkanımızın memleketin saraylara layık sanatçılarını iftara davet etmesine ve orucun yüzü suyu hürmetine davetliler arasındaki Demet Akalın’a kulak vermesine kadar!

Akalın, Dolmabahçe Sarayı’nda Cumhurbaşkanı ile ne konuştular acaba diye merak edenleri rahatlatıp altını çize çize açıkladı ne olduğunu...

“Belki kimse cesaret edememiştir ama ben tüm müzisyenler adına rica ettim, söyledim! Hatta kendisi Kültür Bakanımızı yanına çağırdı. Çalışmaya başlayacaklarının sözünü aldım...”

Müzik alemi bayramı erken kutlarken(!), benim aklıma şu sorular geldi...

Mesela, saraya davet edilen ünlüler de dahil yurttaşların oyları ile seçilen Cumhurbaşkanı’na bir şey söylemek, kangren olmuş bir derdi aktarmak için insan olmak yetmiyor muydu, illa cesaret mi gerekiyordu?

Dobralığı ile bilinen Demet Akalın, ‘kimse cesaret edememiştir ama...’ demekle mesela, kimleri kastetmiş olabilirdi?

Ve mesela, canlarına kıyacak kadar çaresiz kalan binlerce sanatçının iki yıldır duyulmayan sesleri, neden seçime çeyrek kala ve ulufe dağıtır gibi bayram arifesinde duyuldu?

Bir kahraman çıksa, sorup öğrense de bütün tırsıp sinmişlere izah etse durumu...